Tezler
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/20.500.12597/3199
Browse
Recent Submissions
Item Amino asitler ile gümüş nanoparçacıkların sentezi, antibakteriyel ajan ve örümcek ağlarının kaplama materyali olarak kullanımları(Kastamonu Üniversitesi, 2024) Bolat, ŞuhedaGümüş nanoparçacıklar (AgNP’lar) biyomedikal uygulamalardan enerji uygulamalarına kadar pek çok alvea yaygın kullanım alanına sahiptirler. AgNP’ların morfolojik ve kristalografik özellikleri onların kullanım performanslarını etkilemektedir. Önerilen çalışmamızda ilk olarak L-Triptofan, L-Arjinin, L-Glutamik asit, L-prolin, L-Sistein, L-Asparagin, L-Treonin ve L İzolösin amino asitleri kullanılarak AgNP sentezi çalışılmıştır. Kullanılan amino asitlerin hiç birisi kararlı AgNP sentezine olanak vermemiştir. AgNP’ların kararlılığını artırmak için Laktoz metoksianilin (LMA), Galaktoz 5-aminosalisilik asit (G5AS), Laktoz 4,4’- sülfonildianilin (LPSA) ve Laktoz sülfanilik asit (LSA) şeker ligantları kullanılmıştır. Şeker ligantlarının kullanıldığı durumda ise L-Arjinin, L-Glutamik asit, L-prolin, L-Sistein ve L Asparagin amino asitleri çalışmaya dahil edilerek AgNP’larının spektroskopik, morfolojik ve mikrobiyolojik karakterizasyonları gerçekleştirilmiştir. LPSA ve LSA ile sentezlenen AgNP’larının morfolojik karakterizasyonları gerçekleştirilememiştir. Buna karşın LMA ve G5AS ile sentezlenen AgNP’larının morfolojik karakterizasyonları gerçekleştirilmiştir. Bakteri çalışmaları LPSA ve LSA ile sentezlenen AgNP larının test edilen tüm bakterilere karşı etkin olduklarını buna karşın G5AS ile sentezlenen AgNP’lar ise çok dar bir seçimlilik göstermişlerdir. Konvansiyonel olmayan optik özellikler ve biyomedikal özelliklere sahip olmaları nedeniyle örümcek ağı-AgNP kompozit yapıları sentezlenmiş ve elektron mikroskobu ile karakterize edilmişlerdir. Mevcut sonuçlar ışığında şeker ligant ve amino asit kimyasının AgNP’ların morfolojisi, antibakteriyel performansları ve genel kararlılıkları üzerine dramatik değişiklikler getirdiği belirlenmiştir. Çalışmaların devam ettirilmesi ile gözlemlenen farklılıklara dahil açıklamalar getirilebilecektir.Item Abdullah Şevket'in Ahlak-ı Dini adlı eserinin çeviri yazısı ve değerlendirmesi(Kastamonu Üniversitesi, 2024) Kaymakcı, ŞerminAhlak, insanlık tarihinin her döneminde önem arz eder. Birçok açıdan ele alınan Ahlak, insanların ilişkileri, topluma karşı sorumluluk, aile ahlakı vb. birçok açıdan dönemlere ışık tutmuştur. İslam düşüncesinde ahlak alanında özellikle 14-15. yüzyıla kadar olan süreç ile ilgili çok sayıda akademik çalışma yapılmıştır. Fakat Osmanlı düşüncesindeki ahlak alanı ile ilgili olarak ve özellikle de son dönem hakkında akademik çalışmalar yeterli seviyede değildir. Tez olarak çalıştığımız bu eser son dönem Osmanlı düşüncesine ait olup, ahlak alanında bu dönemin özelliklerini taşıması, sistematik ve bütüncül olması açısından dikkate değer bir eserdir. Ayrıca Abdullah Şevket, eserleri ile son dönem Osmanlı düşüncesinde etkili olmuş bir düşünürdür. Bu sebeple ahlak düşüncesinin devamlılığını ortaya koymak ve Osmanlı Türkçesinde yazılan eserleri tespit edip çeviri yazısını yapmak önem arz etmektedir. Eserin içinde önemli yer tutan ahlak, sosyal bir varlık olan insanın toplum içinde mutlu huzurlu bir şekilde yaşayabilmesi için oluşturulan kurallar bütünü olarak ifade edilebilir. İnsan için önemli olan ahlak, her dönemde üzerinde durulan önem verilen bir konu olmuştur. Osmanlı’nın son döneminde İslam düşünce geleneği üzerine yaşayan Abdullah Şevket’in o dönem içerisinde Kur’an ve sünnet çerçevesinde ahlak kavramına bakış açısını öğrenmek, anlamak ve değerlendirmek bu tezin önem verilen hususlarındandır.Item Sosyal bilgiler öğretiminde menkıbe kullanımının öğrencilerin akademik başarılarına ve derse karşı tutumlarına etkisi(Kastamonu Üniversitesi, 2023) Kayalı, FatmaEdebiyat, tarih boyunca insanların birbirleriyle iletişim kurarken yararlandığı sanatsal ürünler arasında gösterilmektedir. Bilindiği gibi edebiyat insanların duygu, düşünce ve hayallerini dil aracılığıyla sözlü ve yazılı olarak ifade ettikleri sanat olarak tanımlanmaktadır. Edebiyatın önemli amaçlarından birinin insanları eğiterek onlara bilgi, beceri, değer ve tutum kazandırmak olduğu belirtilmektedir. Hiç kuşkusuz edebiyat bu amacı gerçekleştirmek için çeşitli edebi ürünleri işe koşmaktadır ki menkıbeler de bunlardan biridir. En genel anlamıyla menkıbeler din büyüklerinin veya tarihe mâl olmuş ünlü kimselerin yaşamlarını ve davranışlarını anlatan olağanüstü hikayelerdir. Eğitim-öğretimde menkıbe kullanımının öğrencilerin önemli din ve devlet büyüklerinin yaşamlarına, duygu ve düşüncelerine ilişkin fikirler edinmelerine ve onları örnek alarak milli ve manevi değerlerinin gelişmesine katkı sağladığı söylenebilir. Sosyal bilgiler derslerinde kolaylıkla kullanılabilecek bir edebi ürün olmasına