Browsing by Author "Sezgin AYAN"
Now showing 1 - 20 of 34
- Results Per Page
- Sort Options
TRDizin Akdeniz ve Arizona Servisi Fidanlarının Morfolojik Kalite Özellikleri(2020-12-01) Sezgin AYAN; Esra Nurten YER ÇELİK; Şeyma Selin AKIN; Emre CİVEK; Orhan GÜLSEVEN; Ergin YILMAZDeğişen iklim koşulları etkisiyle özellikle Akdeniz havzasında artan yangın riskine karşı servilerin önemi gittikçe artmaktadır. Bu çalışma, farklı yaşlardaki çıplak köklü ve tüplü Akdeniz piramidal servisi (Cupressus sempervirens L. var. pyramidalis (O. Targ. Tozz.) Nyman) ve Arizona servisi (Cupressus arizonica Greene) fidanlarının morfolojik kalite özelliklerinin belirlenmesi amacıyla Samsun-Gelemen Orman Fidanlığında yürütülmüştür. Çalışmada Samsun orijinli 1+0 yaşlı çıplak köklü, 1+1 ve 1+2 yaşlı repikajlı-polietilen tüplü fidanlar kullanılmıştır. Fidanlarda morfolojik özellik bakımından; Kök boğazı çapı (KBC), fidan boyu (FB), terminal sürgün boyu (TSB), kök taze ağırlığı (KTA), gövde taze ağırlığı (GTA), kök kuru ağırlığı (KKA), gövde kuru ağırlığı (GKA), fidan kuru ağırlığı (FKA), gürbüzlük indisi (Gİ), kuru kök yüzdesi (%KKök), katlılık indisi (Kİ) ve Dickson kalite indeksi (DKİ) kriterleri baz alınmıştır. Tespit edilen morfolojik özelliklere göre fidanlar, Türk Standartları Enstitüsü (TSE) kriterleri ve Aphalo ve Rikala (2003) Gİ değerine göre değerlendirilmiştir. Elde edilen sonuçlara göre; her iki türde boy gelişimi ve gövde ağırlığında yüksek değerlere sahip fidanlar yetiştirilmesine rağmen, KKA (0,27-5,43 gr), %Kkök (%15,75-30) ve Kİ (2,67-7,25) gibi kök gelişimini temsil eden kriterler bakımından oldukça düşük değerlere sahip olduğu tespit edilmiştir. Fidanlık ekolojisi ve kültürel uygulamalar etkisiyle fidanların kök gelişiminde zayıf davranmaları kurak ve yarı kurak bölgeler için tercih edilmeyecek bir fidan standardını oluşturmuştur. Çalışmada öne çıkan kök gelişimi zayıflığına karşı; su stresi ile şartlandırma, fidan gelişim dönemlerini esas alan kök kesim zamanı ve tekrarı, gübreleme ve sulama rejimi gibi kültürel işlemlerin doğru ve etkin bir şekilde yapılması şiddetle önerilmektedir.TRDizin Anadolu Karaçamı tüplü fidanlarında gelişim evreleri ve bazı fidan özellikleri(2023-06-15) Sezgin AYAN; Fatma ÇELEN; Orhan GÜLSEVENKanaatkar ve ekstrem koşullara dirençli olması nedeniyle İç Anadolu’nun yarı kurak ve antropojen step alanlarının ağaçlandırılmasında ise en çok tercih edilen tür Anadolu karaçamıdır (Pinus nigra subsp. caramanica (Loudon) Businský). Ancak, kitlesel fidan üretiminin yapıldığı fidanlık ekolojik koşullarında fidan gelişim evrelerinin belirlenmemiş olması uygulanan kültürel işlemlerinin takviminde belirsizlik oluşturabilmektedir. Çankırı Orman fidanlığı ekolojik koşullarında Çankırı-İsmetpaşa orijinli tüplü 2+0 yaşlı Anadolu Karaçamı fidanları üzerinde yürütülen bu araştırmada; i) Morfolojik ve fizyolojik fidan özelliklerinin dönemsel değişimleri, ii)İkinci vejetasyon dönemi sonu itibariyle morfolojik fidan özellikleri ve Türk Standartlarına uygunlukları, iii)İkinci vejetasyon dönemi için fidan gelişim dönemlerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Araştırma sonucunda; fidanlarda ortalama boy (FB), kök boğazı çapı (KBÇ), gövde taze ağırlığı (GTA), kök taze ağırlığı (KTA), fidan taze ağırlığı (FTA), gövde kuru ağırlığı (GKA), kök kuru ağırlığı (KKA), fidan kuru ağırlığı (FKA), katlılık indisi (Kİ), gürbüzlük indisi (Gİ), kuru kök yüzdesi (%Kkök) ve Dickson kalite indisi (DKİ) ve standart hata değerleri sırasıyla; 14,11±0,2 cm, 4,79±0,06 mm, 7,89±0,33 g, 7,6±0,26 g, 15,49±0,37 g, 3,62±0,23 g, 3.,2±0,23 g, 7,05±0,29 g, 1,08±0,08, 20,45±0,05, %48,74±1,76 ve 0,55±0,1 olarak saptanmıştır. Fidanların gelişim evreleri; 15 Mart-15 Nisan arası “durgunluktan çıkış”, 15 Mayıs-15 Ağustos arası “gelişme+hızlı gelişme”, 15 Eylül-15 Ekim “odunlaşma dönemi” olarak belirlenmiştir. Fidanların şafak öncesi su potansiyeli (Ψpd) açısından en düşük değer -1,38±0,203 MPa ile ağustos ayında, fotosentez verimliliği değerleri ise en düşük 0,63 ile Mart, en yüksek 0,92 ile Ekim ayında saptanmıştır. Fidanlar büyük bir oranla TSE 2265/Şubat 1988 standartlarına uygun olduğu, başta fidan kök karakteristikleri olmak üzere yarı-kurak yörelerdeki plantasyonlar için uygun standartlarda oldukları sonucuna ulaşılmıştır.TRDizin Anadolu karaçamının [Pinus nigra J.F. Arnold ssp. pallasiana (Lamb.) Holmboe] bazı popülasyonlarında yüksek sıcaklık şoku uygulamalarının tohum canlılığı ve çimlenmesi üzerine etkileri(2020-12-01) Şeyma Selin AKIN; Orhan GÜLSEVEN; Sezgin AYAN; Cihan ERKAN; Ergin YILMAZ; Esra Nurten YER ÇELİKOrman yangınları, Akdeniz tipi iklimin hakim olduğu bölgelerde sıklıkla görülen ve süksesyon üzerinde büyük öneme sahip bir olaydır. Orman ağaçları için de geçerli olan bu durum, bazı türlerin rejenerasyonunu kolaylaştırırken, bazı türlerin ise alanda varlığını kaybetmesine sebep olmaktadır. Bu sebeple; türe özgü yangın ekolojisinin bilinmesi önem arz etmektedir. Yangınların tohum canlılığı ve çimlenmesi üzerine etkilerinin bilinmesi; alanda var olan türlerin gelişimini ve takibini kolaylaştıracaktır. Bu çalışmada, dört farklı ana ıslah zonundan toplam 15 farklı Anadolu karaçamı [Pinus nigra J.F. Arnold ssp. pallasiana (Lamb.) Holmboe] popülasyonundan temin edilmiş tohumlar üzerine farklı sıcaklık şokları (70, 90, 110 ve 130 ºC) değişik sürelerle (1 ve 5 dk.) uygulanmış ve çimlenmeler takip edilmiştir. Çalışma sonucunda; 130°C ve 5dk. süreli uygulamaların tohumların çimlenme kabiliyetinde kayıplara sebep olduğu tespit edilmiştir. Bununla birlikte, 110 ºC’ye kadar çimlenme kabiliyetinde olumsuz etkilenmeden Anadolu karaçamı tohumlarının yüksek sıcaklık şoklarına dayanabildiği belirlenmiştir. Ayrıca, 1 dk. süreli sıcaklık şoku uygulamasının çimlenme yüzdesini düşürücü etki yapmadığı tespit edilmiştir. Sütçüler-Tota (1600 m), Çal-İnceler (1560 m), Alaçam-Gölcük (1050 m), Bursa (950 m) ve Domaniç-Dereçarşamba (1400 m) populasyonları en yüksek çimlenme kapasitesine sahip popülasyonlar olarak tespit edilmiştir. Uygulamalar arasından 70ºC-5 dk, 90ºC-1 ve 5 dk, 110ºC-1 dk ve 130 ºC-1 dk’lık işlemleri kontrol grubuna göre çimlenme yüzdesini arttırmıştır.TRDizin Bazı büyüme düzenleyicilerin Akdeniz Defnesi (Laurus nobilis L.) fidanlarının gelişimi üzerine etkileri(2009-05-01) Sezgin AYAN; Halil Barış ÖZEL; Erol KIRDAR; Murat ERTEKİNAraştırmada, polystimulin ($PS A_6-K$), giberillin ($GA^3$) ve farklı katlama sürelerinin defne (Laurus nobilis L.) fidanlarının gelişimleri üzerine olan etkileri incelenmiştir. Bu amaçla; tohumlar katlamaya alınmadan önce PS-$A _6$ + PS-K ve $GA^3$’ün iki farklı konsantrasyonu ile muamele edilmiştir. Çalışmada; toplam 315 adet defne fidanında fidan boyu, kök boğaz çapı, kök uzunluğu ve yaprak sayıları tespit edilmiştir. En yüksek fidan boyu ve kök uzunluğu 50 mg/100 ml $GA^3$’ün uygulandığı denemelerde elde edilmiştir. En yüksek fidan boyu 21.2 cm tespit edilirken, en düşük fidan boyu da 13.9 cm ile 70 gün katlamaya tabi tutulan tohumlarda saptanmıştır. En yüksek kök boğaz çapı ise 5.8 mm ile 30 gün soğuk katlamaya maruz kalmış tohumlarda ölçülürken, en düşük kök boğaz çapı da $GA^3$ uygulanan tohumlarda bulunmuştur. Sonuç olarak; hormon uygulamasının defne fidanlarının gelişimi üzerine olumlu etkisi saptandığından, fidanlık koşullarında defne üretiminde $GA^3$ hormonunun kullanılması önerilebilir.TRDizin Bazı Geniş Yapraklı Orman Ağacı Fidanlarının Morfolojik Özellikleri(2020-12-01) Fatih GEDİK; Şeyma Selin AKIN; Halil Barış ÖZEL; Ergin YILMAZ; Esra Nurten YER ÇELİK; Orhan GÜLSEVEN; Sezgin AYANBu çalıĢmada; Ordu orman fidanlığı ekolojik Ģartlarında “Tam Alan Serpme Yöntemi” ile ekilen ve rutin yetiĢtirme tekniği uygulamaları ile üretilen bazı geniĢ yapraklı orman ağacı [1+0 yaĢlı doğu kayını (Fagus orientalis L.)], 2+0 yaĢlı adi gürgen (Carpinus betulus L.) ve 3+0 yaĢlı dağ akçaağacı (Acer pseudoplatanus L.)] fidanlarının fidan boyu (FB), kök boğazı çapı (KBÇ), dal sayısı (DS) ve gürbüzlük indisi (GĠ) değerleri tespit edilmiĢtir. Morfolojik fidan özellikleri arasındaki iliĢkiler korelasyon analizi ile belirlenmiĢtir. Tespit edilen morfolojik özelliklere göre fidanlar, TSE standartları ve Aphalo ve Rikala (2003) GĠ değerine göre değerlendirilmiĢtir. Elde edilen sonuçlara göre; sırasıyla doğu kayını, dağ akçaağacı ve adi gürgenin ortalama fidan boyları 29,5, 86,7 ve 70,8 cm; ortalama KBÇ 3,62, 9 ve 6,7 mm; ortalama DS 6,6, 9 ve 22,1 adet ve GĠ değerleri ise 86,7, 98,8 ve 111,9 olarak hesaplanmıĢtır. Morfolojik fidan özelliklerinde dikkati çeken en önemli hususlardan biri her türde çok yüksek varyasyonun olmasıdır. AraĢtırma objesi üç türde FB-KBÇ, DS-FB ve DS-KBÇ arasında pozitif yönlü güçlü iliĢkiler