Danişmendli Beyliğinin Türkiye Selçuklu Devleti üzerindeki siyasi etkileri

dc.contributor.authorGülseren, Züleyha
dc.date.accessioned2023-08-03T13:26:09Z
dc.date.available2023-08-03T13:26:09Z
dc.date.issued2022
dc.description.abstractTürkler, X. yüzyılın başlarında Anadolu’da yurt tutmak için doğudan batıya verdikleri yayılımcı politikalar ile Dünya tarihine yön vermişlerdir. Büyük Selçuklu Devleti hükümdarı Sultan Alp Arslan ve ordusu, 1071 Malazgirt meydan muharebesini zaferle neticesinde o döneme kadar hüküm süren hem Bizans’ın hem de Anadolu’nun dört bir yanında varlığını idame ettiren dukalık ve prensliklerin gücünü kırmış adeta Anadolu’da ki otoritelerine darbe vurmuştur. Bu darbenin üzerine ikinci bir darbe de Sultan Alparslan’ın emriyle önde gelen komutanların Anadolu’ya fetihler düzenleyerek feth ettikleri bölgelerde hâkimiyet kurup iskân politikasıyla da boylar halinde göç eden Türklerin yerleştirilmesi ve Türk-İslam kültürünün yayılmasını sağlamak olmuştu. Malazgirt zaferinden sonra 1072 tarihinde Sultan Alp Arslan’ın vefatının hemen ardından Selçuklu hanedanına mensup ve dahi büyük amcazadesinin oğlu olan Kutalmışoğlu Süleyman Şah 1075 tarihinde İstanbul önlerine kadar gidip İznik’i feth etmiş, Türkiye Selçuklu Devletinin temellerini atmıştır. Anadolu’da kurulan bu müstakil devletle birlikte büyüyen beylikler Selçukluların gücünü arttırarak cihana, Türkün hâkimiyet mührünü basmıştır. Bizans ise İznik’i kaybetmenin kini, İstanbul’un elden gidecek olması ve kadim Roma’nın yıkılacağı endişesiyle Papalıktan yardım istemiştir. Türklerin Anadolu’daki varlıklarına son vermek adına Bizans İmparatoru l. Alexios Komnenos 1095 tarihinde, Bizans topraklarını yurt tutup yerleşen bu savaşçı Türkleri Anadolu’dan tek başına atamayacağını, çıkarları gereği Hristiyan tebaanın Türklerin baskısı altında olduğu ve bu durumun salahiyetini bildiren bir mektup yazmıştır. Papa II. Urbanus hemen konsülü toplayarak hem en önemli ticaret merkezleri hem hac merkezlerinden biri olan İstanbul’un tehdit altında bulunduğunu hem de Anadolu’nun ve Kudüs’ün Hristiyanların hakkı olduğunu bildiren çağrı niteliğinde bir vaaz vermiştir. Neticede hassas duygular içeren bu vaazıyla büyük bir haçlı ordusu kurmuştur. İstanbul’a gelen Haçlılar 1097 yılında İznik’i Selçukluların elinden almış ve Selçuklular başkenti Konya’ya taşımıştır. Haçlı seferlerinin başlamasıyla Anadolu’da beylikler arasında süren hâkimiyet genişletme mücadelesine bir müddet ara verilmiş ve ardı ardına sağanak halinde gelen Haçlılara karşı ittifak kurulmuştur. Bu ittifak Türkiye Selçuklu Devleti ile Danişmendli Beyliğini zaman zaman karşı karşıya getirip Anadolu’da tek güç olma isteği ile bozulsa da her daim Anadolu’da Türk hâkimiyetinin sağlanması ve düşman karşısında yekpare olabilmek adına Haçlılara karşı güç birliği yapmışlar ve Merzifon, Konya, Ereğli dolaylarını düşmana kaptırmayarak üstün başarı göstermişlerdir. Haçlılara karşı birleşen Türkiye Selçuklu Devleti ve Danişmendliler aynı zamanda Anadolu’da topraklarını genişleterek tek güç olma amacıyla