rağmen ilgili literatür tarandığında sosyal bilgiler öğretiminde menkıbelerin kullanımına ilişkin yapılan araştırmalarda nitelik ve nicelik açısından birtakım sınırlılıklar olduğu dikkati çekmektedir. Bu araştırmanın amacı sosyal bilgiler öğretiminde menkıbe kullanımının öğrencilerin akademik başarılarına ve derse karşı tutumlarına etkisini incelemektir. Karma yöntemin işe koşulduğu araştırmanın nicel kısmında yarı deneysel desen kullanılırken, nitel kısmında ise olgubilimden yararlanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu 2022-2023 eğitim-öğretim yılında, Kocaeli il merkezindeki bir devlet ortaokulunda öğrenim gören toplam 28 öğrenci oluşturmuştur. Araştırmada veri toplama aracı olarak “Akademik Başarı Testi”, “Sosyal Bilgiler Dersine Yönelik Tutum Ölçeği”, “Yapılandırılmış Görüşme Formu” ve “Öğrenci Günlükleri” kullanılmıştır. Araştırmanın nicel kısmına ait verilerin analizinde çift yönlü varyans analizi (ANOVA) kullanılırken, nitel kısmına ilişkin veriler ise betimsel ve içerik analizi aracılığıyla çözümlenmiştir. Araştırma sonucunda sosyal bilgiler öğretiminde menkıbe kullanımının öğrencilerin akademik başarılarını arttırdığı ve derse karşı olumlu tutum geliştirmelerini sağladığı ortaya çıkmıştır. Bu doğrultuda araştırma sonuçlarına dayalı olarak sosyal bilgiler öğretmeni yetiştiren kurumlara, öğretmenlere ve sosyal bilgiler eğitimi araştırmacılarına yönelik birtakım önerilerde bulunulmuştur.Item Keman tekniklerinin resim sanatındaki yansımaları üzerine bir inceleme(Kastamonu Üniversitesi, 2024) Arslan, Nilay SezikBu çalışma kapsamında müzik ve resim sanatlarının yüzyıllardır dile gelmiş bütünlüklerine farklı bir bakış açısı katmak adına yaylı çalgılar ailesinin en küçük üyesi olan keman enstrümanındaki tekniklerle, seçilen tablolarda bir bağ kurulmaya çalışılmıştır. İlk olarak müzik ve resim sanatında ortak terimlere yer verilmiş ve sanat akımı olarak müzik ve resme yansıyan özelliklere değinilmiştir. Günümüzde yaygın kullanıma sahip müzik öğretimi ve grafiksel şemalarla notasyon teknikleri incelenmiştir. Aynı zamanda eski çağlarda kullanılan resim ve müzik sanatına dair yapılan bilimsel deneyler, bunlarla beraber ortaya çıkan müzik ve renk karşılıklarından bahsedilmiştir. Bunun yanı sıra ortaya çıkmış kuramlar çalışmanın içinde yer almıştır. Daha önce literatürde yer almış tabloların, müziksel karşılıkları incelenmiş ve örnek teşkil ettiği için araştırmanın bir bölümünü oluşturmuştur. Araştırmanın farklılığını ortaya koyan keman teknikleri, incelenen tablolarda karşılık gelen şekillerle anlatılmıştır. Tablolardaki şekil, çizgi ve renklerin karşılıkları keman teknikleriyle bağdaştırılmıştır. Araştırmada, yapılan literatür taraması sonucu seçilen tablolarda keman tekniklerinin resimdeki karşılıkları değerlendirilmiş, daha önce araştırılmamış bir konu olarak, kaynak oluşturması açısından önemli olduğu kanaatine varılmıştır.Item Ni kaplı grafen nanoplakalar ile takviyelendirilmiş Al kompozitlerin üretimi ve karakterizasyonu(Kastamonu Üniversitesi, 2023) Kocasüleyman, İremBu çalışmada, nikel kaplı grafen ilavesinin alüminyum kompozitlerin fiziksel ve mekaniksel özellikleri üzerindeki etkileri incelenmiştir. Çalışma öncelikli olarak grafen nano plakaların (GNP) nikel ile kaplanması ile başlamıştır. Bu işlem için beş farklı kimyasal süreç takip edilmiştir. Bunlar GNP parçacıklarının temizlenmesi, yüzey pürüzlülüğünün artırılması, yüzeylerin aktif hale getirilmesi ve kaplama çözeltisinin uygulanması şeklindedir. Kimyasal kaplama süreçleri tamamlandıktan sonra Al ve Ni-GNP (ağırlıkça %0; 0,8; 1,2 ve 2) tozları geleneksel toz metalurjisi prosedürleri uygulanarak bulk numune haline getirilmiştir. Öncesinde başlangıç tozları bilyalı karıştırıcıda 300 rpm dönme hızında dört saat boyunca karıştırılmıştır. Karışım süresince işlem kontrol ajanı olarak ağırlıkça%0,3 oranında stearik asit kullanılmıştır. Soğuk kaynak yapılmasını önlemek ve grafenin yapısının bozulmasını önlemek için bilyalı öğütme her döngüde 10 dakika dinlenerek 20 dakika boyunca çalıştırılmıştır. Karışım sonrasında toz numuneler 600 MPa basınç altında soğuk olarak preslenmiştir. Ham dayanıma sahip bulk numuneler devamında 630°C sıcaklıkta argon atmosferi altında sinterleme işlemine tabii tutulmuştur. Akabinde üretilen kompozit malzemelerin mekanik özelliklerini belirlemek için Vickers mikrosertlik testi ve basma testi uygulanmıştır. Deneysel mikrosertlik sonuçları, Meyer yasası, orantılı numune direnci modeli, elastik-plastik deformasyon modeli ve Hays Kendall (HK) yaklaşımı kullanılarak analiz edilmiştir. Böylece en uygun yaklaşım modeli olarak Hays–Kendall yaklaşımı belirlenmiştir. Artan Ni-GNP oranı ile birlikte basma dayanımında %7 artış sağlanmıştır.Item Corona virüs salgınının turizm talebine etkileri: Seferihisar örneği(Kastamonu Üniversitesi, 2023) Güneş, NurcanTurizm endüstrisi gelişmekte olan ülkelerde kilit bir rol oynamaktadır. Uluslararası düzeyde sosyal, politik ve ekonomik bağlarını sürdüren turizm sektörü, küresel gelişmelerden hızla etkilenmektedir. Destinasyon çekiciliği, fiyatlandırma, reklam ve pazarlama gibi turizmi geliştiren faktörlerin yanı sıra turizmi olumsuz etkileyen birtakım faktörler de bulunmaktadır. Dünyanın başına bela olan terör, savaş, doğal afetler gibi olaylar turizm organizasyonları üzerinde yıkıcı etkiler bırakmaktadır. Bugün ortaya çıkan yeni bir salgın ise COVID-19 virüsüdür. 