saptanmıĢtır. YetiĢtirilen fidanların TSE standartlarına göre; doğu kayınında %40’ı, dağ akçaağacında %75,5’i ve adi gürgende ise %63,3’ünün 1. kalite sınıfında olduğu tespit edilmiĢtir. Aphalo ve Rikala (2003) GĠ değerlerine göre ise doğu kayınında %93,3’ü; Dağ akçaağacında %100’ü ve adi gürgende ise %97,8’i “düĢük kaliteli fidan” kategorisinde yer almıĢtır. Tam alan serpme ekimi yöntemiyle yetiĢtirilmiĢ fidanlarda fidan baĢına düĢen yaĢam alanının homojen olmamasından dolayı FB, KBÇ ve GĠ değerlerinde tespit edilen büyük varyasyonlar nedeniyle seleksiyon ile ıskarta olarak elimine olacak fidan oranı çok yüksek olabilecektir.TRDizin BAZI KAVAK (POPULUS L.) TAKSONLARININ KADMIYUMA KARŞI FITOEKSTRAKSIYON ROLLERI(2021-04-01) Sezgin AYAN; Mehmet Cengiz BALOĞLU; Esra Nurten YER ÇELİKKadmiyum (Cd) ile kontamine olmuş toprakların ıslah başarısı; dokularına Cd birikmesine izin veren bitkilerin seçimine ve kullanımına bağlıdır. Kavak taksonlarının hızlı büyüme, derin kök sistemlerine sahip olma ve kısa rotasyonla işletilebilme özellikleri yeşil ıslah için kullanılmalarına olanak sağlamaktadır. Bu araştırmada; altı kavak taksonu/klonu araştırmaya obje olmuştur. Bunlar; Populus alba L. (Akkavak), P. tremula L. (Titrek kavak), P. nigra L. (Karakavak) klon: Geyve ve N03.368A ve melez kavak klonları P. euramericana Dode. Guinier I-214 ve P. deltoides Bartr / Samsun (I-77/51). Kavak taksonlarının yaprak, kök ve dal aksamlarında Cd birikme miktarları Atomik Absorpsiyon Spektrometresi (AAS) cihazı ile belirlenmiştir. Araştırmacılar Cd birikimi yapan bitki dokularını; en çok biriken aksamdan en az birikim yapan doku kısmına doğru; kök> gövde> yapraklar> meyve> tohum olarak sıralamaktadır. Çalışma kapsamında; yaprak örneklerinin analizi sonucunda; P. tremula'da 12,45 ppm miktarında en yüksek Cd miktarı tespit edilirken, minimum kadmiyum birikimi, 0,84 ppm ile P. alba türlerinde tespit edilmiştir. Kök örneklerinin analizinde; en yüksek kadmiyum miktarı 34 ppm miktarıyla P. euramericana I-214'te, en düşük birikim miktarı ise P. alba türünde 4.6 ppm olarak saptanmıştır. Dal örneklerinde ise; en yüksek kadmiyum miktarı 5,54 ppm ile P. deltoides Samsun (I-77/51) klonunda bulunmuştur. Minimum kadmiyum birikimi ise, P. nigra Geyve klonunda 0.44 ppm seviyesinde belirlenmiştir. Ayrıca araştırma sonucuna göre; Kavak taksonlarında sırasıyla en yüksek Cd birikimi yapan dokuların kök, dal ve yaprak olduğu tespit edilmiştir.TRDizin Bir klonal sarıçam (Pinus sylvestris L.) tohum bahçesinde çiçeklenme fenolojisi(2009-05-01) Sezgin AYAN; D. Ali ÇELİKÇalışma, Kastamonu Taşköprü-Tekçam’da kurulan sarıçam (Pinus sylvestris L.) klonal tohum bahçesinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmada, 30 klon ve her klonda 5 ramette klonların 2008 yılı çiçeklenme fenolojisi incelenmiş ve göstermiş oldukları farklılıklar tespit edilmiştir. 2008 yılında yürütülen bu çalışmada; erkek çiçeklerin ilk görülmeye başlandığı tarih 24 Nisan, polen dağılımının başlama tarihi 10 Mayıs olup; polen dağılımının tamamıyla sona ermesi ise 06 Hazirana kadar sürmüştür. Maksimum polen dağılım süresi ise 6-12 gün olarak gerçekleşmiş olup, toplam polen dağılımı 25 gün devam etmiştir. Dişi çiçeklerin ilk görülmeye başlandığı tarih 30 Nisan, polen kabulünün başlama tarihi ise 13 Mayıs olup; polen kabulünün tamamıyla sona ermesi ise 06 Hazirana kadar sürmüştür. Toplam polen kabulü 24 gün olmuştur. Maksimum polen kabul süresi ise 6-12 gün olarak gerçekleşmiştir. Erkek çiçek polen saçımı ile dişi çiçek polen kabul dönemleri arasında hem zamanlama hem de süre açısından bir uyum olduğu gözlenmiştir. Dolayısıyla çalışılan tohum bahçesinde üretilen tohumlarda, genetik çeşitliliği düşürecek ebeveyn uyumsuzluğu olmadığı söylenebilir.TRDizin Characteristics of Plantations on Disturbed Lands in Copper Smelting Zone in Urals, Russia(2023-01-12) Anna V. BACHURINA; Sergey V. ZALESOV; Sezgin AYANIn this research, it was aimed to investigate (i) the recultivation efficiency, (ii) to assess the plantation state via a complex estimated indicator, and (iii) to evaluate the environmental quality in disturbed lands in a zone under influence of copper smelting production. The research was carried out on Golden Mountain, located in the influenced zone of the Karabashed Joint Stock Company. In three plantations as reclamation sites established by