birbirleriyle mücadele halinde olmaları araştırmamızın ana konusunu oluşturacaktır. Bu mücadele Danişmendli Emir Gazi’nin, Selçuklu hanedanında I. Kılıçarslan’ın vefatından sonra meydana gelen otorite boşluğundan faydalanıp hanedan mensubu Sultan I. Mesud’a kızını vermesiyle akrabalık bağı kurulmuş ve Selçuklu tahtında bulunan Şahin Şah’a karşı damadı Mesud’u destekleyip tahta çıkarmasıyla da Danişmendliler, Türkiye Selçuklu Devletine politik bir üstünlük sağlamışlardır. Siyasi çıkarlar üzerine inşa edilen bu akrabalık bağı Danişmendli hanedanlığına uzun bir süre Türkiye Selçukluları üzerinde hâkimiyet kurma ve devletin iç işlerine karışma yetkisi vermiştir. Danişmendli Emir Gazi’nin otoriter politikası Danişmend hanedanını Anadolu’da üstün bir güç haline getirmiştir. Türkiye Selçuklu Sultanı olan Mesud, devletinin iç işlerine kadar söz sahibi olan kayınpederi Emir Gazi’nin bu siyasetine karşı her ne kadar rahatsız olsa da ciddi manada bir girişimde bulunmamıştır. Emir Gazi’nin vefatıyla birlikte Türkiye Selçuklu Devleti Sultanı I. Mesud Danişmendlilerin devlet üzerine kurduğu otoriteden kurtulmuş ve kendi siyasetini uygulamaya koymuştur. Emir Gazi’den sonra hanedanın başına geçen Melik Muhammed döneminde de Selçuklu ittifakı devam etse de Melik Muhammed’in vefatıyla Danişmend hanedanlığı yavaş yavaş kollara ayrılmaya başlamıştır. Kayseri, Sivas, Malatya merkez olmak üzere üç kola ayrılan hanedan bir daha eski gücüne kavuşamamış ve en nihayetinde Sultan II. Kılıçarslan tarafından peyderpey ortadan kaldırılmıştır. Anadolu coğrafyasına Türk-İslam hâkimiyetini ve Türk kültürünü kurmak için fetihler yapıp iskânlar düzenleyen bu çok önemli iki hanedanın birbirleri üzerinde kurmaya çalıştıkları siyasi otoriteyi ele aldığımız “Danişmendli Beyliğinin Türkiye Selçuklu Devleti Üzerindeki Siyasi Etkileri” adlı yüksek lisans tezimiz sekiz bölümden oluşsa da ana hatlarıyla altı bölümden oluşmaktadır diyebiliriz. Birinci bölümde; “Danişmendli Beyliğinin Kökeni ve Kuruluşu”. İkinci bölümde; “Türkiye Selçuklu Devletinin Kökeni ve Kuruluşu”. Üçüncü bölümde; Türkiye Selçuklu Devleti ile Danişmendliler Arasındaki Siyasi İlişkiler”. Dördüncü bölümde; “Danişmendli Beyliğinin Anadolu’da ve Türkiye Selçuklu Devleti Üzerinde Kurduğu Siyasi Üstünlük”. Beşinci bölümde; “II. Kılıçarslan Dönemi Anadolu Selçuklu Devletinin Danişmendli Beyliği ile olan İlişkileri” ve son olarak altıncı bölümde; “Danişmendlilerin Yıkılışı ve Sonrasında Hanedanın Durumu” başlıklı konuları ele alınmıştır.
dc.identifier.urihttps://hdl.handle.net/20.500.12597/16471
dc.language.isotr
dc.publisherKastamonu Üniversitesi
dc.rightsinfo:eu-repo/semantics/openAccess
dc.subjectDanişmendliler, Selçuklular, Haçlılar, Siyaset, Fetihler
dc.titleDanişmendli Beyliğinin Türkiye Selçuklu Devleti üzerindeki siyasi etkileri
dc.title.alternativePolitical influences of Danishmendli Principality on Turkiye Seljuk State
dc.typeThesis

Files

Original bundle

Now showing 1 - 1 of 1
Thumbnail Image
Name:
781427.pdf
Size:
1.55 MB
Format:
Adobe Portable Document Format

Collections