Browsing by Author "Nur BELKAYALI"
Now showing 1 - 9 of 9
- Results Per Page
- Sort Options
TRDizin DETERMINATION OF THE KNOWLEDGE LEVELS OF LOCAL PEOPLE REGARDING PROTECTED AREA LEGISLATION: "KURE MOUNTAINS NATIONAL PARK CASE"(2017-01-01) Yavuz GÜLOĞLU; Nur BELKAYALI; Hakan ŞEVİKDoğada ulusal ve uluslararası değere sahip alanlar üzerinde geri dönülmez zararlar oluşmaya başlamasıyla birlikte dünyada ve Türkiye'de "korunan alan" kavramı gündeme gelmiştir. Milli parklarda bu korunan alanlardan birisidir. Küre Dağları Milli Parkı, Türkiye ve dünyada korunma önceliği yüksek alanlardan birisidir. Milli parkın barındırdığı doğal, kültürel ve rekreasyonel değerlerinden, milli parkın yakın çevresinde yaşayan yöre halkı çeşitli şekillerde faydalanmaktadır. Ancak milli parklardan faydalanma Orman Kanunu, Milli Parklar Kanunu gibi ulusal ve Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi, Nesli Tehlikede Olan Yabani Hayvan ve Bitki Türlerinin Uluslararası Ticaretine İlişkin Sözleşme gibi uluslararası pek çok düzenleme ile sınırlandırılmıştır. Bu çalışmanın amacı Küre Dağları Milli Parkı yakın çevresinde yaşayan ve milli parktan çeşitli şekillerde faydalanan yöre halkının, milli parkta uygulanan yasal mevzuat hakkındaki bilgi düzeylerini belirleyebilmektir. Bu amaçla çalışma kapsamında Küre Dağları Milli Parkı Tampon Bölgesi'nde yer alan 68 köyde yaşayan yöre halkı ile anket çalışması gerçekleştirilmiştir. Anket yıl boyunca köylerde ikamet eden 18 yaşüstü 258 katılımcıya uygulanmıştır. Anket çalışması ile yöre halkının milli parktan ne şekillerde faydalandığı, bu faydalanmanın yasal düzenlemeler çerçevesinde yapılıp yapılmadığı ve alanda uygulanan mevzuat hakkında bilgi sahibi olup olmadıkları belirlenmeye çalışılmıştır. Sonuç olarak Küre Dağları Milli Parkı tampon zonunda yaşayan yerel halkın, milli parkla ilgili uygulanan yasal mevzuat hakkındaki bilgilerinin yeterli düzeyde olmadığı ve uymaları gereken kurallara riayet etmedikleri belirlenmiştir.TRDizin Estetik Bağlamında Mimari ve Hukuksal Denetimi(2022-06-01) Yavuz GÜLOĞLU; Nur BELKAYALIİnsan içinde yaşadığı çevreyi değiştirme kabiliyetine sahip bir varlıktır. İnsanların değer yargıları, yaşadığı coğrafi ve toplumsal çevre, inancı, dili, kültürü gibi birçok unsur onların estetik algısında etkili olmaktadır. Daha ziyade güzel ve güzellik kavramlarıyla ilişkili olan estetik bütünlük, harmoni, simetri ve orantı gibi temel alt niteliklerle ölçülebilir. Mimari faaliyetlerin özellikle şehirlerde belli bir plan dahilinde yapılmasının zorunlu olmasına yönelik yasal düzenlemelerin geçmişi Türkiye’de çok fazla eskiye dayanmayışı karşısında şehirler plansız, çirkin görünümlü yapılarla dolmuş, yeşil alanlar azalmış, gökdelenlerin rastgele yapılmalarına izin verilmiş, tarihi ve tabi çevreye uygun binalar yapılamamış, kültürel varlıklar korunamamıştır. Bu çalışmada öncelikle estetik ve estetikle ilişkili yakın kavramlara, sonrasında ise mevzuatta estetiğin