sowing and planting, silver birch (Betula pendula Roth), aspen (Populus tremula L.), balsam poplar (Populus balsamifera L.), goat willow (Salix caprea L.) as broadleaves, and Scots pine (Pinus sylvestris L.) and Siberian spruce (Picea obovata Ledeb.) as conifers were selected. Moreover, environmental quality was rated based on the condition scores by collecting leaf samples in four different sites of silver birch forests. As a result, the fluctuating activity method of the silver birch leaf blade seems to be effectively used to assess the environmental quality. At a considerable distance of 8.0 and 13.0 km from the pollution source, the environmental quality has an average [condition score: III with .046 integral asymmetry index] and initial level (condition score: II with .041 integral asymmetry index) of deviation from the norm, respectively. In addition, silver birch can be recommended as the main species in forestry on disturbed lands in the South Ural forest steppe region.TRDizin Eskişehir orman fidanlığı koşullarında yetiştirilen çıplak köklü Toros Sediri ve Anadolu Karaçamı fidanlarının gelişim dönemleri(2011-05-01) Esra Nurten YER; Sezgin AYANBu çalışmada, Eskiehir Orman fidanlığı koullarında yetiştirilen farklı orijinlere ait 1+0 ve 2+0 yaşlı çıplak köklü fidanlarda rutin yetiştirme işlemleri sonucu; “Kuru madde değişim” yöntemiyle “fidan gelişim dönemleri” belirlenmiştir. Fidanlar, özel herhangi bir işleme tabitutulmadan normal yetişme/yetiştirme koşulları altında; ilk gelişme, hızlı gelime, duraklama, odunlama ve gerçek durgunluk dönemlerinin yılın hangi dönemiyle örtütüğü incelenmiştir. Fidanlık koşullarına ve türe özgü gelişim evrelerinin tespitiyle; uygun gübreleme ve sulama rejimleri, kök kesimi, seyreltme, ot alma zamanı ve söküm gibi kültürel işlemler için en uygun zamanın belirlenmesi amaçlanmıştır. Çalımaş sonucuna göre; 2+0 yalı Toros Sediri fidanları için fidan gelişim dönemleri; Mart başı - Nisan ortası durgunluktan çıkış dönemi, Mayıs ayı başı – Temmuz ayı başı gelime ve hızlı gelişme dönemi, Temmuz ayı sonu - Ağustos ayı ortası yavalama dönemi, Eylül ayı ortasından itibaren odunlama döneminegirdiği tespit edilmiştir. 2+0 yalı, Anadolu karaçamı fidanları için fidan gelişim dönemleri; Mart başı - Nisan ortası durgunluktan çıkı dönemi, Mayıs başı - Temmuz sonu gelişme ve hızlı gelime dönemi, Ağustos ayının ortasından itibaren ve Kasım ayı baına kadar yavalama ve odunlama döneminigeçirmişlerdir. 1+0 yalı Anadolu karaçamı fidanları ise; Mayıs ayı ortası - Haziran ayı ortası fidecik dönemi, Temmuz ayı başı – Ağustos ayı ortası gelime ve hızlı gelime dönemi, Eylül ayı ortası ve Ekim ayı sonu yavalama ve odunlama dönemi olarak fidan gelişim dönemleri belirlenmiştir.TRDizin Etkili Mikroorganizmaların Tüplü Toros Sediri (Cedrus libani A. Rich.) Fidanlarının Morfolojik Özelliklerine Etkisi(2021-04-01) Esra Nurten YER ÇELİK; Halil Barış ÖZEL; Ebru ÇALIŞKAN; Ergin YILMAZ; Orhan GÜLSEVEN; Sezgin AYANBu çalışmada; Etkili mikroorganizmaların (EM) tüplü 2+0 yaşlı Toros sediri (Cedrus libani A. Rich.) fidanlarının bazı morfolojik karakterleri üzerine etkisi belirlenmeye çalışılmıştır. Çalışmada; EM-1, EM-A (%30, %60, %90 dozlarında), EM-5 ve EM-Gold (%10, %20 ve %30 dozlarında) çeşitleri kullanılmıştır. Uygulamalar iki farklı zamanda gerçekleştirilmiştir. Birinci uygulama vejetasyon dönemi öncesi Nisan ayında; İkinci uygulama ise bitkilerin büyümesinin en aktif olduğu vejetasyon dönemi içinde Haziran ayında tesadüf parselleri deneme desenine göre üç tekerrürlü olarak gerçekleştirilmiştir. Uygulamalardan bir ay sonra işlemler tekrarlanmıştır. Fidanlara ait morfolojik ölçümler ikinci vejetasyon dönemi sonunda laboratuvar ortamında gerçekleştirilmiştir. Çalışma sonucunda elde edilen bulgulara göre; EM’lar, Toros sediri fidanlarının bazı morfolojik karakterleri üzerinde kontrol fidanlarına göre olumlu yönde farklılığa sebebiyet verdiği tespit edilmiştir. EM uygulamalarının orta ve yüksek dozlarının kök boğazı çapı (KBÇ), gövde taze ağırlığı (GTA), fidan taze ağırlığı (FTA), kuru kök yüzdesi (%KKök) ve gürbüzlük indisi (Gİ) karakterleri üzerinde olumlu etkisi tespit edilmiştir. Ayrıca, EM uygulamasının zamanı açısından vejetasyon dönemi içinde yapılan aplikasyonun KBÇ ve %KKök üzerinde olumlu etkisi saptanmıştır. Çalışma sonuçları ışığında; EM’ların Toros sediri