Tüm Yayınlar
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/20.500.12597/2099
Browse
Browsing by Title
Now showing 1 - 20 of 4098
- Results Per Page
- Sort Options
Publication (1 → 3)-β-d-glucan enhances the toxicity induced by Bortezomib in rat testis.(2020-03-01T00:00:00Z) Akaras, Nurhan, Abuc, Ozlem Ozgul, Koc, Kubra, Bal, Tugba, Geyikoglu, Fatime, Atilay, Hilal, Erol, Huseyin Serkan, Yigit, Serdar, Gul, Murat; Akaras, N, Abuc, OO, Koc, K, Bal, T, Geyikoglu, F, Atilay, H, Erol, HS, Yigit, S, Gul, MWe aimed to determine the possible effects of the antioxidant agent (1 → 3)-β-D-glucan on bortezomib-induced rat testis damage. We used five groups of rats; control, (1 → 3)-β-D-glucan (75 mg/kg), bortezomib group, bortezomib + (1 → 3)-β-D-glucan groups (injection of (1 → 3)-β-D-glucan after bortezomib and sacrificed at 48th or 72nd h). The effects of these substances were assessed by measuring the levels of the antioxidant enzymes and LPO, and by performing immunohistochemical analysis with NF-κB. The histology of testis was evaluated using aniline blue staining. (1 → 3)-β-D-glucan leads to significant reductions in the levels of antioxidant enzymes and increased levels of LPO in testes. Moreover, it increased the NF-κB immunopositivity significantly in testis, especially in Bortezomib + (1 → 3)-β-D-glucan group at 48th h. The histological changes were observed in the bortezomib and/or (1 → 3)-β-D-glucan groups. Our results demonstrated that testis damage caused by the treatment with bortezomib was not eliminated by (1 → 3)-β-D-glucan and shockingly it increased the damage. PRACTICAL APPLICATIONS: The testis damage caused by the treatment with bortezomib was not eliminated by (1 → 3)-β-D-glucan and as a result, β-1,3-(D)-glucan enhanced the toxicity by leading a decrease in the levels of GSH, SOD, and CAT, thus caused an elevation in the immunoreactivity of NF-κB and altered the histopathological changes by enhancing the toxic effects of bortezomib. The findings of the previous studies about the antioxidative activity of (1 → 3)-β-D-glucan are controversial. So, it is necessary to consider the cytotoxicity of (1 → 3)-β-D-glucan in testis tissue. Thus, more studies on testis tissue are necessary to confirm that (1 → 3)-β-D-glucan is safe as an antioxidant.Publication 1,2 DİMETİLHİDRAZİN İLE OLUŞTURULAN KOLON KANSERİ MODELİNDE ZEOLİT DESTEKLİ BESLENMENİN KANSER GELİŞİMİNE ETKİLERİ(2020-01-01) Kadriye AKGÜN DAR, Ayşegül KAPUCU, Serap KURUCA, Dilşad ÖZERKANAmaç: Çevre kirliliği ve 1,2-Dimetilhidrazin (DMH) gibi kimyasalmaddelere maruz kalan bitki ve hayvanlarla beslenmek insanlardaçeşitli hastalıklara yol açar. Bunlardan biri kolon kanseridir.Yapılan çalışmalarda DMH’in gastrointestinal sistemde birikerekorganların fonksiyonlarını bozduğu ve kansere yol açtığı görülmüştür.Zeolit, adsorbsiyon ve iyon değiştirme özelliği nedeniylebirçok alanda kullanılmakla birlikte özellikle tıpta kullanımı dayaygınlaşan aluminyum silikat yapısındaki bir volkanik mineraldir.Zeolitin en bilinen türü olan ve zararsız olduğu kanıtlananklinoptilolitin, insanlara oral yolla verildiğinde kana geçmediğive gastrointestinal sistemden feçes olarak atıldığı görülmüştür.Ayrıca insanlara oral yolla verilen klinoptilolitin, kanda çözünmedengastrointestinal sistemden geçtiği görülmüştürGereç ve Yöntem: Çalışmada sıçanlarda DMH ile oluşturulankolon kanserine klinoptilolit ile beslenmenin etkileri araştırılmıştır.Deneyde kontrol, klinoptilolit, DMH ve klinoptilolit+DMHgrubu olmak üzere 27 Wistar albino sıçan kullanılmıştır. On altıhafta boyunca DMH grubuna haftada bir DMH enjekte edilirken;klinoptilolit ve klinoptilolit+DMH grupları klinoptilolit ile beslenmiştir.Alınan tüm kolon örnekleri rutin preparasyon