Tezler
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/20.500.12597/3199
Browse
Browsing by Issue Date
Now showing 1 - 20 of 2282
- Results Per Page
- Sort Options
Item Pr katkılanmış Bi- 2212 süperiletkeninin elektriksel ve mekaniksel özelliklerinin incelenmesi(Kastamonu Üniversitesi, 2010) Aşıkuzun, ElifBu çalışmada, yüksek sıcaklık süperiletken hazırlamak için en çok kullanılan yöntem olan katıhal tepkime yöntemi kullanıldı ve Pr (Presedyum) katkılı Bi-2212 süperiletken numuneleri ? 840 ? ^o C' de 50 saatlik tavlama sonucu üretildi. Bu işlemden sonra, yapılan katkılanmanın süperiletkenlik, yapısal ve mekanik özellikleri üzerine etkileri incelendi. Karşılaştırma yapmak için aynı şartlarda katkısız numune de hazırlandı. Elektrik ve süperiletkenlik özelliklerini belirlemek için dc özdirenç, mekanik özelliklerini belirlemek için ise mikrosertlik ölçümleri yapıldı. Vickers mikrosertlik, elastik modülü, gerilme ve kırılma dayanımı değerleri de katkılı ve katkısız numuneler için ayrı ayrı hesaplandı. Daha sonra, sertlik ölçümlerinin deneysel sonuçları, Kick's yasası, PSR modeli, modifiye edilmiş PSR modeli (MPSR) ve Hays Kendal yaklaşımı kullanılarak analiz edildi ve Hays Kendal yaklaşımı en başarılı model olarak belirlendi. Bunların yanı sıra, yükten bağımsız olarak da Vickers mikrosertlik, elastik modülü, gerilme ve kırılma dayanımı değerleri de katkılı ve katkısız numuneler için ayrı ayrı hesaplandı. Faz analizi ve örgü parametrelerinin belirlemesi için X ışınları kırınımı analizi (XRD), mikroyapı incelemeleri için de taramalı elektron mikroskobu (SEM) ölçümleri yapıldı. Bu sonuçlara göre, Presedyum (Pr) katkılı numune ile saf numune karşılaştırıldığında, Pr katkısı ile c örgü parametresinin azaldığı ve taneciklerin küçüldüğü, T_c^onset değerinin arttığı, sertlik değerinin ise azaldığı gözlendi. Sonuç olarak, tüm bu ölçümler kullanılarak Pr katkısı ile Bi-2212 süperiletkeninin süperiletkenlik özelliklerinin ve kristal yapısının iyileştirildiği yapılan analizlerle detaylı olarak araştırıldı.Item Kastamonu'da bazı ilköğretim okullarındaki öğrencilerin beslenme alışkanlıklarının sağlıkları ve başarıları üzerine etkisinin araştırılması(Kastamonu Üniversitesi, 2010) Erdaş, EdaHatalı beslenme alışkanlıkları, okul çağı dönemindeki çocuklarda çeşitli bozukluklara sebep olabilir. Bu çalışmada, Kastamonu’da bazı ilköğretim okullarındaki öğrencilerin sahip oldukları beslenme alışkanlıklarının, onların sağlığına ve başarı düzeyine etkisinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Araştırmaya konu olan İlköğretim Okulları, bulundukları mahallelerdeki ailelerin gelir ve eğitim seviyeleri dikkate alınarak belirlenmiştir. Araştırma sırasında Şerife Bacı, Kırkçeşme, Ali Fuat Darende ve Kuzeykent İlköğretim Okullarındaki öğrencilerin günlük beslenme düzen ve alışkanlıkları anket yolu ile belirlenmiştir. Öğrencilerin beslenme alışkanlıkları ile sağlık seyri ve problemleri arasında bir bağ olup olmadığı yine anket sonuçlarına göre değerlendirilmiştir. Ayrıca öğrencilerin başarı durumları ile beslenme alışkanlığı ve sağlık durumu arasında ilişki hem öğrenciler üzerindeki anket ve hem de öğretmen ve idarecilerden alınacak bilgi ile belirlenmiştir. Elde edilen bulgular, istatistiki olarak analiz edilmiştir (SPSS). Yapmış olduğumuz araştırmada öğrencilerin beslenme alışkanlıklarının, öğrencilerin sosyodemografik ve sosyoekonomik yapılarından etkilendiği; öğrencilerin sahip olduğu beslenme alışkanlıklarının da, öğrencilerin sağlıklarını ve okul başarı durumlarını etkilediği sonucuna varılmıştır. Ulaşılan sonuçlar ışığında, beslenme eğitiminin gerekliliği ve doğru beslenme alışkanlıkları hakkında tavsiyelerde bulunulmuştur.Item Kastamonu il merkezi ilköğretim öğrencilerinde obezitenin sebepleri, akademik başarıyla ilişkisi ve fen dersleri müfredatının beslenme bilgi düzeylerine etkisi(Kastamonu Üniversitesi, 2010) Metinoğlu, İlknurBu araştırmada Kastamonu ilinde öğrenim gören ilköğretim öğrencilerinde obezite sıklığının belirlenmesi ile beslenme alışkanlığı ve akademik başarıları arasındaki ilişkinin belirlenmesi hedeflenmiştir. Araştırma toplam 480 öğrenci üzerinde beden kitle endeksi ölçümleriyle yapılan hesaplamada öğrencilerin %46,5’i zayıf, %41,9’u normal, 10,4’ü fazla kilolu ve %1,3’ü obez olarak bulunmuştur. Yapılan istatistikî analiz sonucunda öğrencilerin oranı 5. sınıflarda, ailesinde obez birey olanlarda, çikolata ve cips tüketenlerde, aktivitesi az olanlarda, annesi tarafından yemek yemesi için baskı görenlerde obezite oranı daha fazladır. Öğrenciler sevinç durumunda daha fazla gıda tüketmekte ve öğün atlama nedeni olarak canının istemediğini belirtmektedir. Öğrencilerin beslenme bilgisi ile kilo arasında negatif bir ilişki bulunmuş, akademik başarı arttıkça obezite oranının arttığı normal kilolu, fazla kilolu ve obez öğrenciler zayıflardan daha başarılı olduğu belirlenmiştir. Fazla kilolu ve obez öğrencilerin zayıf ve geçer not almadıkları tespit edilmiştir. Fen ve Teknoloji dersinin beslenme bilgileri üzerinde etkili olduğu söylenebilir.Item Bazı odunların çivi ve vida tutma direnci üzerine ısıl işlem uygulamasının etkisi(Kastamonu Üniversitesi, 2010) Baltacı, SedatBu çalışmada amaç, Sarıçam (Pinus sylvetris L.), Doğu kayını (Fagus orientalis Lipsky.), Uludağ göknarı (Abies bornmülleriana Mattf.) ve Kanada kavağı (Populus canadensis (Populus nigra x Populus deltoides)) odunlarına ısıl işlem uygulanmasının odunların çivi ve vida tutma direnci üzerine etkisi araştırılarak, optimum uygulama şartlarının belirlenmesidir. Bu amaçla, odun örneklerine üç farklı sıcaklık (120, 160, 200ºC) ve 2 farklı süre (2 ve 6 saat)’de azot gazı ortamında ısıl işlem uygulandıktan sonra denge rutubetine getirilen örneklere standartlar çerçevesinde çivi ve vida uygulanarak, çivi ve vida tutma dirençleri belirlenmiştir. Elde edilen sonuçlar kontrol örneklerinin çivi ve vida tutma direnç değerleri ile karşılaştırılarak optimum ısıl işlem uygulama şartları belirlenmiştir. Sonuç olarak, yapraklı türlerden Doğu kayını en yüksek çivi tutma direnci gösterirken; hem Kanada kavağı hem de iğne yapraklı türler daha düşük çivi tutma direnç değerleri göstermiştir. En düşük çivi tutma direnci değeri Uludağ göknarında elde edilmiştir. En yüksek çivi tutma direnci ısıl işlem sıcaklığına göre 120ºC’de ve ısıl işlem süresine göre 6 saatte elde edilmiştir. En düşük çivi tutma direncinin ise kontrol örneklerinde elde edildiği görülmüştür. Örnek kesitlerinden radyal kesitin en büyük direnç değerini verdiği, onu yaklaşık değerlerle teğet kesitin izlediği, enine kesitin ise en düşük direnç değerini verdiği görülmüştür. Vida tutma direncinde elde edilen değerlere göre ağaç türlerinden Doğu kayını en yüksek vida tutma direncini vermektedir. En düşük vida tutma direnci ise Uludağ göknarında elde edilmiştir. Yapraklı ağaçlar iğne yapraklı ağaçlardan daha yüksek vida tutma direncine sahiptir. Isıl işlem koşullarına göre, ısıl işlem görmemiş örneklerin vida tutma direnci en yüksek, 200ºC’de ısıl işlem görmüş örneklerin vida tutma direnci en düşüktür. Isıl işlem sıcaklığı ile vida tutma direnci ters orantılı olarak değişmektedir. Isıl işlem süresinin vida tutma direncinde fazla etkili olmadığı tespit edilmiştir. Örnek kesiti bakımında vida tutma direncinin de çivi tutma direncinde olduğu gibi en iyi radyal kesitte olduğu, bunu az farkla teğet kesitin izlediği, en düşük değerin ise enine kesitte olduğu saptanmıştır.Item ODTÜ Atatürk ormanındaki iğne yapraklı ağaçların su potansiyelleri(Kastamonu Üniversitesi, 2010) Öztürk, ŞevketBu çalışmada, ODTÜ Atatürk Ormanında geniş yayılış yapan iğne yapraklı ağaç türlerinden karaçam (Pinus nigra Arnold. subsp. pallasiana (Lamb.) Holmboe), sarıçam (Pinus silvestris L.), Toros sediri (Cedrus libani A.Richard.) büyüme dönemindeki su potansiyelleri ölçülerek kuraklığa karşı dirençleri belirlenmiştir. Bunun için her bir ağaç türünün, üç farklı yöneydeki optimal yayılış yaptığı aynı yaşlı ve morfolojik olarak sağlıklı fertleri seçilip işaretlenerek tespit edilmiştir. İlk ölçümler 02.08.2003-15.08.2003 tarihleri 05:00-07:00 saatleri arasında güneş doğmadan önce 0,3-0,7 cm kalınlığındaki yan sürgünleri, keskin bir bıçak ile pürüzsüz ve düzgün kesilerek, beklemeden basınç odası cihazına yerleştirilip tüpün vanası açılarak özsu belirene kadar basınç uygulanarak su potansiyeli ölçümleri yapılmıştır. Benzer şekilde su potansiyeli değerleri ölçümü 20.08.2003-04.09.2003 tarihleri arasında tekrarlanmıştır. İstatistiki olarak yöney bakımından su potansiyelleri arasındaki