Danişmendli Beyliğinin Türkiye Selçuklu Devleti üzerindeki siyasi etkileri
Files
Program
KU Authors
KU-Authors
Co-Authors
Authors
Advisor
Date
Language
Type
Journal Title
Journal ISSN
Volume Title
Abstract
Türkler, X. yüzyılın başlarında Anadolu’da yurt tutmak için doğudan batıya verdikleri
yayılımcı politikalar ile Dünya tarihine yön vermişlerdir. Büyük Selçuklu Devleti hükümdarı
Sultan Alp Arslan ve ordusu, 1071 Malazgirt meydan muharebesini zaferle neticesinde o
döneme kadar hüküm süren hem Bizans’ın hem de Anadolu’nun dört bir yanında varlığını
idame ettiren dukalık ve prensliklerin gücünü kırmış adeta Anadolu’da ki otoritelerine darbe
vurmuştur. Bu darbenin üzerine ikinci bir darbe de Sultan Alparslan’ın emriyle önde gelen
komutanların Anadolu’ya fetihler düzenleyerek feth ettikleri bölgelerde hâkimiyet kurup iskân
politikasıyla da boylar halinde göç eden Türklerin yerleştirilmesi ve Türk-İslam kültürünün
yayılmasını sağlamak olmuştu.
Malazgirt zaferinden sonra 1072 tarihinde Sultan Alp Arslan’ın vefatının hemen ardından
Selçuklu hanedanına mensup ve dahi büyük amcazadesinin oğlu olan Kutalmışoğlu Süleyman
Şah 1075 tarihinde İstanbul önlerine kadar gidip İznik’i feth etmiş, Türkiye Selçuklu
Devletinin temellerini atmıştır. Anadolu’da kurulan bu müstakil devletle birlikte büyüyen
beylikler Selçukluların gücünü arttırarak cihana, Türkün hâkimiyet mührünü basmıştır. Bizans
ise İznik’i kaybetmenin kini, İstanbul’un elden gidecek olması ve kadim Roma’nın yıkılacağı
endişesiyle Papalıktan yardım istemiştir. Türklerin Anadolu’daki varlıklarına son vermek
adına Bizans İmparatoru l. Alexios Komnenos 1095 tarihinde, Bizans topraklarını yurt tutup
yerleşen bu savaşçı Türkleri Anadolu’dan tek başına atamayacağını, çıkarları gereği Hristiyan
tebaanın Türklerin baskısı altında olduğu ve bu durumun salahiyetini bildiren bir mektup
yazmıştır. Papa II. Urbanus hemen konsülü toplayarak hem en önemli ticaret merkezleri hem
hac merkezlerinden biri olan İstanbul’un tehdit altında bulunduğunu hem de Anadolu’nun ve
Kudüs’ün Hristiyanların hakkı olduğunu bildiren çağrı niteliğinde bir vaaz vermiştir. Neticede
hassas duygular içeren bu vaazıyla büyük bir haçlı ordusu kurmuştur. İstanbul’a gelen Haçlılar
1097 yılında İznik’i Selçukluların elinden almış ve Selçuklular başkenti Konya’ya taşımıştır.
Haçlı seferlerinin başlamasıyla Anadolu’da beylikler arasında süren hâkimiyet genişletme
mücadelesine bir müddet ara verilmiş ve ardı ardına sağanak halinde gelen Haçlılara karşı
ittifak kurulmuştur. Bu ittifak Türkiye Selçuklu Devleti ile Danişmendli Beyliğini zaman
zaman karşı karşıya getirip Anadolu’da tek güç olma isteği ile bozulsa da her daim Anadolu’da
Türk hâkimiyetinin sağlanması ve düşman karşısında yekpare olabilmek adına Haçlılara karşı
güç birliği yapmışlar ve Merzifon, Konya, Ereğli dolaylarını düşmana kaptırmayarak üstün
başarı göstermişlerdir.
Haçlılara karşı birleşen Türkiye Selçuklu Devleti ve Danişmendliler aynı zamanda Anadolu’da
topraklarını genişleterek tek güç olma amacıyla birbirleriyle mücadele halinde olmaları
araştırmamızın ana konusunu oluşturacaktır. Bu mücadele Danişmendli Emir Gazi’nin,
Selçuklu hanedanında I. Kılıçarslan’ın vefatından sonra meydana gelen otorite boşluğundan
faydalanıp hanedan mensubu Sultan I. Mesud’a kızını vermesiyle akrabalık bağı kurulmuş ve
Selçuklu tahtında bulunan Şahin Şah’a karşı damadı Mesud’u destekleyip tahta çıkarmasıyla
da Danişmendliler, Türkiye Selçuklu Devletine politik bir üstünlük sağlamışlardır. Siyasi
çıkarlar üzerine inşa edilen bu akrabalık bağı Danişmendli hanedanlığına uzun bir süre Türkiye
Selçukluları üzerinde hâkimiyet kurma ve devletin iç işlerine karışma yetkisi vermiştir.
Danişmendli Emir Gazi’nin otoriter politikası Danişmend hanedanını Anadolu’da üstün bir
güç haline getirmiştir. Türkiye Selçuklu Sultanı olan Mesud, devletinin iç işlerine kadar söz
sahibi olan kayınpederi Emir Gazi’nin bu siyasetine karşı her ne kadar rahatsız olsa da ciddi
manada bir girişimde bulunmamıştır. Emir Gazi’nin vefatıyla birlikte Türkiye Selçuklu
Devleti Sultanı I. Mesud Danişmendlilerin devlet üzerine kurduğu otoriteden kurtulmuş ve
kendi siyasetini uygulamaya koymuştur. Emir Gazi’den sonra hanedanın başına geçen Melik
Muhammed döneminde de Selçuklu ittifakı devam etse de Melik Muhammed’in vefatıyla
Danişmend hanedanlığı yavaş yavaş kollara ayrılmaya başlamıştır. Kayseri, Sivas, Malatya
merkez olmak üzere üç kola ayrılan hanedan bir daha eski gücüne kavuşamamış ve en
nihayetinde Sultan II. Kılıçarslan tarafından peyderpey ortadan kaldırılmıştır.
Anadolu coğrafyasına Türk-İslam hâkimiyetini ve Türk kültürünü kurmak için fetihler yapıp
iskânlar düzenleyen bu çok önemli iki hanedanın birbirleri üzerinde kurmaya çalıştıkları siyasi
otoriteyi ele aldığımız “Danişmendli Beyliğinin Türkiye Selçuklu Devleti Üzerindeki Siyasi
Etkileri” adlı yüksek lisans tezimiz sekiz bölümden oluşsa da ana hatlarıyla altı bölümden
oluşmaktadır diyebiliriz. Birinci bölümde; “Danişmendli Beyliğinin Kökeni ve Kuruluşu”.
İkinci bölümde; “Türkiye Selçuklu Devletinin Kökeni ve Kuruluşu”. Üçüncü bölümde;
Türkiye Selçuklu Devleti ile Danişmendliler Arasındaki Siyasi İlişkiler”. Dördüncü bölümde;
“Danişmendli Beyliğinin Anadolu’da ve Türkiye Selçuklu Devleti Üzerinde Kurduğu Siyasi
Üstünlük”. Beşinci bölümde; “II. Kılıçarslan Dönemi Anadolu Selçuklu Devletinin
Danişmendli Beyliği ile olan İlişkileri” ve son olarak altıncı bölümde; “Danişmendlilerin
Yıkılışı ve Sonrasında Hanedanın Durumu” başlıklı konuları ele alınmıştır.
Description
Source:
Publisher:
Kastamonu Üniversitesi