işlemlerindengeçirilerek, ışık mikroskobunda incelenmiştir. Ayrıca kolonkanserinde sık rastlanan Wnt-ß-katenin sinyal yoluna özgü ß-kateninantikoru ile immunhistokimyasal boyama yapılarak molekülerdeğişiklikler belirlenmiştir.Bulgular: DMH grubunda epitel hücrelerinin boylarında kısalma,nükleuslarında şekil değişiklikleri, kripta hücrelerinde büyüme,kan damarı ve bağ doku miktarında artış ve lökosit infiltrasyonugözlenmiştir. DMH+klinoptilolit uygulanmasının bu değişiklikleriazalttığı saptanmıştır. ß-katenin reaksiyon şiddeti sırasıyla DMH> klinoptilolit> kontrol > DMH + klinoptilolit olarak belirlenmiştir.Sonuç: Klinoptilolitin, hücre proliferasyonunu azaltarak DMH’ninolası toksik etkilerini azalttığı düşünülmektedir.Publication 1,2,3-Triazole substituted phthalocyanine metal complexes as potential inhibitors for anticholinesterase and antidiabetic enzymes with molecular docking studies.(2022-07-01T00:00:00Z) Koçyiğit, Ümit M, Taslimi, Parham, Tüzün, Burak, Yakan, Hasan, Muğlu, Halit, Güzel, Emre; Kocyigit, UM, Taslimi, P, Tuzun, B, Yakan, H, Muglu, H, Guzel, EIn recent years, acetylcholinesterase (AChE) and α-glycosidase (α-gly) inhibition have emerged as a promising and important approach for pharmacological intervention in many diseases such as glaucoma, epilepsy, obesity, cancer, and Alzheimer's. In this manner, the preparation and enzyme inhibition activities of peripherally 1,2,3-triazole group substituted metallophthalocyanine derivatives with strong absorption in the visible region were presented. These novel metallophthalocyanine derivatives () effectively inhibited AChE, with values in the range of 40.11 ± 5.61 to 78.27 ± 15.42 µM. For α-glycosidase, the most effective values of compounds and were with values of 16.11 ± 3.13 and 18.31 ± 2.42 µM, respectively. Also, theoretical calculations were investigated to compare the chemical and biological activities of the ligand () and its metal complexes (-). Biological activities of and its complexes against acetylcholinesterase for ID 4M0E (AChE) and α-glycosidase for ID 1R47 (α-gly) are calculated. Theoretical calculations were compatible with the experimental results and these 1,2,3-triazole substituted phthalocyanine metal complexes were found to be efficient inhibitors for anticholinesterase and antidiabetic enzymes.Communicated by Ramaswamy H. Sarma.Publication 1-(4-klorofenil)-3-metil-5-{4-[(2-metilfenil)metoksi]fenil}-1H- pirazol’ün Kristal Yapısı ve Hirshfeld Yüzey Analizi(2022-01-01) Abdullah AYDIN, Nefise ÖZÇELİK, Mehmet AKKURT, Sümeyye TURANLI, Erden BANOĞLUBu çalışmanın amacı, 1-(4-klorofenil)-3-metil-5-{4-[(2-metilfenil)metoksi]fenil}-1H-pirazol bileşiğinin X- ışınları tek kristal kırınım yöntemi ile kristal yapısının ve Hirshfeld yüzey analizinin araştırılmasıdır. Kapalı formülü C24H21ClN2O olan bu bileşikte; 4-klorofenil, 2-metilfenil ve benzen halkaları, 3-metil-1H-pirazol halkasına göre sırasıyla 59.8 (2), 25.2 (2) ve 45.6 (2)°’ lik dihedral açılarıyla yönlenmektedirler. Moleküller, moleküler paketlemenin dengelenmesine katkıda bulunmak için moleküller arası C–H ··· π etkileşimleriyle bağlanmıştır. Ayrıca bileşikteki supramoleküler etkileşimleri doğrulamak ve ölçmek için Hirshfeld yüzey analizi kullanılmıştır. Elde edilen veriler, kristal paketlemede en önemli katkıların H···H (%49.8), H···C/C···H (%27.6) ve H ··· Cl/Cl· ··H (%10.4) etkileşimlerinden kaynaklandığını göstermiştir.Publication 1-[4-(4-Chlorophenyl)piperazin-1-yl]-3-(6-oxo-3,4-diphenyl-1, 6-dihydropyridazin-1-yl)propan-1-one(2012-09-01) Aydn A., Akkurt M., Doǧruer D.S., Büyükgüngör O.; Aydin, A, Akkurt, M, Dogruer, DS, Buyukgungor, OIn the title compound, C29H27ClN4O 2, the six-membered ring of the pyridazine group is nearly planar [maximum deviation = -0.062 (2) Å] and its mean plane makes dihedral angles of 43.05 (9), 44.71 (10) and 72.57 (9)°, respectively, with the two phenyl and benzene rings. The piperazine ring has a chair conformation and its mean plane is almost perpendicular to the attached benzene ring, with a dihedral angle of 83.20 (16)°. In the crystal, molecules are linked via two pairs of C - H⋯O interactions, which result in the formation of chains propagating along [101̄]. Neighbouring chains are linked via C - H⋯π interactions.Publication 10 YAŞ GRUBU ÖĞRENCİLERİNİN FİNANSAL OKURYAZARLIK EĞİTİMİ İLE TÜKETİM VE TASARRUF DAVRANIŞLARI ARASINDAKİ İLİŞKİNİN ANALİZİ(2022-12-31) Salim ŞENGEL, Taylan AKGÜL, Basil OKOTH, Hüseyin YOLCU, Serpil ALTINIRMAK, Şirin ŞENGELGünümüzde yetişkinler kadar çocuklar da giderek karmaşık hale gelen ekonomik sistemde doğru kararlar verebilmelerini gerektiren bir çağda yaşamaktadırlar. Çocukların doğru finansal kararlar almalarını sağlamak için çocuklara finansal bilgi ve beceri kazandırılmasının kritik ve acil bir ihtiyaç olduğu pek çok araştırmacının ortak görüşüdür. Çocuklar için finansal eğitim programı hazırlanırken cinsiyet, ırk, yaş, eğitim düzeyi vb. birçok faktör dikkate alınmalıdır. Ayrıca eğitim programlarının çocukların yaşam boyu kullanabilecekleri finansal bilgi ve becerileri içerecek şekilde yapılandırılmaları önerilmektedir. Erken yaşlarda kazanılacak/kazandırılacak doğru tüketim alışkanlıkları ve tasarruf bilinci ile ülkemiz kalkınmasına katkı sağlanabilir. Bu çalışmanın amacı, 10 yaş grubu öğrencilerinin finansal okuryazarlık eğitimleri ile tüketim ve tasarruf davranışları arasındaki ilişkinin ortaya konulmasıdır. Araştırmada Eskişehir ili Tepebaşı ve Odunpazarı ilçe merkezinde Mustafa Kemal İlkokulu, Dumlupınar İlkokulu ve Şehit Mustafa Türker İlkokulu’na 4. Sınıfta öğrenim gören (10 yaş grubu) toplam 122 öğrenciden bir çalışma grubu oluşturulmuştur. Araştırma yarı-deneysel bir çalışma olarak yürütülmüştür. Bu doğrulta her üç okulda deney ve kontrol grupları oluşturulmuştur. Deney gruplarına araştırmacılar tarafından hazırlanan finansal okuryazarlık eğitim modüleri doğrultunda toplam 300 dakika (10 modül) eğitim verilmiştir. Araştırma sonunda deney grubunda bulunan öğrencilerin finansal okuryazarlık eğitimleri ile tüketim ve tasarruf konularında bilgi ve becerilerinin arttığı gözlenmiştir.Publication 1673-1850 Tarihleri Arasında Narh Kayıtlarına Göre Kastamonu’da Un ve Unlu Mamul Fiyatları(2019-03-01) Murat FİDANSosyo-kültürel ve hukukî açıdan önemli bilgi ve veriler içeren Osmanlı mahkeme kayıtları,geçmişin birikimini günümüze yansıtan kıymetli yazılı kaynaklardandır. Belli bölgelerde yer alanhukukî, idarî ve iktisadî yaşantıya ait bu kayıt defterleri yerel farklılıkları ortaya koymasının yanısıra tüm bölgelere ait kayıtların gözlenmesi ile birlikte ülke geneline ait tespitlerin de oluşmasınısağlamaktadır. Bu çalışmada benzer kayıtlar ışığında Kastamonu Vilayetindeki ekonomikfaaliyetlerin seyri incelenmiştir. 1673 / 1850 tarihleri arasında Kastamonu’da devletin resmiolarak belirlemiş olduğu unlu mamullere ait narh seviyeleri, Kastamonu Şer‘iyye Sicillerinde yeralan verilere göre tespit edilmiştir.Emtia fiyatlarını belirlemeye yönelik belirlenen narh, resmi belge niteliği taşıdığı için kayıt atınaalınmıştır. Bu kayıtlar, Kastamonu Vilayetinde emtia fiyatlarının belirlenmesi açısındanönemlidir. Çünkü bu fiyatlara bakarak Osmanlı’da 17. ve 18. yüzyılda ortaya çıkan siyasî, askerîve sosyal gelişmelerdeki istikrasızlıkların yansımalarını görmemiz mümkün olabilmektedir.Osmanlı Devletindeki bu gelişmeler, paranın değerinin düşmesine, buna karşılık fiyatlarınyükselmesine, kısacası enflasyona yol açmıştır. Kuşkusuz bu durumdan Kastamonu Vilayeti deetkilenmiştir. Kastamonu Vilayetinde belirtilen tarihler arasında ifade edilen istikrasızlığın unlumamul fiyatlarına yansıması, bu çalışma neticesinde ortaya konulmuştur.Publication 18. Yüzyıl İstanbul’unda Mahallelilik Bağlamında Müslim-Gayrimüslim İlişkileri(2023-06-15) M. Tarık KARAOSMAN, Alaattin DOLUBu çalışma 18. yüzyılda İstanbul mahallelerinde meskûn olan gayrimüslim ve Müslümanlar arasındaki ilişkileri mahallelilik ekseninde ele almaktadır. Bu ilişkilerin tespiti İstanbul Ahkâm Defterleri ile İstanbul Şer‘iyye Sicilleri vasıtasıyla gerçekleştirilmiştir. 