fark anlamlı bulunmamıştır (P>0,05), türler arasında su potansiyeli 0,01 olasılık düzeyinde anlamlı bulunmuştur. Yapılan su potansiyeli ölçümlerinin ortalama değeri Zaman I için -9,767 Bar, Zaman II için -10,27 Bar olarak bulunmuştur. Türler arasında yapılan karşılaştırmalarda ise sedir türünün karaçama, karaçam türünün sarıçam türüne nispeten su potansiyeli değerlerinin daha yüksek olduğu bulunmuştur. Zaman, yöney veya türleri içine alan ikili veya üçlü interaksiyonların tümü arasında anlamlı bir farklılık görülmemiştir. Yapılan değerlendirmeler sonucunda, Toros sedirinin karaçam ve sarıçama göre su potansiyeli değerinin yüksek olmasından dolayı vejetasyon döneminde su stresinden en az etkileneceği belirlenmiştir.Item Kızılcık (Cornus mas L.) odununun bazı fiziksel, mekanik ve teknolojik özelliklerinin belirlenmesi(Kastamonu Üniversitesi, 2010) Sancak, ŞemsettinBu çalışmada, Kızılcık (Cornus mas L.) odununun bazı fiziksel, mekanik ve teknolojik özellikleri belirlenmiştir. Deneylerde kullanılan Kızılcık odun örnekleri Kastamonu ve Taşköprü Orman İşletme Müdürlüklerinden seçilmiştir. Deneyler, Kastamonu Üniversitesi Orman Fakültesi Orman Endüstri Mühendisliği ve Karabük Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi Mobilya ve Dekorasyon Eğitimi bölüm laboratuarlarında gerçekleştirilmiştir. Fiziksel özelliklerden; rutubet, lif doygunluğu rutubeti, odunun içine alabileceği en yüksek su miktarı, hava kurusu özgül ağırlık, tam kuru özgül ağırlık, hacim-yoğunluk değeri ile hacmen daralma ve genişleme yüzdeleri belirlenmiştir. Mekanik özelliklerden; liflere paralel basınç direnci, eğilme direnci, elastikiyet modülü, şok direnci ile birlikte teknolojik özelliklerden Brinell sertlik, yapışma direnci ve çivi tutma direnci değerleri belirlenmiştir. Sonuç olarak, kızılcık odununun fiziksel özelliklerinden rutubet miktarı % 13.341, lif doygunluğu rutubeti % 26.211, odunun içerisine alabileceği en yüksek su miktarı % 70,970, hava kurusu özgül ağırlığı 0.947 g/cm3 , tam kuru özgül ağırlığı 0.904 g/cm3 , hacim-yoğunluk değeri 0.726 g/cm3 , hacmen daralma % 18.41, hacmen genişleme ise % 22.16 olarak bulunmuştur. Mekanik özelliklerden liflere paralel basınç direnci 579.88 kg/cm2 , eğilme direnci 978.737 kg/cm2 , elastikiyet modülü 59320.13 kg/cm2 , şok direnci 0.769 kgm/cm2 , teknolojik özelliklerden ise Brinell sertlik liflere paralel yönde 11.16 kg/mm2 , radyal yönde 6.49 kg/mm2 , teğet yönde 7.64 kg/mm2 , yapışma direnci Polivinilasetat (PVAc) tutkalı ile 9.96 N/mm2 , Desmodur-VTKA (D-VTKA) tutkalı ile 6.88 N/mm2 , çivi tutma direnci liflere paralel yönde 1361.49 N, radyal yönde 1383.04 N, teğet yönde ise 1405.94 N olarak bulunmuştur. Özgül ağırlığı ve elastiklik özelliği yüksek olan kızılcığın el sanatlarında, sandalye ve baston yapımında, ayrıca elastiklik istenen yerlerde kullanımı uygun görülmektedir.Item Orman yolu hidrolik sanat yapılarının coğrafi bilgi sistemi (CBS) yardımı ile tespiti ve boyutlandırılması (Vezirköprü-Sarıçiçek Orman İşletme Şefliği örneği)(Kastamonu Üniversitesi, 2010) Döner, OğuzOrman yollarında sanat yapısı ihtiyacını Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) yardımıyla daha az zaman ve emek harcayarak doğru bir şekilde belirlemek, boyutlandırmak ve türünü tespit etmek amacıyla, Vezirköprü Orman İşletme Müdürlüğü Sarıçiçek Orman İşletme Şefliği alanında ele alınan bu çalışmada Talbot formülünden yararlanılmıştır. Çalışma alanında bulunan 148 havzada yapılan çalışmalar sonucu; 97 yerde sepet kulplu yerinde dökme büz, 3 yerde dairesel kesitli büz ve 48 yerde kutu menfez tespit edilmiştir. Yapılan değerlendirmede; 3 havzada köprü yapılması gereken yere sepet kulplu büz, 27 adet kutu menfez yapılması gereken yere sepet kulplu büz, 1 adet kutu menfez yapılması gereken yere büz, 4 adet sepetkulplu büz yapılması gereken yere kutu menfez, 7 adet büz yapılması gereken yere kutu menfez ve 28 adet büz yapılması gereken yere sepetkulplu büz yapıldığı belirlenmiştir. Ayrıca alanda mevcut hidrolik sanat yapılarına ilave olarak; 11 adet dairesel kesitli büz, 23 adet kutu menfez ve 13 adet sepet kulplu yerinde büz olmak üzere toplam 47 adet sanat yapısına ihtiyaç olduğu sonucuna varılmıştır.Item II. Meşrutiyet Dönemi Kastamonu emniyet teşkilatı(Kastamonu