2020 yılının Mart ayı sonlarında Türkiye’de ilk vakaları görünen koronavirüs, birçok sorunu da beraberinde getirmiştir. Bu etkinin ne kadar süreceği ve ne kadar devam edeceğinin bilinmemesi turizm sektöründe endişe uyandırmaktadır. Veri toplama aşaması yapılandırılış görüşme formları kullanılarak 01 Nisan 2021 ile 30 Eylül 2021 tarihleri arasında yapıldı. Görüşme formları katılımcıların mail adreslerine gönderildi. Fakat iki otel işletmecisi ve bir tekne turu işletmecisi hariç dönüş sağlanmadığı için diğer katılımcılarla randevu alınarak yüz yüze görüşmeler sağlanmıştır. Yüz yüze görüşme imkanı sağlanan katılımcılara görüşmenin ses kaydına alınması talep edildi ise de katılımcılar kayıt işine sıcak bakmadıklarını belirttiler. Görüşme formlarını katılımcılar kendileri doldurmuş olup mümkün olduğunca müdahaleden sakınılmıştır. Görüşme sonrasında tutarsız cevaplar fark edildiğinde, soru katılımcıya tekrar yöneltilerek soruyu iyi anlaması sağlanmıştır. Verilerin çözümlenmesinde betimsel analiz tekniği uygulanmıştır. Bunun için öncelikle araştırmanın kavramsal yapısı ve görüşmelerden veri analizi için bir çerçeve oluşturulmuş ve ikinci aşamada veriler düzenlenmiştir. Üçüncü aşamada veriler tanımlanmış ve son aşamada ise bulguların açıklanması, ilişkilendirilmesi ve anlamlandırılarak yorumlanması gerçekleştirilmiştir. Çalışmadaki mülakat soruları üç kategoride incelenmiştir. İlk kategori “Türkiye’de Koronavirüs (COVID-19) Salgını Henüz Görülmeden Önceki Dönemdeki Turizm Faaliyetlerinin Değerlendirilmesi”, ikincisi “Türkiye’de Koronavirüs (COVID-19) Salgını ve İlk Vakanın Görülmesiyle Yaşanan Süreçte Turizm Faaliyetlerinin Değerlendirilmesi” Üçüncüsü ise “Koronavirüs (COVID-19) Salgını Sonrası Turizm Faaliyetlerinin Değerlendirilmesi” şeklindedir. Araştırmaya dahil olan katılımcıların verdikleri yanıtlara göre korona virüsün başladığı dönemde turizm işletmelerine getirilen yasaklar doğrultusunda pek talep olmadığı ancak normalleşme sürecinden hemen sonra taleplerin oldukça arttığı ve işletmelerin tedbirlere uyarak sorunsuz bir şekilde hizmetlerini devam ettirdiği araştırmanın temel sonucudur.Item Türk müziğinde çalgı yapım geleneğini yaşatan kültür temsilcileri (Kastamonu ili örneği)(Kastamonu Üniversitesi, 2023) Demir, SaitMüziğin önemli yapı taşlarından olan çalgı, Türk müziğinde ’de önemli bir önemli rol oynamaktadır. Bu çalışmada müziği oluşturan unsurlardan birisi olan çalgı yapımı hakkında bir araştırma yapılarak müziğin doğuşundan günümüze kadar olan süreçteki çalgı yapımın tarihi ve gelişim evresi incelenmektedir. Bu incelemeler yapılırken birçok başlık incelenmiş ve çalgı yapım ile ilgili olan başlıklar tezin kuramsal çerçevesine alınarak literatüre en iyi şekilde katkı sağlaması amaçlanmıştır. Çalgı yapım sanatının bir bilim dalı olduğu ve çalgı yapımın en ince detayına kadar inceleyen bu bilim dalı insanlık tarihinin başlangıcındaki haberleşme, eğlence vb. gibi etkinlikte ses çıkartmak amaçlı yapılan tüm aletlerden günümüz teknolojisinin gelişim göstermesiyle birlikte insan eli değmeden yapılan çalgıları anatomik, fiziksel ve akustik açısından incelenmesini sağlamıştır. Bu bilim dalının en büyük temsilcisi “Preatorius” olmuştur preatorius yazmış olduğu kitabının ikinci cildine vermiş olduğu “De Organographia” ismi ile çalgı bilimi olan Organoloji’nin isim babası olmuştur. Ülkemizde yapılan ilk organoloji çalışmaları 19.yy da derleme çalışmaları sırasında çalgılarında kaydedilmesi ile başlamıştır. O zamandan günümüze akademik çalışmalar ile organoloji çalışmaları sürmektedir. Ülkemizin neredeyse her ilinin müzik kültürü olsa da bu farklılıklar çalgılara da yansıyarak birçok bölgeye has çalgılar imal edilmekte ve çalınmaktadır. Bu araştırmada Kastamonu ilinde oluşan müzik kültürü ve bu müziklere eşlik eden enstrümanları araştırmanın yanında çalgı yapım ustaları da incelenmiştir. Bu incelemeler sonucun da Kastamonu yöresinde genellikle kıyı kesimlerinde gelenek olarak literatürde Klasik Kemençe olarak bilinen çalgının yöresel olarak Tırnak Kemane adını almış ve her türlü eğlencelerde Tırnak kemane olmazsa olmaz haline gelmiştir. Tırnak kemane eşliğinde yapılan müziğe geleneksel köçeklik geleneği eşlik ederek renkli bir kültür yaşanmaktadır. Kastamonulu Çalgı yapım ustalarının geneli Tırnak kemane çalgısı imal etmektedirler ve bunun