18. yüzyılda İstanbul’da beş yüz bin kişinin yaşadığı tahmin edilmektedir. Bu nüfus içinde gayrimüslimlerin oranı ise 1740 tarihindeki cizye evrakı sayımına göre yaklaşık %42 civarındadır. 1776 yılı haraç gelirlerine göre ise bu oran %28’dir. İstanbul’da dinî ve etnik mensubiyet veya aynı işkolu ve belirli bir zümreye tabi olma gibi etkenler mahalleyi bir araya getirmiştir. Müslümanlar ile gayrimüslimler bu mensubiyet çerçevesinde yaşamlarını sürdürmüşlerdir. Böylece mahalle ile cemaat kavramı birbiriyle kesişmiştir. Neticede İstanbul’da Ermeni, Rum, Latin veya Hristiyan ve Yahudi olarak tesmiye edilen mahalleler teşekkül etmiştir. Osmanlı şehri zamanla kendine has özellikler kazanarak gelişirken 17. ve 18. yüzyıllar bu özelliklerin en belirgin olduğu dönemlerdir. Osmanlı mahallelerine de yansıyan bu durum cemaatler arası ilişkilerin örneklendirilmesi açısından önemlidir. Zira bu dönemde İstanbul mahallelerinde karışık yaşamın görüldüğü pek çok yer bulunmaktaydı. Bununla beraber gayrimüslimlerin Müslüman mahallelerinde meskûn olmalarının bazı sınırları vardı. Bu sınırlar kültürel ve dinî farklılıkların sonucu olarak ortaya çıkarken, mahallelerin sınırlarını da fizikî olarak da belirlemekteydi. Osmanlı mahallelerinde sorumluluk bilinci ve mahallelinin sosyal kontrol işlevine dair yapılan çalışmalar çoğunlukla Müslümanlar nezdinde irdelenmiştir. Bu çalışmada gayrimüslimlerin komşuluk ilişkileri ele alınırken onların Müslüman mahallelerinden ihracı meselesine değinilmektedir. Böylece mahallelerdeki kural ve kaidelerin İstanbul’daki müslim-gayrimüslim ilişkilerini nasıl etkilediği incelenmiştir. Bu ilişkilerde mahallelinin takındıkları tavır, benimsedikleri anlayış ve bu anlayışın gayrimüslimlere yansıması arşiv kaynaklarından örneklerle anlatılmıştır. Nitekim mahalleli açısından kişilerin hüsn-i halleri ve güvenilir olup olmadıkları aynı mabedin çatısı altında olmakla eş tutulabilmekteydi. Bu nedenle Müslüman mahallelerinde ya da cami/mescit etrafında veya yakınında oturan gayrimüslimlerin konumları hem sosyal düzenin sağlanması hem de cami cemaatinin azalması nedeniyle bir sınır olarak düşünülmüştür. Osmanlı şehirlerinde sosyal düzeni sağlamak için komşular arasında gerçekleştirilen kefalet sistemi, her türlü gayriahlaki ve güvenlik tehdidine karşı onları birlikte hareket etmeye sevk etmekteydi. Otoriteden kanun yoluyla alınan yetki mahallelide mesuliyet bilincini ortaya çıkarmıştır. Bu sistemin dışına çıkanlar mahalleden veya mensubiyeti olduğu mekândan, mesuliyet bilincine ve mahallenin asayişine halel getirdikleri gerekçesiyle ihraç edilirlerdi. En küçük idari birim olarak mahallenin sakinleri için aynı ibadethane etrafında gelişen bu dayanışma ihtiyacı sosyal hayatı muhafaza etmek için gereklidir. Bu durum ise kişilerin kendi dindaşları veya cemaatleriyle birlikte yaşama arzusuyla şekillenmekteydi. İlaveten Osmanlı şehirlerinde gayrimüslimlerle Müslümanların mahallelilik mesuliyeti benzer davranışlar sergilemektedir. Hatta mahallenin düzenini bozanlara karşı mahalleler arası dayanışma gösterilmiştir. Mahalle veya cemaat önderinin önderliğinde mahalleli arasındaki sosyal nizamın sağlanmasıyla kişilerin su-i hal veya hüsn-i hal içinde olup olmadıkları