fidanı yetiştiriciliğinde fidan kalitesini arttırabileceği ve Toros sediri ile yapılan ağaçlandırmalar açısından da adaptasyon yeteneği yüksek fidan eldesine katkı sağlayabileceği kanaatine varılmıştır.TRDizin Fagaceae familyasında ısı şoku protein 70 gen ailesinin (Hsp70) tanımlanması ve biyoinformatik analizleri(2016-04-01) Sezgin AYAN; Mehmet Cengiz BALOĞLU; Esra Nurten YER; Yasemin ÇELİK ALTUNOĞLUIsı şoku proteinleri (Hsps: Heat Shock Proteins), canlı organizmalarda bulunan bir grup protein ailesidir. Isı şoku protein genleri stres anında örneğin tuzluluk, kuraklık ve ekstrem sıcaklık değişimlerinin düzenlenmesinde anahtar bir rol üstlenmektedirler. Bu proteinler hücresel şaperonlar gibi fonksiyon görürler, protein sentezinde proteinlerin doğru katlanmasında ve taşınmasında rol oynarlar. Hsp70 gen ailesinin moleküler işlevlerine ait bazı çalışmalar yapılmıştır. Fakat Fagaceae familyası (Amerikan kayını, Amerikan kestanesi, Çin kestanesi, Avrupa kestanesi, Japon kestanesi, Meşe, Kırmızı meşe ve Ak meşe) Hsp70 gen ailesinin genom analizi ve gen karakterizasyonuna ait sınırlı çalışma mevcuttur. Bu çalışmada Tanımlanan Hsp70 gen ailesi dizilerinin genomdaki dağılımları, korunmuş motiflerinin tanımlanması ve tahmini üç boyutlu protein yapılarının belirlenmesi hedeflenmiştir. Hsp70 gen ailesine ait Kayın, Meşe ve Kestane'de sırasıyla 13, 17 ve 15 gen tanımlanmıştır. Filogenetik analiz sonucuna göre Hsp70 genleri 3 farklı grup oluşturmuştur. Yapılan motif analizine göre Hsp70 proteinlerinin genom içerisinde (kayın, meşe ve kestanede) nispeten korunduğu görülmüştür. Proteinlerin üç boyutlu modellemesi yapıldığında toplam Fagaceae familyasına ait 13 Hsp70 geni >90% güven düzeyinde test edilmiştir. Bu on üç protein "(FagHsp70-03(%68) / FagHsp70-08(%65) / FagHsp70-09(%71) / FagHsp70-13(%80) / QuerHsp70-03(%65) / QuerHsp70-04(%68) / QuerHsp70-09(%71) / QuerHsp70-14(%77) / CasHsp70-03(%65)/ CasHsp70-04(%67) / CasHsp70-11(%65) / CasHsp70-14(%65) / CasHsp70-15(%61)" data bankta bulunan proteinlerle yaklaşık %65-%80 arasında üç boyutlu homoloji modellemesi göstermiştir. Bu sonuçlar Fagaceae familyasında Hsp70 gen ailesinin karakterizasyonu ve fonksiyonel işlevleri hakkında bilgi sağlamaktadır. Bu çalışma ile bitkilerde stres toleransının geliştirilmesine ait birçok araştırma için yeni bir perspektif sağlanacaktırTRDizin Farklı doğu kayını (Fagus orientalis Lipsky.) populasyonlarına ait fidanların morfolojik ve fizyolojik karakteristikleri(2019-12-01) Halil Barış ÖZEL; Orhan GÜLSEVEN; Esra Nurten YER; Sezgin AYANFidanlıkların ekolojik koşulları fidanların hem morfolojik hem de fizyolojik özellikleri dolayısıyla gelişimleri üzerinde etkili olabilir. Ayrıca, belirli bir yetişme ortamı koşullarına adapte olmuş popülasyonların; tohumların toplanmış olduğu popülasyonların genetik özellikleri de yine fidanların gelişimi üzerinde etkilidir. Bu çalışmada, doğu kayınının (Fagus orientalis Lipsky.) doğal yayılış alanının farklı yörelerinden toplanan tohumlar, aynı ekolojik koşullarda ekilmiştir. Farklı popülasyonlara ait fidanların aynı ekolojik koşullardaki morfolojik ve fizyolojik özellikleri mukayeseli olarak araştırılmıştır. Çalışmada; Bursa-İnegöl, Balıkesir-Dursunbey, Sakarya-Akyazı, Kastamonu-Çatalzeytin, Zonguldak-Devrek-Tefen, Zonguldak-Devrek-Akçasu ve Bartın-Yenihan popülasyonlarından tohumlar tedarik edilerek Zonguldak Gökçebey Devlet Orman Fidanlığında yetiştirilmiştir. İkinci vejetasyon dönemi sonunda; 2+0 yaşlı çıplak köklü fidanların fizyolojik [klorofil a, klorofil b, toplam klorofil, yaprak üzerindeki nisbi nem yüzdesi (NNİ%) ve birikimli transpirasyonları (S)]ve morfolojik özellikleri [fidan boyu (FB), kök boğazı çapı (KBÇ), fidan dal sayısı (FDS), fidan gövde ve kök taze ağırlıkları (GTA, KTA), toplam fidan taze ağırlığı (TFTA), fidan gövde ve kök kuru ağırlıkları (GKA, KKA), toplam fidan kuru ağırlığı (TFKA), kuru kök yüzdesi (%KKök), katlılık (Kİ), gürbüzlük indisi (Gİ) ve Dickson kalite indeksi (DKİ)] belirlenmiştir. Sonuç olarak; Popülasyon faktörü, katlılık indisi (Kİ) ve gürbüzlük indisi(Gİ) dışındaki bütün morfolojik karakterlerde önemli bir varyasyon oluşturduğu ayrıca, fizyolojik özelliklerden toplam klorofil miktarı ve yaprak üzerindeki nispi nem yüzdesi üzerinde farklılığa sebebiyet verdiği tespit edilmiştir. Zonguldak-Devrek-Akçasu ile Zonguldak-Devrek-Tefen