yanında Bağlama çalgısının imalatı ile uğraşan ustalarda yoğun olarak görülmektedir. Genel olarak bakıldığında Kastamonu genelinde Halk müziği çalgılarının imalatı yoğun olarak görülmektedir. Halk müziği çalgılarının yanında Türk müziği ince sazlarının yapımı ile uğraşan ustalarda bulunmaktadır.Item Kalpte yanan ateş: Aristoteles'in ruh anlayışı(Kastamonu Üniversitesi, 2023) Fırat, Merveİnsanlık tarihinin başlangıcından itibaren ruhu anlamaya ve anlamlandırmaya çalışan pek çok düşünür olmuştur. Ruh konusu, önemini felsefe literatüründe geçmişten bugüne korumuş ve her devirde bakış açıları ve yeni anlamlar kazanmıştır. Hemen herkesin önem verdiği bu konu hakkında neredeyse tüm düşünürler bir şeyler söylemiştir. Ruhu bendenden ayrı bir yere koyanlara, ruhu bedenle bir tutanlara, ruhu bir ya da birçok şeye indirgeyenlere bakıldığında konunun epey karmaşık ve karışık olduğu, ruhun ne olduğu ve onun bedenle ilişkisi konusunda bir fikir birliğinin olmadığı görülür. Öte yandan, Batı felsefesi tarihinin en önemli düşünürlerinden olan Aristoteles’in akıl yürütme ve çözümlemelerine dikkatlice bakıldığında, konunun belki de aslında sanıldığı kadar karmaşık olmadığı görülebilir. Ne ki, her ne kadar Aristotelesçi gelenek veya literatürde Aristoteles için ruhun tanımının ne olduğuna ve bu tanımın ne demeye geldiğine ilişkin incelemeler yapılmış olsa da, Aristoteles’in metafiziğine ait terimlerle bezeli bu tanımın Aristoteles külliyatı ve düşüncesindeki biyolojik anlamı veya karşılığının ne olduğu göz ardı edilmiştir. Bu mütevazı çalışma da işte bu eksikliğe işaret etmeye ve onu doldurmaya çalışmakta, Aristoteles’in ruhtan anladığının aslında doğuştan gelen ve kalpte harlanıp muhafaza edilen bir doğal sıcaklık aralığı olduğu iddia edilmektedir.Item Okul öncesi öğretmen adaylarının geliştirdikleri dijital hikâyelerin, bu süreçteki deneyimlerinin ve dijital materyal oluşturabilmeye yönelik öz yeterlilik inançlarının incelenmesi(Kastamonu Üniversitesi, 2024) Akman, Büşra MüzeyyenBu araştırmanın amacı 2021-2022 bahar yarıyılı Erken Çocukluk Dönemi Edebiyatı dersine devam eden Okul Öncesi Öğretmenliği Bölümü üçüncü sınıf öğrencilerine dijital hikâye hazırlamaya ilişkin erken çocukluk edebiyatı dersi kapsamında sunulan 5 haftalık eğitimin ardından öğrencilerin geliştirdikleri dijital hikâyeleri nitelik bakımından ve bu eğitimin öğretmen adaylarının dijital materyal oluşturabilme öz yeterliliklerine çeşitli değişkenler (cinsiyet, yaş, anne-baba eğitim durumu, çalışma durumu, aile gelir durumu, sahip olduğu dijital teknoloji, dijital materyal oluşturabilmeye yönelik ders alma durumu) bağlamında etkisini incelemektir. Son olarak, araştırmada okul öncesi öğretmen adaylarının perspektifinden dijital hikâye geliştirme sürecinin değerlendirilmesi amaçlanmaktadır. Araştırma karma yöntem modeli kullanılarak yürütülmüş olup bu araştırmanın örneklemi amaçlı örnekleme yönteminden ölçüt örnekleme yöntemi ile seçilen (n = 139) okul öncesi öğretmen adayı oluşturmaktadır. Nicel veriler öğretmen eğitim programı içerisinde bulunan “Erken Çocukluk Dönemi Edebiyatı” dersi kapsamında içerik planlanması ile bir müdahale programı oluşturularak “Tek Gruplu Deneysel Araştırma Deseni” kullanılmıştır. Bu gruba Uzun ve Akay (2021)’ın hazırladığı “Öğretmenlerin dijital materyal oluşturabilme öz yeterlilikleri” ölçeği müdahale öncesi ve sonrası uygulanmıştır. Müdahale öncesi ve sonrasına katılan (n=106) öğretmen adayları ile bu analiz gerçekleştirilmiştir. Elde edilen veriler SPSS 26 istatistik programı kullanılarak ilişkili örneklemler T-testi kullanılarak analiz edilmiştir. Bununla birlikte öğretmen adayları tarafından geliştirilen dijital kitapların (n=137) Özcan vd. (2016)’nin hazırladığı “Dijital Hikâyeler İçin Dereceli Değerlendirme Ölçeği” ve araştırmacı tarafından hazırlanan “Dijital Kitapların Çocuk Edebiyatına Uygunluğunu Ölçmeye Yönelik Dereceli Değerlendirme Ölçeği” kullanılarak değerlendirilmiştir. Dijital kitapların yüzde ve frekans değerleri verilerek analiz edilmiştir. Nitel veriler ise araştırmacı tarafından oluşturulan yarı yapılandırılmış görüşme formu aracılığıyla müdahale programına katılan iki grup (ne = 6, nk = 6) öğretmen adayı ile odak grup görüşmesi ile toplanmış, tematik içerik analizi ile analiz edilmiştir. Araştırma sonucunda müdahale programı sonrası öğretmenlerin özyeterliliklerinde anlamlı farklılık bulunmuştur. Ön test son test puanlarının cinsiyet, anne baba eğitim durumu, aile gelir durumu değişkenleri açısından farklılık bulunmazken, tablet ve dijital materyal oluşturmaya yönelik ders alma durumlarına göre anlamlı farklılık bulunmuştur. Okul öncesi öğretmen adayları dijital kitapların tüm gelişim alanlarındaki kavram ve kazanımların kazandırılmasında kullanabileceğini ve ileride öğretmen olduklarında dijital kitapları öğretim materyali olarak kullanabileceklerini ifade