Üniversitesi, 2010) Kılınçarslan, SedatItem İlköğretim 8. sınıf öğrencilerinin biyoteknoloji ile ilgili yaklaşımları ve bilgi seviyelerinin ölçülmesi(Kastamonu Üniversitesi, 2011) Doğru, Muhammed SaidYirmibirinci yüzyıldaki baş döndürücü gelişmeler teknolojik alanda özellikle de biyoteknolojik alanındaki hızlı gelişmeler, insan ve toplum hayatını çok yakından ilgilendirmekle birlikte biyoteknolojiye olan ihtiyacın önemi gün geçtikçe daha da önem arz ettiği görülmektedir. Bu çalışma, ülkemizin ilerde biyoteknolojik gelişmeleri yakından takip ederek, geleceği şekillendirecek ve teknolojiye yön verecek olan öğrencilerimizin biyoteknolojiye karşı olan ilgilerini, yaklaşımlarını ve bilgi seviyelerinin ne düzeyde olduğunu tesbit etmek amacıyla hazırlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda, ilköğretim 8. sınıf öğrencilerinin biyoteknolojiye olan ilgi ve yaklaşımlarını ölçmek için biyoteknoloji görüş anketi, öğrencilerin başarılarını ölçmek amacıyla biyoteknoloji başarı testi uygulanmıştır. Ayrıca öğrencilerin yaklaşımlarının; öğrencilerin cinsiyetlerine, ailelerinin gelir, eğitim ve çalışma durumlarına, yaşadıkları çevreye göre, derste ayrılan zamana göre, öğretmenin günlük hayatta biyoteknoloji ile ilgili verdiği örneklere ve biyoteknoloji hakkındaki görüşüne göre, diğer derslerde biyoteknolojiye örnek verilip verilmediğine göre farklılık gösterip göstermediği incelenmiştir. Yapılan değerlendirmeler sonucunda ilköğretim 8. sınıf öğrencilerinin biyoteknolojiye ilişkin görüşlerinin olumlu olduğu sonucuna varılmıştır. Öğrencilerin biyoteknolojiye ilişkin görüşlerinin, cinsiyetlerine, aile gelir durumlarına, anne-babalarının eğitimlerine, yaşadıkları yere, öğretmenlerinin görüşlerine ve babalarının mesleklerine göre anlamlı bir şekilde farklılaşmadığı belirlenmiştir. Bunun yanında öğrencilerin annelerinin mesleklerine, biyoteknoloji konusuna kaç saat ayrıldığına ve diğer derslerde biyoteknolojiye ilişkin örnekler verilip verilmediğine göre incelendiğinde aralarında anlamlı bir ilişkinin varlığı gözlemlenmiştir. Aynı zamanda öğrencilerin biyoteknolojiye ilişkin görüşlerinin olumlu olduğu ancak konunun önemi dikkate alındığında ders kitaplarında daha fazla yer verilmesi ve daha fazla ders saati ayrılmasının yerinde olacağı kanaati oluşmuştur.Item Kastamonu bölgesindeki sularda radon aktivitesinin ölçülmesi(Kastamonu Üniversitesi, 2011) İncirci, FulyaRadon, renksiz kokusuz, tatsız, 86 atom numarası ile periyodik cetvelin soygazlar sınıfında yer alan radyoaktif bir gazdır. Radon, kaya, toprak ve sudaki doğal uranyumun radyoaktif bozunması sonucu oluşur. Radon, uranyumun mevcut olduğu tüm kayalardan, topraktan gelmekte ve gaz olması nedeniyle bulunduğu ortamın boşluklarında ilerleyerek atmosfere kaçma eğilimi göstermektedir. Günlük hayatta sürekli maruz kaldığımız radyasyonun yaklaşık %47 si radon ve radonun bozunum ürünlerinden kaynaklanmaktadır. Radon gazı difüzyon yoluyla toprağa oradan da atmosfere veya ortama yayılmaktadır. Radon gazının birikmesiyle, 222Rn yoğunluğu kapalı mekanlarda veya iyi havalandırılmayan yerlerde kritik değerlere ulaşabilmektedir. Radonun bozunum ürünlerine yüksek dozlarda maruz kalındığında özellikle akciğer kanseri riskini arttırdığı için radon yoğunluğu fazla olan yerleşme bölgelerinde tehlike yaratmaktadır. Bu çalışmanın amacı, Türkiye’nin kuzeyinde yer alan Kastamonu ilinin 10 ilçesinde ve Ilgaz dağında ilkbahar ve yaz dönemi olmak üzere toplanan kaynak ve musluk sularında radon konsantrasyonunun belirlenmesi ve risk yönünden değerlendirilmesidir. Su örnekleri, Genitron Instruments tarafından üretilen AlphaGUARD PQ 2000PRO radon detektörü ile analiz edilmiştir ve bu çalışmada elde edilen sonuçlar uluslararası önerilen değerlerle kıyaslanmıştır. Bu çalışma sonucunda elde edilen radon konsantrasyonu değerleri ilkbahar dönemi ölçümleri için 0,362 ± 0,139 Bq/L ile 12,734 ± 0,391 Bq/L aralığında, yaz dönemi ölçümleri için 0,312 ± 0,034 Bq/L ile 19,213 ± 1,000 Bq/L aralığında değişim göstermiştir.Item Kuantum mekaniğinde kuazi-klasik yaklaşım yöntemi(Kastamonu Üniversitesi, 2011) Öztürk, SevgülBu araştırmada klasik mekanik, kuantum mekaniği kavramlarına açıklık getirilmiş, bunların arasındaki ilişki araştırılmıştır. Kuantum mekaniğinde esas