tespit edilebiliyordu. Mahalleli ve yöneticiler açısından su-i hal durumunda olmanın pek çok sureti vardı. Bunun bedeli de mahalleli tarafından mahalleden ihraç olarak talep edilebiliyordu. Böylece kanun mahallede yaşayanları birbirine müteselsil kefil yapmakta ve su-i hal içinde olanların mahalleden ihracını ve cezalandırılmalarını sağlamaktadır. Neticede bu çalışma gayrimüslimlerin Müslüman mahallesindeki konumlarını sorgularken mahallelerdeki su-i hal durumunu çeşitli yönleriyle ele almaktadır.Publication 1921 ANAYASASI’NIN UYGULANMASINA İLİŞKİN DEĞERLENDİRME VE TESPİTLER(2021-01-01) Ercan ÇELEBİBilindiği üzere Osmanlı Devleti’nde demokratikleşme süreci ya da anayasacılık hareketleri Sened-i İttifakla başlamış, fasılalarla Tanzimat, Islahat, I. ve II. Meşrutiyet Dönemlerinde devam etmiştir. Kanun-i Esasi ile devletin kuruluşu düzenlenmiş, temel hak ve özgürlüklere yer verilmiş; bununla birlikte Padişahın yetkileri tam anlamıyla kısıtlanamamıştır. Anayasal gelişmeler II. Meşrutiyet Dönemi’nde de devam etmiş; yasama, yürütme ve yargı kuvvetleri Padişahın müdahale alanından çıkarılmıştır. 12 Ocak 1920’de İstanbul’da toplanan ve Misak-ı Millî’yi kabul eden Osmanlı Mebusan Meclisi, 16 Mart 1920’de İstanbul’un işgalini müteakip dağıtılmış ve üyelerinin bir kısmı Malta’ya sürgün edilmiştir. Bu durum karşısında Mustafa Kemal Paşa 19 Mart 1920 tarihinde bir beyanname yayımlayarak, yapılacak seçimlerden sonra “salâhiyat-ı fevkalâdeye malik bir meclisin” Ankara’da toplanacağını duyurmuştur. Bu çağrı üzerine gerçekleştirilen seçimlerden sonra 23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi Ankara’da açılmıştır. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin yerine getirdiği en önemli görevlerden bir tanesi de, 20 Ocak 1921 tarihinde 1921 Anayasası’nı kabul etmiş olmasıdır. 1921 Anayasası ise temel hak ve özgürlükler, yargı kuvveti ve anayasa değişikliği hususunda izlenecek usuller gibi bölümlere yer vermemiş, 23 maddeden oluşan çerçeve bir Anayasa’dır. 1921 Anayasası, Türkiye Cumhuriyet Devleti’nin kuruluşunu hukukî bir zemine oturtması ve egemenliği millete vermesi bakımlarından önemlidir. Ancak 1921 Anayasası’nın ilgili maddelerinin hemen uygulanması, dönemin şartlarına göre mümkün olmamıştır. Bu durum Canik (Samsun) Mebusu Ahmet Nafiz Bey tarafından 18 Haziran 1921 tarihinde, 1921 Anayasası’nın bazı maddelerinin neden tatbik edilmediğine dair bir sual takririni Meclis Riyaseti’ne vermesine neden olmuştur. Bu çalışmada 1921 Anayasası’nın uygulanması/uygulanabilirliği sorunu, Anayasa’da yer alan milli egemenlik ve mülkî idareye ilişkin maddeleri göz önünde bulundurularak irdelenmeye çalışılmıştır.Publication 1999 Marmara Depremi ve Güneş Tutulmasının Naive Bayes Sınıflayıcısı ile İstatistiksel Analizi(2021-01-01) Muna Omar Adelsalam ALGAHANI, Seçil Karatayİyonosfer, atmosferin 50 ila 1000 km yükseklikleri arasında yer alan, güneşten gelen radyasyonla plazma durumuna iyonize olmuş, önemli bir katmanıdır. İyonosferik plazmanın en belirleyici parametresi, güneş, jeomanyetik ve sismik hareketlilikle ve güneş patlamaları, Güneş Lekelerinin Sayısı, güneş rüzgârı, jeomanyetik fırtınalarla değişkenlik ve bağlaşım gösteren elektron yoğunluğudur. Elektron yoğunluğunun ölçülebilir önemli bir niceliği de, iyonosfer ve üst atmosferin yapısını araştırmak için etkili bir yol sağlayan Toplam Elektron İçeriği’dir (TEİ). TEİ, bir ışın yolu boyunca elektron yoğunluğunun çizgi integrali veya bir ışın yolu boyunca toplam elektron sayısı olarak tanımlanmaktadır. İyonosferin uzamsal-zamansal değişkenliği, ayrıca, uzamsal-zamansal yönsemeler ve Yer’in manyetik alanındaki bozulmalar, yerçekimi dalgaları ve sismik hareketliliğin üst atmosfere ve iyonosfere bağlaşımından da etkilenmektedir. Bu