popülasyonlarına ait fidanların gerek morfolojik gerekse fizyolojik karakterler bakımından en yüksek değerlere sahip olduğu tespit edilmiştir. Araştırmada dikkati çeken en önemli husus; fidanlık ekolojisine en yakın popülasyonlardan elde edilen fidanların en yüksek fidan değerlerine sahip olduğudur.TRDizin Farklı Yaşlardaki Tüplü Fıstıkçamı (Pinus pinea L.) Fidanlarının Morfolojik Kalite Özellikleri(2020-12-01) Halil Barış ÖZEL; Sezgin AYAN; Jeuma Ahmed Hamed ESHAIBI; Şeyma Selin AKIN; Esra Nurten YER ÇELİK; Emre CİVEK; Orhan GÜLSEVEN; Ergin YILMAZSamsun-Gelemen Orman Fidanlığında yürütülen çalışmada, Samsun orijinli farklı yaşlardaki tüplü fıstıkçamı (Pinus pinea L.) fidanlarının morfolojik kalite özelliklerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla fidanların morfolojik özelliklerini belirlemede; Kök boğazı çapı (KBÇ), fidan boyu (FB), terminal sürgün boyu (TSB), kök taze ağırlığı (KTA), gövde taze ağırlığı (GTA), kök kuru ağırlığı (KKA), gövde kuru ağırlığı (GKA), fidan kuru ağırlığı (FKA), gürbüzlük indisi (Gİ), kuru kök yüzdesi (%KKök), katlılık indisi (Kİ) ve Dickson kalite indeksi (DKİ) kriterleri baz alınmıştır. Tespit edilen morfolojik özelliklere göre fidanlar, Türk Standartları Enstitüsü (TSE) kriterleri ve Aphalo ve Rikala (2003) Gİ değerine göre değerlendirilmiştir. Yetiştirilen 2+0 ve 3+0 yaşlı polietilen tüplü fidanların morfolojik kalite özellikleri ortalamaları sırasıyla; KBÇ: 7,92-11,8 mm; FB: 39,06-65,3 cm; TSB: 15,93-31,77 cm; KTA: 6,59-14,26 gr; GTA: 31,99-85,42 gr; KKA: 2,54-6,18 gr; GKA: 12,09-33,84 gr; FKA:14,63-40,02 gr; Gİ: 49,01-56,44; %KKök: 17-16; Kİ:4,99-5,61; DKİ:1,5-3,65 olarak belirlenmiştir. Kİ kriteri açısından 2+0 yaşlı fidanların %76,7’si, 3+0 yaşlı fidanların ise %90’ı “Iskarta” vasfındadır. Mevcut morfolojik standarttaki fidanların sadece peyzaj amaçlı ağaçlandırma çalışmalarında kullanılabileceği düşünülmektedir.TRDizin Fat and protein content in Turkish hazelnut (Corylus colurna L.) in Kastamonu province(2018-05-01) Esra Nurten YER; Ali İSLAM; Oytun Emre SAKICI; Sezgin AYAN; Erkan ÜNALANTurkish hazelnut (Corylus colurna L.), the mother land and natural spreading area of which is Anatolia, is one of the important hazelnut species in Turkey. Moreover, thanks to its adaptation capability to extreme climate and poor soils conditions, it is a forest tree species playing a key role in climate change scenarios. Turkish hazelnut, a Euro-Siberian flora element in Turkey, is a taxon present in the ''Low Risk'' category according to the IUCN Red List. Turkish hazelnut which spreads disorderly-partially and in an isolated way in small stands, groups, clusters as individuals, has the most intense spreading in the Northwestern Anatolian forests in Anatolia. The fruits of the Turkish hazelnuts are being utilized as a valuable traditional medicinal herbal product in different regions of the world. This paper aims to identify and to compare the fat and protein composition of Turkish hazelnut kernels among and within four populations (Ağlı-Tunuslar, Ağlı-Müsellimler, Araç-Güzlük and Tosya-Küçüksekiler) in Kastamonu region. According to the results of the study; the mean values of fat and protein content were found to be 62.78% and 16.32% respectively. In terms of protein values, significant differences were identified among the populations. However, there were no significant differences among the populations regarding the fat values. The highest median value of the protein was found in Ağlı-Tunuslar with a rate of 18.43%. There is no variation within populations as to fat and protein values. The study suggests that similar studies be continued in detail based on different ecological conditions and genotypes.TRDizin Gene expression profiles of Hsp family members in different poplar taxa under cadmium stress(2021-02-01) Mehmet Cengiz BALOĞLU; Sezgin AYAN; Esra Nurten YER ÇELİKHeat shock proteins (Hsps), also known as stress proteins, are expressed by living organisms. Hsp genes play key roles in the regulation of change in response to various abiotic stresses (e.g., salinity, drought, heavy metal, and extreme temperatures). In our previous studies, all Hsp family gene members were determined and named using bioinformatics approaches. We also examined their expression profiles under different stress conditions. In this