olan Schrödinger denklemi, onun birkaç özel halleri incelenmiştir. Böyle denklem çözümleri olan fonksiyonların argumentin büyük değerlerinde yaklaşık-asimptotik ifadelerin bulunması için kuazi-klasik yaklaşım yöntemi açıklanmıştır. Bu kuazi-klasik yaklaşım metodunda matematiksel problemlerden biri denklemin çözümü olan fonksiyonun yaklaşık ifadelerinin bulunmasıdır, zira bu fonksiyonların kesin bulunması birçok durumlarda mümkün olmamaktadır. Bunun için ise diferansiyel denklemlerin yaklaşık çözüm metotlarından faydalanılır. Burada da çeşitli ortogonal polinomlar, bu tip polinomlar üzere Fourier serilerine açılım esas konu olur. Çalışmada bazı ortogonal polinomların önemli özelliklerine de yer verilmiştir. Yaklaşık metotlarda ortaya çıkan hataların değerlendirilmesi, yani asimptotik ifadelerin bulunması söz konusu yöntemin başlıca problemidir. Burada ise fonksiyonların en iyi yaklaşım teorisi çok önemli eşsiz bir katkısı olan teori olarak bilinmektedir. Bu çalışmada bu konuya verdiğimiz önem de bununla ilişkilidirItem 7. sınıf öğrencilerinin `doğrular ve açılar' konusundaki hata ve kavram yanılgılarının Van Hiele geometri anlama düzeyleri açısından analizi(Kastamonu Üniversitesi, 2011) Yılmaz, SafiyeBu araştırmanın amacı, ilköğretim 7. sınıf öğrencilerinin ‘Doğrular ve Açılar’ konusunda ne tür hata ve kavram yanılgılarına sahip olduğunu tespit etmek ve bunların Van Hiele geometri anlama düzeylerine göre dağılımını belirlemektir. Matematiğin temel öğrenme alanlarından geometri öğrenme alanına ait konularda sıklıkla güçlük yaşanması, geometri konularındaki hata ve kavram yanılgılarının belirlemesi ve giderilmesi için araştırmalar yapılmasını önemli kılmıştır. İlköğretim 7. sınıf öğretim programında geometri konularının ilki ve temeli olan “Doğrular ve Açılar” konusuna ait kavram yanılgılarının belirlenmesi ve analizinin diğer geometri konularının da doğru öğrenilmesine katkı sağlayacağı düşünülmüştür. Araştırmanın örneklemini; Düzce iline bağlı üç ilköğretim okulundan toplam 60 adet 7. sınıf öğrencisi oluşturmaktadır. Araştırmacı tarafından ‘Doğrular ve Açılar’ konusuna ait hata ve kavram yanılgıları teşhis testi hazırlanmıştır. Teşhis testi hazırlanırken soruların kazanımlara eşit dağılımına dikkat edilmiş ve her kazanımla ilgili 5’er soru olmak üzere toplam 15 açık uçlu soru hazırlanmıştır. Ayrıca, öğrencilere Usiskin’in 1982’de geliştirdiği ve Baki tarafından Türkçeye uyarlaması yapılan, 25 sorudan oluşan Van Hiele Geometri Anlama Düzeyleri Sınavı uygulanarak öğrencilerin geometri anlama düzeyleri ölçülmüştür. Araştırma verileri SPSS 17.0 programı kullanılarak analiz edilmiştir. Verilerin analizi aşamasında yüzde ve frekans tablolarından yararlanılmıştır. Ayrıca her soru için hata ve kavram yanılgısı olan öğrencilerin ne tür hata ve kavram yanılgılarının olduğu tespit edilerek kategorilere ayrılmıştır. ‘Doğrular ve Açılar’ konusuna ait teşhis testi ile tespit edilen hata ve kavram yanılgılarının Van Hiele geometri anlama düzeylerine göre dağılımları incelenmiştir. Genel olarak 1 ve 2 düzeyindeki öğrencilere göre, hiçbir düzeyde olmayan ve 0 düzeyindeki öğrencilerde daha fazla hata ve kavram yanılgılarına rastlanmıştır.Item Kastamonu merkezdeki okul binalarında havadaki radon aktivitesinin ölçülmesi(Kastamonu Üniversitesi, 2011) Aras, GülserenBu çalışmada Kastamonu ili merkezindeki ilk ve ortaöğretim binalarının içindeki radon aktivitesi, Genitron Instruments tarafından üretilen AlphaGUARD PQ 2000PRO radon detektörü ile ölçülmüştür. Seçilen okullar kentin değişik yerlerindeki, eski ve yeni oluşlarına, kentin içindeki konumlarına göre belirlenmiştir. Yapılan ölçümlerde elde edilen ortalama radon aktivitesi Vali Aydın Arslan İlköğretim Okulunda 15,95 ± 6,68 Bq\m 3 , Kız Meslek Lisesinde 23,46 ± 8,76 Bq\m 3 , Gazi Paşa İlköğretim Okulunda 58,98 ± 19,77 Bq\m 3 , Endüstri Meslek Lisesinde 33,78 ± 11,86 Bq\m 3 , Ali Fuat Darende İlköğretim Okulunda 11,87 ± 5,53 Bq\m 3 , Mehmet Akif Ersoy İlköğretim Okulunda 36,94 ± 12,85 Bq\m 3 , İsfendiyarbey İlköğretim Okulunda 18,03 ± 7,24 Bq\m 3 olarak ölçülmüştür. Uluslararası Atom Enerji Ajansı Temel Güvenlik Standartları (IAEA-BSS) çerçevesinde, evlerde radon için tavsiye edilen düzeyler 200-600 Bq/m3 olarak