değişkenliklerin bazıları iyonosferde belirli bir frekans, süre ve hızda yayılan dalga benzeri salınımlar üretir. Bu çalışmada, sismik, güneş ve jeomanyetik hareketliliğe bağlı olarak iyonosferde meydana gelen bozulmaların ve iyonosferin sakin olarak nitelendirilen durumundan sapmaların tespiti için Naive Bayes Sınıflandırıcısı kullanılmıştır. Naive Bayes Sınıflandırıcısı, Türkiye üzerinde konumlandırılmış Yerküresel Konumlama Sistemi (YKS) istasyonlarından 1999 yılında meydana gelen güneş tutulması ve Marmara Depremi periyodunca kestirilen TEİ verilerine uygulanmıştır.Publication 2-(6-Benzoyl-2-oxo-1,3-benzothiazol-3-yl)acetic acid(2010-01-22) Aydn A., Akkurt M., Önkol T., Büyükgüngör O., Şahin M.F.; Aydin, A, Akkurt, M, Onkol, T, Buyukgungor, O, Sahin, MFIn the title compound, C16H11NO4S, the nine-membered fused ring is nearly planar, with maximum deviations from the mean plane of-0.022 (1) Å for the N atom and 0.011 (1) Å for the S atom, and makes a dihedral angle of 53.56 (7)° with the phenyl ring. The crystal structure is stabilized by O-H⋯O and C-H⋯O hydrogen-bonding inter-actions.Publication 2-(6-Oxo-3,4-diphenyl-1,6-dihydro-pyridazin-1-yl)acetic acid(2007-11-09) Aydin A., Doǧruer D., Akkurt M., Büyükgüngör O.; Aydin, A, Dogruer, DS, Akkurt, M, Buyukgungor, OIn the title compound, C18H14N2O3, the pyridazine ring makes dihedral angles of 72.73 (11) and 49.97 (10)° with the two phenyl rings. The dihedral angle between the two phenyl rings is 52.42 (12)°. The crystal structure is stabilized by inter-molecular O - H⋯O and C - H⋯O hydrogen-bonding inter-actions. © International Union of Crystallography 2007.Publication 2-[2-(4-Benzyl-piperazin-1-ylcarbon-yl)eth-yl]-5,6-diphenyl-pyridazin-3(2H) -one(2008-12-12) Aydn A., Doruer D.S., Akkurt M., Büyükgüngör O.; Aydin, A, Dogruer, DS, Akkurt, M, Buyukgungor, OThe title compound, C30H30N4O2, has a non-planar conformation, the dihedral angles formed by the pyridazinone ring plane and the three phenyl rings being 54.61 (7), 51.10 (7) and 59.53 (8)°. The piperazine ring adopts a chair conformation. Inter- and intra-molecular C - H⋯O contacts are found in the crystal structure and these consolidate the three-dimensional packing.Publication 2-{2-[4-(4-Fluoro-phenyl)piperazin-1-yl]-2-oxoethyl}-6-(morpholin-4-yl) -4-phenyl-pyridazin-3(2H)-one(2011-03-01) Aydin A., Şüküroǧlu M., Akkurt M., Büyükgüngör O.; Aydin, A, Sukuroglu, M, Akkurt, M, Buyukgungor, OIn the title compound, C26H28FN5O 3, the morpholine ring adopts a chair conformation. The piperazine ring is puckered [QT = 0.5437 (15) Å, θ = 8.89 (15) and φ = 357.2 (11)°]. The 1,6-dihydropyridazine ring makes dihedral angles of 28.03 (7) and 77.46 (7)° with the phenyl and benzene rings, respectively. In the crystal, molecules are linked along the c axis by C - H⋯O interactions and are flattened parallel to the ac plane. C - H⋯π interactions also contribute to the stability of the structure.Publication 21. YÜZYIL BAŞINDA TÜRKİYE KAZAKİSTAN İLİŞKİLERİ(2019-02-01) Mustafa BOSTANCI, Taner LÜLECİSovyetler Birliğinin dağılması ile 1991’de bağımsızlığını kazandıktan sonra Kazakistan,uluslararası güç dengesini gözeten ve Nursultan Nazarbayev’in “çok yönlü dış politika”biçiminde tanımladığı bir dış siyaset izlemektedir. Rusya’yı önceliğine alan ve Çin ile deolumlu ilişkilerini devam ettirmek isteyen Kazakistan, aynı zamanda komşu ülkeler veABD ve Avrupa Birliği ülkeleriyle de yakın ilişkiler kurmak niyetindedir. Bütün bunlarınyanında Türkiye de Kazakistan için müttefik ve dost bir ülke konumundadır. Türkiye,Kazakistan’ın bağımsızlığını tanıyan ilk ülkedir. Bu durum, yalnızca diplomatik bir ilişkibaşlatmanın ötesinde son derece önemli sembolik anlamlar taşıyan bir siyasi girişimolarak