etmişlerdir. Oluşturulan dijital kitapların dijitallik ve çocuk edebiyatına uygunluğu bakımından ölçülen kriterleri ortalama düzeyde taşıdıkları bulunmuş, geliştirilmesi gereken noktaları olduğu tespit edilmiştir.Item Diplomatik sığınma kavramı ve bir uluslararası hukuk uygulaması: Haya de la Torre Olayı(Kastamonu Üniversitesi, 2024) Daldal, Şeyma ÇatakDiplomatik sığınma, bir devletin kendi toprakları dışında, yabancı topraklarda bulunan diplomatik misyon binalarında sığınma hakkı tanımasıdır. Diplomatik sığınma, uluslararası hukuk ve uluslararası ilişkilerde daima tartışmalı bir konu olmuştur. Ülke devletinin egemenlik yetkisi ile koruma sağlayan devletin diplomatik dokunulmazlığı arasındaki hassas denge, diplomatik krizlerin meydana gelmesine sebebiyet vermektedir. Devletler için diplomatik sığınmaya dair anlaşmazlıkların çözümünde diplomatik yöntemlerin denenmesi öncelikli olsa da bazı anlaşmazlıkların çözümü seneler sürmektedir. Kolombiya ve Peru arasında yaşanan Haya de la Torre Olayı, diplomatik sığınmaya ilişkin Uluslararası Adalet Divanı’nın karar verdiği ilk ve tek olay olması nedeniyle önemlidir. Uluslararası Adalet Divanı’nın diplomatik sığınmaya yaklaşımı özellikle Latin Amerika bölgesinde eleştirilmiş; Divan kararı birçok açıdan yetersiz bulunmuştur. Divan kararındaki eksiklikler, Latin Amerika ülkelerini diplomatik sığınmaya dair bölgesel bir uluslararası sözleşme düzenlenmelerine teşvik etmiştir. Çalışmada sığınma kavramı, sığınmanın tarihi süreci, sığınma türleri açıklanmıştır. Ülke dışı sığınmanın bir görünümü olan diplomatik sığınma, diplomatik dokunulmazlık ve ayrıcalıklar konusundan ayrı değerlendirilemeyeceği için misyon binalarının dokunulmazlığı ele alınmıştır. Diplomatik sığınmanın tarihsel arka planı ve kuramsal açıdan diplomatik sığınma bu bölümde incelenen diğer başlıklar olmuştur. Uluslararası hukuk düzenlemelerinde diplomatik sığınma değerlendirilmiştir. Uluslararası hukuktaki önemli diplomatik sığınma örnekleri açıklanmıştır. Diplomatik sığınma ile özdeşleşen Uluslararası Adalet Divanı Kolombiya/Peru Davası’na göre diplomatik sığınmanın şartları ve diplomatik sığınmanın sona erme usulleri incelenmiştir. Çalışmanın sonunda diplomatik sığınma konusuna ilişkin sorunlar ve çözüm önerileri sunulmuştur.Item Güncel sanat pratikleri bağlamında Fırat Neziroğlu'nun dokuma resimleri ve dokuma performansları(Kastamonu Üniversitesi, 2024) Uzun, MelekDokuma sanatının resim, performans, video art ve enstalasyon sanatına dönüşmesi, geleneksel kumaş dokuma süreçlerinin ötesine geçerek sanatın bir ifade biçimi haline gelmesini ifade etmektedir. Bu dönüşüm, genellikle sanatçıların geleneksel dokuma tekniklerini kullanmalarına ek olarak, bunları sahneleme, gösteri veya etkileşimli performanslarla birleştirmeleri ile gerçekleşmektedir. Tapestry dokumaları (dokuma resim), Avrupa'da 1920'lere kadar resimsel anlatımların temsil biçimini oluşturarak, Bauhaus dokuma atölyesinde renk, materyal ve doku üzerinde deneysel çalışmaların yapıldığı çağdaş örneklerle gelişim göstermiştir. Jean Lurcat'ın çalışmaları üç boyutlu lif sanatını geliştirmiş ve geleneksel teknikler, farklı malzemelerle yeniden yorumlanarak kavramsal işlere dönüşmüştür. Lurcat'ın öncülüğündeki Lozan Tapestry Bienal'inde dokuma sanatçıları, soyut ve özgün çalışmalarla yeni form ve yapılar sunmuşlardır. Tapestryler, 70'li yıllarda Türkiye'de lif sanatı olarak adlandırılan uluslararası bir tanım altında yeni bir üretim alanı oluşturmuştur. Birçok sanatçı çağdaş tapestry sanatında yaptıkları çalışmalarla var olmuştur. Günümüz sanatçıları içinde yer alan Fırat Neziroğlu geleneksel dokuma tekniklerinden yararlanarak çağdaş sanatta kendini tanıtan dokuma resim sanatçısıdır. Bu çalışmada, dokuma resim tekniğini kullanan ve bu tekniğe dünya çapında yeni anlamlar katmayı başarmış olan Fırat Neziroğlu’nun dokuma resimleri, performansları ve güncel sanatın diğer anlatım olanaklarını kullandığı çalışmaları ele alınmıştır. Fırat Neziroğlu'nun eserleri, dokuma resim tekniğinin özgünlüğünü ve gücünü temsil eden önemli bir örnek sunmaktadır. Tezin temel amacı, Fırat Neziroğlu'nun sanatsal pratikleri ve bunun yanı sıra performans sanatının temel unsurları olan zaman, mekân ve vücutla etkileşimini nasıl bir araya getirdiğini anlamaktır.Item Hibrit nanoakışkan kullanılarak fotovoltaik/termal (PV/T) sistemlerin termal ve elektrik üretim performansının iyileştirilmesi(Kastamonu Üniversitesi, 2024) Swese, Ettahir El Hadi Ali OmarFotovoltaik/Termal (FV/T) sistemler, elektrik enerjisi üretiminin yanı sıra sıcak akışkan (genellikle su) üretimi de sağlamaktadır. PV sistemlerin aşırı ısınması ilave edilen termal sistem ile atılarak PV'lerin elektrik üretim performansı artırılmaktadır. Nanoakışkanlar, termal sistemde emilen ısıyı artırmak için bir çözüm olarak sunulmaktadır. Nanoakışkanların ısı transfer performansında önemli bir