belirlenmiştir. Türkiye’de Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) Radyasyon Güvenliği Yönetmeliği’ne göre evler için izin verilen limit değer 400 Bq/m3 , işyerleri için 1000 Bq/m3 tür (TAEK 2009). Ölçüm yapılan okullarda elde edilen ortalama radon aktivitesi, Uluslararası ve Türkiye standartlarına göre izin verilen değerlerin altındadır.Item Plastik ve plastik atıkların, geri dönüşümü ve çevreye etkileri konularında öğrenci tutumlarının belirlenmesi(Kastamonu Üniversitesi, 2011) Avan, ÇağrıBu araştırma, çevre, geri dönüşüm, plastik ve plastik atıklar konularında öğrenci tutumlarının belirlenmesini amaçlamaktadır. Bu amaçla tutumun üç temel boyutu olan bilgi, duygu ve davranışı içeren tutum ölçeği hazırlanmıştır. Hazırlanan tutum ölçeği Kastamonu il merkezindeki dokuz ilköğretim okulunda 492 altıncı sınıf öğrencisine uygulanmıştır. Yapılan istatistiksel çalışmalar ile tutum ölçeğine son şekli verilmiştir. Sonuç olarak, ölçeğin öğrencilerin çevreye yönelik düşünce, duygu ve davranış tutumlarının belirlenmesinde kullanılabileceği tespit edilmiştir. Cinsiyet, rezidans ve gelir durumlarına göre değerlendirmeler yapılmıştır. Kız öğrencilerin çevreyi koruma konusunda daha duyarlı olduğu, erkek öğrencilerin ise bu konuya sadece ekonomik açıdan baktığı belirlenmiştir. Sitede yaşayanların ise müstakil evde yaşayanlara göre daha duyarlı olduğu saptanmıştır. Gelir düzeyi arttıkça çevreye duyarlılığın arttığı da tespit edilen diğer bir sonuçtur.Item Probleme dayalı öğrenme yaklaşımının ilköğretim 7. sınıflarda çevre ve alan kavramı öğretiminde öğrenci başarısına etkisi(Kastamonu Üniversitesi, 2011) Özdil, GülnürSon yıllarda bilimde yaĢanan yenilikler günlük hayata hızlı bir Ģekilde yansımakta ve dünyanın sosyal düzenini değiĢtirmektedir. Bireylerin bu değiĢime uyum sağlamaları yaĢam kaliteleri ve toplumsal düzen bakımından önem taĢımaktadır. DeğiĢimin sürekliliği çağımızın insanlarında aranılan nitelikleri (belirli kalıplara bağlı kalmayan, esnek düĢünme becerilerine sahip vb.) etkilemektedir. Bu niteliklerin kazandırılması için eğitim programları gözden geçirilerek ele alınan bilgi, beceri ve öğretim yöntemlerinde değiĢiklikler yapılmaktadır. Ülkemizde 2005-2006 eğitim-öğretim yılından bu yana yapılandırmacılık yaklaĢımına göre düzenlenen ders programları uygulanmaktadır. Yapılandırmacılık farklı öğrenme stratejilerini içermektedir. Bunlardan biri olan “Probleme Dayalı Öğrenme” öğrencilerin merakını uyandıracak problemler etrafında öğrenme etkinliklerini oluĢturur. Probleme Dayalı Öğrenme, öğrencilerin problemin çözümünü farklı stratejiler ve beceriler kullanarak ulaĢmasını ve böylece çağın gereksinimlerine uygun niteliklere sahip olmasını hedeflemektedir. Bu araĢtırma ile ilköğretim 7. sınıf matematik dersinde “alan ve çevre” kavramı öğretiminde Probleme Dayalı Öğrenmenin öğrencilerin akademik baĢarısına ve geometriye yönelik tutumlarına etkisini belirlemek amaçlanmıĢtır. AraĢtırmada ön-test, son-test deney kontrol gruplu deneysel araĢtırma modeli kullanılmıĢtır. AraĢtırma, 2009-2010 öğretim yılı 7. sınıfta öğrenim gören 47 öğrenci ile gerçekleĢtirilmiĢtir. 7. sınıf matematik programında yer alan “Dörtgenlerde Alan ve Çevre” ünitesi 23 öğrenciden oluĢan kontrol grubunda Geleneksel Öğretim YaklaĢımı, 24 öğrenciden oluĢan deney grubunda ise Probleme Dayalı Öğrenme yaklaĢımıyla iĢlenmiĢtir. AraĢtırmada nicel ve nitel araĢtırma yaklaĢımları benimsenmiĢtir. Yapılandırmacı ve probleme dayalı bir ders modeli geliĢtirilerek öğrencilerin alan ve çevre konusunda iĢlemsel ve kavramsal anlamalarını, problem çözme becerilerini ve matematiğe yönelik tutumlarını geliĢtirilmesi amaçlamıĢtır. PDÖ‟ nün etkisi, hazırlanan ders modelinin sonunda öğrencilere uygulanan baĢarı testi ve tutum ölçeğinin sonuçları ile irdelenmiĢtir. AraĢtırma verileri, Geometri BaĢarı Testi ve Geometriye KarĢı Tutum Ölçeği ile toplanmıĢtır. Elde edilen nicel veriler SPSS 11.5 paket programı ile çözümlenmiĢtir ve verilerin analizinde Aritmetik Ortalama, Standart Sapma, Varyans Analizi, t-Testi kullanılmıĢtır. Verilerin analizinden elde edilen sonuçlara göre, uygulanan iki yaklaĢımın arasında akademik baĢarıda ve geometriye yönelik tutumda istatistiksel olarak anlamlı farklılık olmadığı görülmüĢtür. Ancak deney grubu üzerinde elde edilen