study, the aim was to indicate the expression pattern of Hsp family genes under cadmium (Cd) stress in different poplar taxa which are resistant to various stresses. Firstly, transcriptome data including RNA-seq and microarray were evaluated to select Hsp gene members that were suitable targets for the cadmium stress response. Then, the expression analysis of selected genes was studied with qRT-PCR (real-time quantitative reverse transcription PCR) in different poplar taxa. Under cadmium stress conditions, the expression profiles of genes including PtsHsp-44, PtsHsp-54, PtHsp40-117, PtHsp60-06, PtHsp60-12, PtHsp70-21, PtHsp70-28, PtHsp90-02, PtHsp90-10, PtHsp90-12, PtHsp100-22, and PtHsp100-71 were observed. In the future, N.03.368A and I-214 taxa may be used for plantation in Cd-contaminated areas and studied under subsequent long-term observation. This study yielded preliminary information about Cd-stress-related molecular mechanisms that will be utilized for future projects. In addition, the genes responsive against Cd stress can be used for gene cloning and functional analyses, which could open new perspectives for improving Cd-tolerant plants or trees.TRDizin Gümüşi ıhlamur (Tilia tomentosa Moench.)’da aşı başarısı üzerine aşı yöntemi ve zamanının etkileri(2020-12-01) Ergin YILMAZ; Şeyma Selin AKIN; Sezgin AYAN; Orhan GÜLSEVEN; Ahmet Turan TURNA; Salih PARLAKBu araştırmada, tedavi amaçlı kullanımının yanı sıra şehir peyzajında kullanılan aynı zamanda önemli bir odun dışı orman ürünü olan gümüşi ıhlamur (Tilia tomentosa Moench.)’da aşı yöntemi ve zamanının aşı başarısı üzerine olan etkisi belirlenmeye çalışılmıştır. Araştırma, Bursa Orman Bölge Müdürlüğü’ne bağlı Bursa Orman Fidanlığında gerçekleştirilmiştir. Mart ve eylül ayları boyunca 20 gün arayla yapılan aşılarda, yarma kalem ve yongalı göz aşıları aşı çeşidi olarak kullanılmıştır. Araştırma sonucunda; Mart ayında yapılan aşılarda aşı tutma başarısının en yüksek % 57 ile yarma kalem aşıda, % 29 ile ise yongalı göz aşısında gözlemlenmiştir. Nisan ayında yapılan aşılarda aşı tutma başarısı yarma kalem aşıda % 14 olarak gerçekleşmiştir. Yaz aylarında vuku bulan yüksek sıcaklıklar, aşılamalarda başarılı olunamamasının temel sebebi olarak değerlendirilmiştir.TRDizin Güneybatı Fas’ın Agadir Ida Outanane Bölgesinde diyabet tedavisinde kullanılan tıbbi bitkiler üzerine etnobotanik bir çalışma(2020-04-01) Said LAARIBYA; Assmaa ALAOU; Halim OUHADDOU; Sezgin AYANFas’ta diyabet, kentsel alanlarda daha yüksek olmak üzere, ülke genelinde kadın ve erkeklerin %6,6'sını etkilemektedir. Tıbbi bitkiler, diyabet tedavisinde Fas'ın yerel halkı tarafından yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu çalışmanın amacı, Güneybatı Fas'ın Agadir Ida Outanane bölgesinde diyabet tedavisi için kullanılan bitki türlerini belirlemektir. Veriler yarı-yapılandırılmış ve yapılandırılmış görüşmelerle toplanmıştır. Şifalı bitkiler konusunda bilgili 400 köylü ile görüşmeler yapılmıştır. Elde edilen veriler ile Uygunluk Seviyesi (US), Kullanım Değeri (KD) ve Nispi Atıf Sıklığı (NAS) analiz edilmiştir. Bu etnobotanik araştırma ile 14 familyaya ait 22 tür tespit edilmiştir. En çok temsil edilen Lamiaceae and Asteraceae familyalarıdır. Üç bitki türünden, Cladanthus mixtus (L.) Chevall, Pulicaria mauritanica Batt. ve Salvia aegyptiaca L. ilk kez diyabetin geleneksel tedavisinde bahsedilmiştir. En sık belirtilen bitki türleri Argania spinosa (L.) Skeels, Cistus creticus L., Globularia alypum L., Olea europaea L'dır. Bu araştırma, geleneksel tıbbın Agadir Ida Outanane Bölgesinde hala kullanılan, çok zengin bir miras oluşturduğunu göstermektedir. Toplanan veriler, çalışma sahasındaki tıbbi bitkilerin kullanımı üzerinde geleneksel bilginin korunmasına ve arşivlenmesine yardımcı olabilir. Ayrıca, gelecekte diyabete karşı yürütülecek farmasötik araştırmalar için potansiyel bitki türlerini bilmek önem arz etmektedir.TRDizin Karadeniz Bölgesi Milli Parklarının Korunan Alan Ağı Sertifikalandırma Sistemine $Uygunlukları^alpha$(2009-05-01) Sezgin AYAN; Sevgi ÖZTÜRK; Nurcan YİĞİTGünümüzde korunan alanlar, in-situ doğa koruma araçlarının en önemlilerinden biridir. Bu alanlar, doğal ve kültürel kaynaklar ile biyolojik çeşitliliğin korunması, turizm-rekreasyon etkinlikleri için olanaklar sağlama ve kırsal kalkınmaya destek olma gibi işlevleri de