iyileşmeye yol açan başlıca fiziksel olaylar şu şekilde özetlenebilir: (i) Nanoakışkanların ısıl iletkenliklerinin yüksek olması, (ii) Akışkan içerisindeki partiküllerin ısı transfer yüzey alanını artırması, (iii) Nanoakışkanın özgül ısıl kapasitesini artırması, (iv) Nanoakışkanın yüksek sıvı aktivitesi nedeniyle türbülanslı hacim oranın artması. Bu çalışmada, temel akışkanlardan biri olan suya ağırlıkça belirli oranlarda Fe2O3, Fe3O4 ve NiFe2O4 manyetik nanoparçacıkların eklenmesiyle elde edilen nanoakışkanların, PV/T sisteminin termal ısı transferinin arttırılması sayesinde PV sisteminin daha fazla soğutulması sağlanarak hem elektrik üretim performansının arttırılması hem de elde edilen sıcak akışkan sıcaklığının arttırlarak sistemin termal performansının iyileştirilmesi sağlanmıştır. Deneysel çalışmada, FV panellerde NiFe2O4 nanoakışkanı ile elektrik üretiminde %14'lük bir iyileşme sağlanmıştır. Termal sistemde emilen ısı miktarı yüksek olduğu için NiFe2O4 nanoakışkanının sıcak akışkan sıcaklığında, baz akışkan suya göre ortalama %104 sıcaklık (∆T) artışı elde edilmiştir. Ayrıca baz akışkan suya %0,5 Fe2O3 ve Fe3O4 nanopartiküllerinin elde edilmesiyle elde edilen nanoakışkanın kullanılması durumunda FV panelin elektriksel ve ısıl veriminde ortalama %80'lere ulaşan iyileşmeler elde edilmiştirItem Türkiye'de Hristiyan kültür mirasının haritalandırılması(Kastamonu Üniversitesi, 2024) Vergül, Ahmet MecidAnadolu coğrafyası Hristiyanlık tarihinin erken dönemlerinden itibaren önemli bir merkez olmuştur. Hristiyanlık; Roma, Doğu Roma ve Osmanlı İmparatorlukları dönemlerinde Anadolu coğrafyasında gelişim göstermiştir. Bu sebeple Türkiye’nin inanç turizmi değerlerine bakıldığında Hristiyanlık dini önemli bir yer tutmaktadır. Konuyla ilgili literatür incelendiğinde Türkiye’de Hristiyanlık kültür mirasını kapsamlı bir şekilde ele alan çalışmaların az sayıda olduğu görülmüştür. Ancak yalnızca büyük yerleşim alanlarında değil, Anadolu’nun her tarafında Hristiyanlığa ait kültürel miras unsurlarını tespit etmek mümkündür. Bu kapsamda Türkiye’de Hristiyanlığın kültürel miras unsurlarının ortaya çıkarılması ve haritalandırılması amaçlanmıştır. Çalışmada nitel araştırma yöntemlerinden doküman analizi tekniği kullanılmıştır. Resmi kaynaklar ve bilimsel yayınlar karşılaştırmalı şekilde taranarak her şehirde, ilçede, kırsal alanlarda ve yerleşim alanlarının dışında kalan yerlerde bulunan kilise, şapel ve manastırlar tespit edilmiş ve Türkiye Hristiyanlık Yapıları Tablosu oluşturulmuştur. Bu yapıların isimleri, konumları, mevcut kullanım durumu (kilise, cami, kültür merkezi vb.), koruma programlarına dahil olup olmadıkları tablo üzerinde gösterilmiştir. Bu veriler kullanılarak yoğunluk haritaları oluşturulmuştur. Sonuç olarak ülke genelinde 622 farklı konumda yapı ve yapı topluluğuna ulaşılmıştır. Bu veriler görselleştirilerek Türkiye Haritası ile birlikte 7 bölge için yoğunluk haritaları oluşturulmuştur. Faal olarak hizmet veren dini yapıların sayısı 200’e yakındır. Bunların 170’ten fazlası kilise olarak hizmet vermekte iken, geriye kalan yapılar patrikhane, manastır, ayazma ve şapeldir. Ülke genelindeki yapıların yaklaşık olarak %16’sı müze olarak kullanılmakta veya ören yerleri ve arkeolojik kazı alanları içerisinde yer almaktadır. Camiye dönüştürülen yapıların oranı yaklaşık %9’dur. Az sayıdaki yapının ise kültür merkezi, sanat galerisi, sahne, kitaplık veya kütüphane olarak kullanıldığı tespit edilmiştir. Bu yapıların sayısı toplamda 20’dir. 200’e yakın yapının terk edildiği, tahribata uğradığı veya harabe halinde bulunduğu tespit edilmiştir.Item Günümüz popüler müziğinde 'Cover'(Kastamonu Üniversitesi, 2024) Özdemir, ErhanGünümüzde müziğin endüstrileşmesin de şarkıların ve enstrümanların ortaya koyduğu verimin sonucunun kitlelere göre azalması ve çoğalması sonucu ortaya çıkan “cover” kavramı yorumlanmaya, yeni tarz ve bakış açılarına ithafen kendi güncelliğinde devamlı olarak müzik tarzlarının kendi alanlarında gelişimini sürdürerek devam etmektedir. Bu çalışmada, günümüz popüler müziğinde 2000 ve 2021 yılları arasında “cover müzik” teriminin her geçen gün popüler kültürde çeşitlilik olarak farklı tarzlarda üretilen ve tüketilen eserlerin ortaya çıkarılması amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda belirlenen müzik türlerinde toplamda 418 eser incelenmiştir. Bu inceleme sırasında bulgular nitel araştırma yöntemlerinden tarihsel karşılaştırmalı araştırma modeli kullanılarak döküman incelemesi yapılarak elde edilmiştir. Araştırma kapsamında 2000 ve 2021 yılları arasındaki gelişmelerin ayrı bir önem taşıdığı bu tezde, popüler kültür ve cover müziğin etkilerinin çeşitli yönleriyle incelenmesi aynı zamanda bu alandaki boşluğun doldurularak bilgi birikimine katkıda bulunması düşünülmektedir. Yapılan çalışma sonucunda Türkiye’de albüm satışlarındaki yetersizlik ve yeni beste bulma sıkıntısından dolayı sanatçıların geçmiş dönemlerde gündemde olan şarkıları kendi yorumlarıyla piyasaya çıkarmaları anlaşılmıştır. 