izlenimler ve nitel veriler Probleme Dayalı Öğrenmenin katkılarıyla ilgili olumlu yorumlara olanak sağlamıĢtır.Item Hanönü-Günlüburun Anadolu karaçamı (Pinus nigra Arnold ssp. pallasiana Lamb. Holmboe) tohum bahçesinde su stresi etkileri yönünden klonal varyasyon(Kastamonu Üniversitesi, 2011) Buyurukcu, SeçkinAnadolu karaçamı (Pinus nigra Arnold. subsp. pallasiana (Lamb.) Holmboe) Türkiye’deki en yaygın ve önemli ağaç türlerinden birisidir. Bu tür yaklaşık 4,2 milyon ha yayılış alanına sahiptir ve bunun yaklaşık 1,8 milyon ha’ı verimsiz ormanlardır. Bu ağaç türü aynı zamanda stepe en çok sokulan ağaç türlerinden olması sebebiyle de ayrı bir öneme sahiptir. Yarı step alanlar potansiyel ağaçlandırma sahalarıdır. Bundan dolayı bu türde yoğun tohum talebi oluşmakta ve bu talep 55 tohum bahçesi ile 79 tohum meşceresinden karşılanmaktadır. Ancak tohum bahçelerinin çoğunluğu 1990’lı yıllarda kurulmuş henüz genç tohum bahçeleridir. Anadolu karaçamı tohum bahçelerinin ana amacı ağaçlandırma sahaları için üstün genetik niteliklere sahip tohum üretmektir. Bu çalışmada Anadolu karaçamı (Pinus nigra Arnold. subsp. pallasiana (Lamb.) Holmboe)’na ait Hanönü Günlü burun klonal tohum bahçesinde klonların kuraklığa dayanıklılığı karsılaştırılmıştır. Klonları çimlenme aşamasında kurağa dayanıklılık bakımından karsılaştırmak için, tohumlar PEG 6000 çözeltisi kullanılarak -2, 4, 6 ve 8 bar seviyesinde su stresine tabi tutulmuştur. Sonuç olarak, Annova analizi ve Duncan testi sonuçlarına göre, klonların su stresine dayanıklılıklarının farklı olduğu tespit edilmiştir. Kontrol grubunda ortalama %48 olan çimlenme yüzdesi -2 Bar seviyesinde % 16, -4 Bar seviyesinde %15, -6 Bar seviyesinde %2 ve -8 Bar seviyesinde %0,4 e düşmektedir. Çalışmada kuraklık stresine en dayanıklı klonun 14 nolu klon olduğu belirlenmiştir.Item Probleme dayalı öğrenme yaklaşımının denklem kavramının öğretiminde etkisi(Kastamonu Üniversitesi, 2011) Ayvacı, AdemBu araştırmada ilköğretim 6. sınıflarda denklem kavramının, probleme dayalı öğrenme yaklaşımıyla öğretiminin öğrenci başarısı üzerinde etkisinin olup olmadığı incelenmiştir. Araştırma 2009–2010 öğretim yılının ikinci döneminde Kastamonu ili Merkez ilçesinde bulunan Milli Eğitim Müdürlüğüne bağlı bir ilköğretim okulunun 6/B, 6/C, 6/D ve 6/E sınıflarındaki 83 öğrenci ile yapılmıştır. Araştırmada gerçek deneme modellerinden öntest–sontest kontrol gruplu deneme modeli kullanılmıştır. Kontrol ve deney grupları oluşturulurken çalışma grubu olarak seçilen öğrencilerin 2009–2010 eğitim öğretim yılının 1. döneminde aynı öğretmen tarafından verilmiş matematik dersine ait not ortalamalarına bakılmıştır. Ve yansız atama yöntemiyle deney grubu olarak 6/C ve 6/D sınıflarında bulunan 42 öğrenci, kontrol grubu olarak ise 6/B ve 6/E sınıfında bulunan 41 öğrenci seçilmiştir. Araştırma kapsamında deney grubuna probleme dayalı öğrenme yaklaşımı prensiplerine göre hazırlanan bir öğretim yöntemi, kontrol grubuna ise MEB programında uygulanan (yapılandırmacı, etkinliğe dayalı, kavramsal yaklaşım) geleneksel yaklaşım prensiplerine göre düzenlenen bir öğretim yöntemi eş zamanlı olarak uygulanmıştır. Çalışma, araştırmacı tarafından yapılmış ve 10 ders saati sürmüştür. Çalışmada veri toplama aracı olarak araştırmacı tarafından 20 soruluk bir başarı testi geliştirilmiştir. Çalışmanın son aşamasında kontrol ve deney grubu öğrencilerine eş zamanlı olarak sontest uygulanmış ve elde edilen veriler analiz edilerek bağımsız t- testi sonuçları yorumlanmıştır. Yapılan araştırmada elde edilen sonuçlara göre; probleme dayalı öğrenmenin uygulandığı deney grubu ile geleneksel yöntemin kullanıldığı kontrol grubu arasında uygulama sonrası akademik başarı düzeyleri açısından istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmamıştır (t=-,842; p>0,05).Item İlköğretim 7. sınıflarda cebirsel ifadeler ve denklemlerin öğretiminde probleme dayalı öğrenmenin etkisi(Kastamonu Üniversitesi, 2011) Eski, MehtapBu çalışmanın amacı ilköğretim 7. sınıflarda probleme dayalı öğrenme yaklaşımının „„Cebirsel ifadeler ve denklemler‟‟ konularının öğretimine etkisini incelemektir. Araştırmanın modeli, ön testson test kontrol gruplu deneme modelidir. Araştırmanın çalışma grubunu 2009-2010 öğretim yılında, Kastamonu ili, Devrekani