değerlendirilebilir. Türkiye’nin bu cesur davranışında uzun yıllardan beri OrtaAsya Türklerine duyulan sevgi ve özlemin rolü büyüktü. Maalesef, daha sonraki ilişkilerede bu duygusal yaklaşım damgasını vurmuş, Orta Asya cumhuriyetlerinin kültürel altyapısını ve mevcut durumunu anlamadan atılan adımlar kalıcı olmamıştır. Dolayısıylabağımsızlık sonrası gelişen ilişkiler 1993 sonrasında düşüş göstermiş, 2002’den itibarentekrar yükselişe geçen ilişkiler inişli-çıkışlı bir grafik çizmiştir. Özellikle 2016 sonrasıTürkiye’nin Türk Dünyasına ilgisinin artmasında, Orta Doğu politikasında yaşadığısıkıntılar sebebiyle alternatif coğrafyalara yönelime isteği ve MHP faktörü etkiliolmuştur. İki ülke ilişkilerinin gelişmesinde ortak tarihi, kültürel ve manevi bağlar önemlirol oynamıştır. Kazakistan’ın bağımsızlığını kazanmasından sonra Türkiye ile imzalanançok sayıdaki anlaşmalarla çeşitli alanlardaki ilişkiler ve işbirliği esasları düzenlenmiştir.İki ülke arasındaki siyasi ilişkilerin gelişmesine paralel olarak Kazakistan, Türkiye’nin bölgedeki en önemli siyasi ve ekonomik ortaklarından biri haline gelmiştir. Özellikle AKParti’nin 2002’de iktidara gelmesinden itibaren ilişkiler büyük bir canlılık kazanmıştır.Antalya’da 2006’da yapılan Türk Zirvesi’nde Orta Asya Türk Cumhuriyetleri ile işbirliğialanında önemli adımlar atılmıştır. Yine Kazakistan Cumhurbaşkanı NursultanNazarbayev’in 2009 Ekim ayında Türkiye’ye gerçekleştirdiği ziyaret sırasında imzalananStratejik Ortaklık Anlaşması ile ilişkiler yeni bir boyuta taşınmıştır. Bu arada belirtmekgerekir ki Nazarbayev, Türk Dünyası liderliğine de oynamaktadır. Ülkesinde Kazakkimliğinin desteklenmesi ve devlet inşası çabasında bulunana Nazarbayev’in kimiicraatlarıyla Atatürk’ü örnek aldığı da söylenebilir. Bu bağlamda okullarda Kazakçadersleri konulmuş, yazılı ve görsel basında belli oranlarda Kazakça yayın yapmamecburiyeti ve bazı devlet görevlerinde atamalarda Kazakça bilmek şartı getirilmiş, bunailaveten Latin Alfabesine geçiş sağlanmıştır. Öte yandan, Başbakan Tayyip Erdoğan’ınMayıs 2012’de Kazakistan’a gerçekleştirdiği resmi ziyarette Yüksek Düzeyli Stratejikİşbirliği Konseyi (YDSK) kurulmuş ve Türkiye Kazakistan stratejik ilişkileri kurumsalbir çerçeveye oturtulmuştur. Günümüzde Türkiye ile Kazakistan arasındaki en önde gelenkonu, petrol boru hatlarıdır. Türkiye, enerji kaynaklarını çeşitlendirmek amacıylaKazakistan, Azerbaycan ve Türkmenistan’dan petrol ve doğalgaz ithal etmektedir. Bubağlamda Türkiye’nin Türk Cumhuriyetlerine yaklaşımının özellikle enerji ve ekonomimerkezli olduğu söylenebilir. Türkiye ile Kazakistan arasındaki ticaret hacmi 2017 yılıOcak-Eylül döneminde, toplam 2 milyar Dolara yaklaşmıştır. Hedef, ikili ticarethacminin 10 milyar Dolara yükseltilmesidir. Türkiye ile Kazakistan’ın bölgesel veuluslararası alandaki işbirliği de süratle gelişmektedir. Avrasya coğrafyasında huzur vebarışın tesis edilmesi için iki ülke öncülüğünde Türk Dili Konuşan Ülkeler Zirvesioluşturulmuş; Türk Konseyi’nin ve TÜRKPA’nın kuruluşunda Türkiye ile birlikteKazakistan önemli rol oynamıştır. Türk Cumhuriyetleri arasındaki kültürel ilişkileridüzenleyen kurum olan TÜRKSOY ise Türk Konseyi’ne bağlıdır. Kazakistan ayrıcaUluslararası Türk Akademisi’ne de ev sahipliği yapmaktadır. Eğitim ve kültür alanındakiişbirliği de iki ülke ilişkilerinin önemli bir boyutunu teşkil etmektedir. Hoca AhmetYesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesi son derece önemli bir işlev görmektedir. Buçalışma, Kazakistan ile Türkiye arasındaki ilişkilerin analizini yaparak, AK Partidönemindeki ilişkilerin gerçek boyutunu tespit etmeyi amaçlamaktadır. Makaledeöncelikle, dönemin Türkiye ve Kazakistan’ın dış politikalarının temel özellikleriincelenecek, ardından da Türkiye ile Kazakistan