2000- 2021 yılları arasında kültür ve insan ilişkisinden yola çıkarak kitle kültürü, popüler kültürün müzik sanatı üzerinde etkisi ve bahsedilen yıllar arasında popüler müziğin cover müziğe etkilerine ulaşılmıştır.Item Kripto paralar ve davranışsal finans: Türkiye'deki yatırımcıların davranış eğilimlerinin analizi(Kastamonu Üniversitesi, 2023) Üster, Mehmet MarufBu çalışmanın amacı, kripto para yatırımcılarının karar verme süreçlerini etkileyen bilişsel ve psikolojik faktörleri incelemektir. Yatırımcıların odaklanma, doğrulama, mesleki deformasyon, algıda seçicilik, aşinalık, tuzak seçenek ve aşırı seçenek gibi faktörlerle nasıl etkileşime girdiğini anlamak, yatırım stratejilerinin ve kararlarının temelinde yatan psikolojik dinamikleri daha iyi anlamamıza yardımcı olacaktır. Çalışmanın ana kütlesini Türkiye’de kripto para piyasasında işlem yapan yatırımcılar oluşturmaktadır. Türkiye’de milyonlarca kişi kripto para yatırımlarını sürdürdüklerinden tüm kişilere sınırlı zamanda ulaşmak mümkün değildir. Çalışmada piyasada uzun zamandır yatırımda bulunan İstanbul-Ankara-İzmir başta olmak üzere büyükşehirlerde yatırım yapan kripto para yatırımcıları ana kütleyi temsil etmektedir. Bu nedenle çalışmanın örneklemi olarak üç büyük il başta olmak üzere 400 kişi seçilmiştir. Ağırlığı büyük şehirlerde ikamet eden yatırımcılar portföy büyüklüklerini net olarak paylaşmamışlardır. Belirli skalaya oturtulmak istendiğinde anket uygulananların yarısına yakını kripto cüzdan bilgilerini paylaşmak istememiştir. Ancak temelde portföy büyüklüğünün minimum 200.000 TL ve üzeri olduğu netleştirilmiştir. Çalışmada yüzyüze, çevrimiçi, bütün olanaklar kullanılarak görüşmeler sağlanmış ve görüşmelerin ortalaması 40dk seviyelerinde olmuştur. Görüşmeler 31.05.2023 tarihinde başlamış ve yaklaşık 4 ay sürmüştür. Örneklem sayısı, anketin açık uçlu sorulardan olması nedeniyle aynı anda birden fazla kişiyle gerçekleştirmek için alandan ekiple çalışılmıştır. Çalışmada 55 adet soru sorulmuştur. Yaş, cinsiyet, piyasada bulunma süresi gibi sorulardan hemen sonra yatırım ile ilgili genel sorulara geçilmiştir. Kripto para ile ilgili sorulan genel sorulardan sonra kayıptan kaçınma ile ilgili 7 adet açık uçlu sorulmuştur. Ardından 5 adet çoktan seçmeli soru Dunning Kruger etkisini ölçmek için sorulmuştur. D Grubunda 7 adet açık uçlu soru Beklenti Teorisine yöneliktir. E grubunda ise kripto para yatırımcılarına, inanç, doğrulama, sabit fikirlilik, batıl inanç, sürü etkisi, hurafe, bağlılık ve sosyal kanıta ihtiyaç gibi kavramları ölçen açık uçlu sorular yer almaktadır. 6 adet açık uçlu soru ise F grubunda sorulmuş olup "Sonralık Etkisi, Teleskop Etkisi, Kriptomnezi, Başarıdan kendine pay çıkarma, Geri Bakış Yanılgısı, Seçici Hafıza" ölçen sorular yöneltilmiştir. Son grup olan G grubunda kripto para yatırımcılarına, odaklanma, doğrulama, mesleki deformasyon, algıda seçicilik, aşinalık, tuzak seçenek ve aşırı seçenek gibi kavramları ölçen 7 adet açık uçlu soru ile anket tamamlanmıştır.Item Sanatta yaratıcı unsur olarak nyctophobia(Kastamonu Üniversitesi, 2023) Özel, Kader AydınSanat, insan duygularının/hayal gücünün en girift ve uç noktalarını yetenek ve yaratıcılıkla harmanlayarak somutlaştırdığı ‘şey’lerin tümüdür. Her sanatsal üretide bu duygusal ve hayali olgulardan etkilenerek ortaya konulan bir anlam yüklüdür. İşte bu anlamların oluş ve amaçları göz önüne serildiğinde, özünde yatan tetikleyici unsur/lar ile karşılaşılmaktadır. İnsani duyguların/düşüncelerin incelendiği ve bunları yaparken insan zihninden ve davranışlarından faydalanan psikoloji bilimi de sanatın varoluş etmenlerinden biridir. Sanat salt üretme şekli değil aynı zamanda içerisinde pek çok alanı barındıran bir disiplindir. O halde sanatın içerisindeki duygu/durumlar diğer ögeler gibi olmazsa olmaz unsurlardır. Ayrıca sanat, içerisinde bulunduğu toplum ve kültürün de aynası ve özetidir. Sanatçı merkezli düşünüldüğünde, tasarlanan her bir eser onu tasarlayan sanatçının duygularının, hayallerinin ve sosyo-kültürel yaşamının birer göstergesidir denilebilir. Sanatçı duygularından biri olabilecek korku ögesi de yine sanatçının üretme/tasarlama vesilesi olabilmektedir. Korku duygusunun alt konularından biri olan nyctophobia da diğer duygu ya da korku türleri gibi sanatsal eserler üretmede yaratıcı unsur olabilmektedir. Sanatçının Bauillard’ın simülakr ve simülasyon teoremleri ışığında tasarladığı her eser kendinin kurgusal dünyasının birer yansımasıdır. Yaratılırken heykelden, dijital sanattan, resim sanatından, sinemadan, kinetik sanattan, interaktif sanattan, enstalasyon sanatından ve psikoloji biliminden faydalanılan eserler bu tezin konusu olmuştur. Konunun açıklanabilirliği açısından teorik anlamda psikoloji