ilçesine bağlı bir ilköğretim okulunda 7. sınıfa devam eden 46 öğrenci oluşturmaktadır. Deney ve kontrol gruplarında eşit sayıda öğrenci bulunmaktadır. Deney grubuna probleme dayalı öğrenme modeline uygun, kontrol grubuna ise geleneksel yaklaşıma uygun ders işlenmiştir. Araştırmada nicel ve nitel yöntemler kullanılmıştır. Her iki konu için hazırlanan 30‟ar soruluk iki ön test SPSS 15.0 paket programında değerlendirilmiştir. Çalışmanın sonucunda öğrencilerin oluşturdukları grupların kendilerini, öğretmeni ve PDÖ sürecini değerlendirmelerine yönelik formlar dağıtılmıştır. Araştırmanın sonucunda deney ve kontrol gruplarının son test başarılarında anlamlı bir farklılık görülmemiştir. Ayrıca süreç sonunda öğrencilerin matematik dersine katılımlarının olumlu yönde arttığı gözlemlenmiştir. Öğrenciler, düşüncelerini değerlendirme formlarında ifade ederek süreci değerlendirmişlerdir.Item Termik işlemin orta yoğunluktaki lif levhaların (MDF) bazı özellikleri üzerine etkisi(Kastamonu Üniversitesi, 2011) Kara, Haşimet RasimBu çalışmada; Anadolu Karaçamı (Pinus nigra var. pallasiana) ve Doğu kayını (Fagus orientalis Lipsky) odunu lifleri kullanılarak üretilen orta yoğunlukta ki lif levhaların (MDF) bazı özellikleri (kalınlık artışı, su emme, serbest formaldehit oranı, eğilme, eğilmede elastikiyet modülü, liflere dik ve paralel çekme direnci) üzerine; levha yoğunluğu, ısıl işlem sıcaklığı, ısıl işlem süresi ve presleme sonrası bekletmenin etkisi araştırılmıştır. Deneme levhaları, odun karışımı (%50-%50) halinde olmak üzere, yapıştırıcı madde olarak üre formaldehit (UF) tutkalı kullanılarak, iki farklı yoğunluk seviyesi (700, 740 kg/m³), üç farklı ısıl işlem sıcaklığı (155, 165, 175 °C), üç faklı ısıl işlem süresi (2,5 saat, 3,5 saat, 4,5 saat) ve üç farklı presleme sonrası bekletme zamanları (30 dk, 120 dk, 600 dk) kullanılarak elde edilmiştir. Sonuç olarak, ısıl işlem sıcaklığının (155, 165, 175 °C) değişmesi ile birlikte Çekme direnci, eğilme direnci, eğilmede elastikiyet modülü değerleri olumsuz yönde etkilenirken, kalınlığına şişme ve su emme ile serbest formaldehit miktarlarında olumlu yönde artış gözlemlenmiştir. Isıl işlem sürelerinin (2,5, 3,5, 4,5 saat) artması ile birlikte çekme direnci değerleri olumsuz yönde etkilenirken, eğilme direnci, eğilmede elastikiyet modülü, kalınlığına şişme ve su emme ile serbest formaldehit miktarlarında olumlu yönde artış gözlemlenmiştir. Presleme sonrası bekletme zamanlarının (30, 120, 600 dk) artması ile birlikte Çekme direnci, eğilme direnci, eğilmede elastikiyet modülü değerleri olumsuz yönde etkilenirken, kalınlığına şişme ve su emme ve serbest formaldehit miktarlarında olumlu yönde artış gözlemlenmiştir. Levha yoğunluklarının 700 – 740 kg/m3 olarak değişmesi ile birlikte çekme direnci, eğilme direnci, eğilmede elastikiyet modülü, kalınlığına şişme ve su emme ile serbest formaldehit miktarlarında artan yoğunluk seviyelerinde olumlu yönde artış gözlemlenmiştir.Item İlköğretim 8.sınıf öğrencilerinin enerji ve enerji kaynakları konusundaki bilgi düzeylerinin araştırılması(Kastamonu Üniversitesi, 2011) Okuyucu, NihanBu çalışmada, ilköğretim ikinci kademe 8.sınıf öğrencilerinin enerji ve enerji kaynakları konusunda bilgi düzeylerinin araştırılması amaçlanmıştır. Enerjinin verimli kullanılması, enerji tasarrufu konuları milli eğitimin ilk ve ortaöğretim müfredatlarında yer almakta ve daha çocuk yaşlardan itibaren enerji ve enerji kavramı sistematik olarak verilmeye çalışılmaktadır. Bu konuların gerçekte amacına ne kadar ulaştığı, öğrencilerin bu konuları ne düzeyde algıladıkları ve öğrencilerin ne düzeyde önem verdiğini tespit etmek amacıyla 30 sorudan oluşan başarı testi hazırlanmıştır. Araştırma örneklemini 2009-2010 eğitim-öğretim yılında Kastamonu ilinde bulunan, 13 ilköğretim okulunda öğrenim gören 410 sekizinci sınıf öğrencisi oluşturmaktadır. Araştırmanın bulgularına göre sitelerde yaşayan öğrencilerin başarı puanları müstakil evde oturan öğrencilere göre daha yüksek olduğu, öğrencilerin ailelerinin eğitim seviyesi yükseldiğinde öğrencilerin de başarı puanlarının arttığı görülmüştür. Dershaneye giden veya özel ders alan öğrencilerin başarı puanları ise hiçbir ders yardımcısı bulunmayan öğrencilere göre daha yüksek olduğu tespit edilmiştir