yerine getirmektedir. Bu bildiride, korunan orman alanları olarak Karadeniz Bölgesi’nde bulunan Altındere Vadisi, Hatilla Vadisi, Ilgaz Dağı, Kaçkar Dağları, Karagöl-Sahara, Küre Dağları ve Yedi Göller milli parkları ele alınmıştır. Ele alınan korunan alanların, uluslararası statülere ve sertifikasyon sistemlerine göre değerlendirilmesinin gerekliliği üzerinde durularak, mevcut özelliklerin sertifikasyon kriterlerine uygunluğu irdelenmeye çalışılmıştır. Bu sayede; korunan alanlarda gerçekleştirilecek etkinliklerde uluslararası alanda tanınan sürdürülebilir yönetim yaklaşımları kapsamına girilmesi ve korunan alanlar ağına dahil olan diğer alanların bilgi ve deneyimlerinden faydalanılması mümkün olabilecektir. Bu çalışmada, ele alınan alanların, yasal, yönetsel ve ekonomik sorunları ile yerel halkın ve ziyaretçilerin eğitimi, ziyaretçi yönetimi, doğa koruma, tanıtım ve rekreasyon-turizm konuları değerlendirilmeye çalışılmıştır. Bölgede mevcut milli park statüsünde yedi korunan orman alanı incelendiğinde, en önemli sorunun yerel halk, ilgili kamu kurum ve kuruluşları, üniversiteler ve Sivil Toplum Kuruluşlarının (STK) işbirliği içerisinde organize olamayışları olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu durum, planlama ve uygulama süreçlerinde sorunlara neden olmaktadır. Bu sorunlara yönelik olarak milli parkları, bütüncül bir yaklaşımla, ekolojik, arkeolojik, sosyal ve kültürel yönden koruyarak sağlayacak şekilde sürdürülebilir yönetimini sağlama anlayışı üzerinde yoğunlaşılmıştır. Milli parkların bu sorunlarını çözmede ve bu alanların etkin/sürdürülebilir koruma-kullanma dengesini sağlamada uluslar arası sertifikasyon programları bir araç olarak değerlendirilmelidir. Karadeniz Bölgesindeki milli parklar, korunan alanlarda doğanın korunması için hazırlanmış olan uygulamadaki tek sertifika sistemi olan PAN Parks kriterleri (Prensip 1: Doğal Değerler: Alan büyüklüğü) açısından değerlendirildiğinde; Kaçkar ve Kastamonu-Bartın Küre Dağları Milli Parklarının PAN Parks kapsamında değerlendirilebileceği, Karadeniz Bölgesindeki diğer beş milli parkın alan büyüklüğü kriteri nedeniyle PAN Parks kapsamında değerlendirilemeyeceği anlaşılmaktadır.TRDizin Karadere (Kastamonu) Orman İşletme Müdürlüğü doğal gençleştirme alanlarında “Sıfır Alan Yöntemi” ile başarı kontrolü(2008-05-01) Ahmet SIVACIOĞLU; Ebru ÖZDEMİR; Sezgin AYANTürkiye ormancılığında doğal gençleştirme alanlarındaki başarı 291 sayılı tamime göre (Klasik yöntem) belirlenmektedir. Ancak, klasik yöntem sadece alanda mevcut gençliğin miktarını baz almakta, gençliğin alana dağılış şeklini göz ardı etmektedir. Çalışmada; Karadere Orman İşletme Müdürlüğü’nde klasik yönteme göre oldukça yüksek başarı derecesine sahip doğal gençleştirme alanlarının “Sıfır Alan Yöntemine” göre heterojen dağılış gösterdiği saptanmıştır. Bu sonuçtan, klasik yönteme göre gençlik başarısı hakkında daha güvenilir sonuç veren sıfır alan yönteminin doğal gençleştirme alanlarında kullanımı tartışılmalıdır. Ayrıca, karışık meşcere kuruluşlarında tek türü dikkate alan gençleştirme yöntemi seçimi ve kullanımının önemle irdelenmesi gerekmektedir.TRDizin Magnetik alan uygulamalarının doğu kayını (Fagus orientalis Lipsky.) tohumunun kimyasal içeriğine etkisi(2016-04-01) Nezahat TURFAN; Sezgin AYAN; Aybaba HANÇERLİOĞULLARI; Burcu HASDEMİR; Esra Nurten YERÖnceki çalışmalar magnetik alanın, bazı tarımsal ürün tohumlarının çimlenme sürecini etkileyebildiğini ve bazı tohum karakterleri üzerine etkileri olduğunu göstermiştir. Bu sebeple bu çalışmada; magnetik alan uygulamalarının doğu kayını tohumları üzerine etkileri araştırılmıştır. Katlama ön işlemine tabi tutulmayan tohumlar; farklı sürelerde (20, 60, 120 dakika) ve 200 ile 400 mT yoğunluktaki magnetik alan uygulamasına maruz bırakılmıştır. Magnetik alan uygulamasına maruz bırakılan tohumlarda; toplam protein, glukoz, fruktoz, sukroz, nişasta içeriği ve ?-amilaz akitivite seviyesi analiz edilmiştir. Magnetik alan uygulamaları, toplam protein, ?-amilaz akitivite seviyesi, glukoz, fruktoz, sukroz ve nişasta içeriğini önemli ölçüde etkilemiştir. Magnetik alan uygulaması, tohumdaki çözünebilir protein içeriği ve ?-amilaz akitivite seviyesini negatif etkilemiştir. 200 mT yoğunluk ve 20 dakika süreli magnetik alan uygulaması hariç, diğer magnetik alan işlemlerinde çözünebilir nişasta içeriği artmıştır