ve sanat ilişkisinin irdelenmesinin yanı sıra uygulamalı sanatların tanımlanması, yorumlanması ve örnek eserler üzerinden incelenmesi gerekli görülmüştür. Tez, tarama modelinin yanı sıra deneme modelinden oluşmaktadır. Bu bağlamda tasarlanan sanatçı uygulama çalışmaları ve yorumlamaları ile ‘nyctophobia’nın sanatta yaratıcı bir unsur olduğu gözlemlenmiştir.Item Kent kimliğinin yansıması olan kent parkların mekân dizimi metodu ile incelenmesi, Bursa kenti örneği(Kastamonu Üniversitesi, 2024) Şimşek, MerveGünümüzde artan kentli nüfus sayısı, çarpık kentleşme, sanayileşme gibi etmenler açık ortak yeşil alanlarına olan ihtiyacın artmasına neden olmaktadır. Açık kullanım alanlarından kentin kimliğini yansıtma noktasında zengin içeriğe sahip olan kent parkları, farklı özelliklere sahip kullanıcı profiline cevap vermesi, açık alan da çeşitli aktiviteler sunması, zengin sosyal iletişim olanakları gibi birçok fonksiyonu bir arada barındırması kentlerin ve kentlinin nefes alma alanları olarak nitelendirmemizi sağlamaktadır. Özellikle pandemi ile açık alanlara artan talep beraberinde toplumsal çeşitlilik ve yoğun nüfusun oluşturduğu birçok sorun ve beklentiyi ortaya çıkarmaktadır. Bu sorun ve beklentilerin analiz edilmesi, ortak kullanım alanlarının kullanıcı çeşitliliğine uygun cevap vermesi ve kullanıcının mekânı kullanma kalitesinin artması açısından önem kazanmaktadır. Yapılan tasarım çalışmalarında kullanıcının mekânsal deneyimlerinin analiz edilmesi ile oluşabilecek sorunlar öngörülüp çözüm olarak farklı alternatiflerin üretilmesi sağlanabilmektedir. Mekânsal bütünlüğün sağlanması mekânsal deneyimin sağlıklı bir şekilde oluşmasına neden olacaktır. Bu noktada kent kimliği ve kentli için önem arz eden kent parklarının mekân dizimi analiz yöntemi ile ele alınması, gerçekleştirilmiş ve yapılması planlanan mekânsal tasarım çalışmalarına yön vererek kullanıcı deneyimlerinin ön planda tutulmasını sağlayacaktır. Çalışma, Osmanlı’nın ilk başkenti olan Bursa’nın kent kimliğinin oluşumu ve yansıtılması noktasında zengin içeriğe sahip olan 4 parkı kapsamaktadır. Aynı zamanda park seçiminde tarihi geçmişi ve kent kimliğini yansıtması belirleyici bir faktör olmuştur. Bu parklar; Reşat Oyal Kültürparkı, Merinos Parkı, Hüdavendigar Kent Parkı ve Vakıf Bera Parkı olarak belirlenmiş ve mekân dizimi yöntemleri DepthmapX 0.8.0 bilgisayar programı ile analiz edilmiştir. Elde edilen sayısal ve grafiksel veriler çerçevesinde yaya hareketinin parkın, kullanılabilirliği, sürdürülebilirliği ve kullanıcı memnuniyeti üzerinde etkisi vurgulanmıştır. Analizler sonucunda; çalışma materyali olan bu 4 park için önerilerde bulunularak yapılması planlanan park tasarımları için de örnek teşkil etmesi amaçlanmaktadır.Item İslam ekonomisi açısından gıda israfı, gıda israfının belirleyicileri(Kastamonu Üniversitesi, 2023) Kaya, DilekGıda israfı, İslam ekonomisi açısından büyük bir endişe kaynağıdır. İslam ekonomisi, kaynakları verimli kullanmayı, adaleti, toplumsal dengeyi ve yardımlaşmayı vurgular. Bu çerçevede, gıda israfı İslam ekonomisinin temel prensipleriyle uyumsuzdur. İslam’da, yiyecek ve içeceklerin israf edilmesi kesinlikle hoş karşılanmaz. Bu kavram, farklı anlatımlarla Kur’ân-ı Kerîm’de çoğu yerde kullanılmıştır. Çalışmamız, bir giriş ve beş bölümden oluşmaktadır. Giriş bölümünde çalışmanın önemi, amacı ve yöntemden bahsedilmiştir Kavramsal zeminini oluşturan birinci bölümde tasarruf, tüketim israf kavramının öncelikle sözlük ve literatür anlamları verilmiş, ardından ise tüketim ve israfa bakış açılarında; kapitalizmin tüketim toplumuna ve israfa bakışı, tüketim kavramına ve israf kavramına heterodoks bakış, İslam ekonomisinde tüketim toplumu, tasarruf ve israf, İslam’da tasarruf ve israf, İsraf türlerinden bahsedilmiştir. İkinci bölümde ise tezin ana çerçevesini oluşturmaktadır. Bu bölümde gıda israfı anlatılmış; dünyadaki ve Türkiye deki gıda israfı, gıda israfının nedenleri ve önleme yolları üretici ve tüketici yönünden incelenmiştir. Üçüncü bölümde ise araştırmanın yönteminden bahsedilmiştir. Dördündü bölümde bulgular, beşinci bölümde ise sonuç ve önerilerden ele alınmıştır. Bu çalışma İslam Ekonomisi perspektifinden gıda israfını analiz etmeyi ve gıda israfını etkileyen faktörleri belirlemeyi hedeflemektedir. Yapılan ankette ilk bölümde demografik değişkenler verilmiş olup, ikinci bölümde ise gıda israfı tutumuna yönelik sorular sorulmuştur. Google Forms üzerinden anket formu hazırlanmış ve uygulanmıştır. Anketi 461 kişi katılmış olup ancak eksik ve yanlış olduğu düşünülen anketler elendikten sonra 444 tanesi değerlendirmeye alınmıştır. Kolayda örneklem yöntemi uygulanmıştır. Gıda İsrafı Ölçeği için keşfedici faktör analizi yapılmış, daha sonra faktörler arası korelasyon analizi gerçekleştirilmiştir. Araştırma sonucunda tüketicilerin gıda israfının etkileyen altı boyut ortaya çıkmıştır.