arasındaki siyasi, sosyal, kültürel veekonomik ilişkiler özellikle AK Parti Hükümetleri dönemi esas alınarak aydınlatılmayave değerlendirilmeye çalışılacaktır.Publication 21.2 mV/K High-Performance Ni(50 nm)-Au(100 nm)/Ga2O3/p-Si Vertical MOS Type Diode and the Temperature Sensing Characteristics with a Novel Drive Mode(2022-12-15) Cicek O., Arslan E., Altindal S., Badali Y., Ozbay E.; Cicek, O, Arslan, E, Altindal, S, Badali, Y, Ozbay, ESensitivity (S) and drive mode are crucial issues for the vertical metal-oxide-semiconductor (MOS) type diode applied in temperature sensing. In this study, experimentally, we indicated that the {S} values of the Ni50nm - Au100nm /Ga2O3/ p -Si vertical MOS type diode, using the measured capacitance-voltage (Cm - V) outputs, are obtained with a novel drive mode. We applied the constant capacitance mode to drive the silicon thermo-diodes as well as constant current mode, and constant voltage mode, which are known as two different methods in the literature. Meanwhile, the S value is 21.2 mV/K at 1 nF. This value is the highest value proven in the literature excepting the cryogenic temperature region, and near room temperature. This study provided an original structure for the silicon thermo-diodes and a novel way to drive them.Publication 3-(4-Chloro-benzo-yl)-4-(4-chloro-phen-yl)-1-phenethyl-piperidin-4-ol(2011-06-01) Aydin A., Akkurt M., Mete E., Sahin E., Gul H.; Aydin, A, Akkurt, M, Mete, E, Sahin, E, Gul, HIIn the title compound, C26H25Cl2NO 2, the piperidine ring adopts a chair conformation with a cis configuration of the carbonyl and hy-droxy substituents. The dihedral angle between the aromatic rings of the chloro-benzene groups is 24.3 (2)°. The phenyl ring forms dihedral angles of 59.4 (3) and 44.1 (3)° with the benzene rings. In the crystal, mol-ecules are linked by inter-molecular O - H⋯N and C - H⋯O hydrogen bonds and C - H⋯π inter-actions into layers parallel to the bc plane.Publication 3-({4-[(2-Methyl-benzyl-idene)amino]-5-sulfanyl-idene-1H-1,2,4-triazol-3-yl}meth-yl)-1,3-benzoxazol-2(3H)-one.(2013-02-01T00:00:00Z) Aydın, Abdullah, Hekimoğlu, Nuray, Akkurt, Mehmet, Onkol, Tijen, Ciçekli, Sölen Urlu, Büyükgüngör, OrhanIn the title compound, C(18)H(15)N(5)O(2)S, a weak intra-molecular C-H⋯S hydrogen bond results in a small dihedral angle of 3.71 (9)° between the methyl-phenyl and triazole rings, which, in turn, form dihedral angles of 80.09 (8) and 77.32 (8)°, respectively, with the benzoxazolone mean plane. In the crystal, N-H⋯O hydrogen bonds link mol-ecules into chains along [001], and weak C-H⋯N hydrogen bonds and π-π inter-actions between the five- and six-membered rings [centroid-centroid distances = 3.5074 (11) and 3.616 (1) Å] consolidate the crystal packing.Publication 3-[6-(2-Chlorobenzoyl)-2-oxo-2,3-dihydro-1,3-benzothiazol-3-yl] propanenitrile(2006-12-01) Aydin A., Akkurt M., Önkol T., Büyükgüngör O.; Aydin, A, Akkurt, M, Onkol, T, Buyukgungor, OThe title compound, C17H11ClN2O 2S, crystallizes with two crystallographically independent molecules in the asymmetric unit. In the molecular structure, there are intramolecular weak C-H⋯O hydrogen bonds, which consolidate the molecular conformation. © 2006 International Union of Crystallography All rights reserved.Publication 3-Anilinomethyl-5-chloro-1,3 - Benzoxazol-2(3H)-one(2012-05-01) Aydin A., Soyer Z., Akkurt M., Büyükgüngör O.; Aydin, A, Soyer, Z, Akkurt, M, Buyukgungor, OIn the title compound, C14H11ClN2O 2, the 2,3-dihydro-1,3-benzoxazole ring system is essentially planar [maximum deviation = 0.009 (2) Å] and makes a dihedral angle of 79.15 (7)°with the phenyl ring. Inter-molecular N - H⋯O and weak C - H⋯Cl hydrogen bonds occur in the crystal structure. © Aydn et al. 2012.