yerine değinilirken insanın oluşturmuş olduğu bu estetik yapının imar hukuku üzerine etkisine yer verilmiştir. Bu kapsamda yargıya akseden estetik bağlamlı adli ve idari yargı kararları incelenmiştir. Değerlendirilen yargı kararlarında kötü uygulamaların, görünüm olarak göze hoş gelmeyen çirkin yapıların estetik açıdan mahzurlu yapılar olarak ifade edildiği belirlenmiştir.TRDizin HİDROELEKTRİK SANTRALLERİN ÇEVRESEL ETKİLERİNİN YARGISAL DENETİMİ(2018-06-01) İlknur CESUR; Nur BELKAYALI; Alper BULUT; Yavuz GÜLOĞLUEnerji ihtiyacının her geçen gün daha da artması ile birlikte günümüzde devletler farklı enerji kaynaklarına yönel-mektedir. Dünyanın ekolojik dengesi ve doğal çevresindeki bozulma siyasi otoriteleri enerjiyi güvenilir ve temiz kay-naklardan elde etmeye zorlamaktadır. Sürdürülebilir ve yenilenebilir bir kaynak olan sudan, elektrik enerjisi eldeedilmesi amacıyla kurulan Hidroelektrik Santrallerin (HES) su kaynaklarına ve kalitesine, canlı ve cansız türlereverebileceği zararların yanı sıra ekonomik, çevresel ve sosyal birçok avantajı da bulunmaktadır. Sürdürülebilir birçevre politikasının oluşturulabilmesi ve doğada meydana gelecek zararın asgari düzeye indirilebilmesi için HESyatırımları esnasında alınacak önlemlerin çok iyi tespit edilmesi gerekmektedir. Ülkenin elektrik ihtiyacının yerelkaynaklardan karşılanması esas olmakla birlikte, bu üretim esnasında tüketilecek veya atıl duruma gelecek doğalkaynakların korunması ve Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporlarının titizlikle hazırlanması gerekmektedir.Bu konu, toplumun her kesimini yakından ilgilendirmektedir. Bu çalışmada Türkiye’de HES’lerin çevresel boyutunailişkin idari yargıya yansıyan uyuşmazlıklarda öne çıkan hususların tespiti amaçlanmıştır. Bu çerçevede, HES’lerleilgili olarak yargı kararlarında genellikle yapılacak yatırımın özellikle çevre mevzuatına uygunluğun arandığı, sosyal,ekonomik, teknik ve çevresel faktörlerin birlikte değerlendirilmesi ve ortaya çıkması muhtemel olumsuzlukların gide-rilmesine yönelik alınması gereken tedbirlere ayrıntılı yer verilmesi gereken ÇED raporlarının ağırlıklı olarak yetersizolduğu vurgulanmaktadır.TRDizin Is it legally possible to set forest fires for scientific purposes?(2017-09-01) Alper BULUT; Yavuz GÜLOĞLU; Nur BELKAYALIÇalışmanın amacı: Bilimsel amaçlarla orman yangınlarının gerçekleştirilmesi hakkında ormancılık yönetiminin vereceği izinlerin, yürürlükteki mevzuat hükümleri ve idare hukuku ilkeleri ışığında incelenmesi ve çözüm sunma konusunda etkili stratejiler geliştirilmesi, bu çalışmanın amacını oluşturmaktadır. Çalışmanın alanı: Bu çalışma, Türkiye'de bilimsel amaçlarla, ormanlarda yangın çıkarılmasına yönelik olarak bilerek, isteyerek ve taksirle çıkartılan tüm yangınları kapsamaktadır. Materyal ve yöntem: Çalışmanın ana materyalini, Türkiye'de orman yangınlarına ilişkin uygulanan meri mevzuat oluşturmaktadır. Öte yandan araştırmanın yöntemi, bilimsel amaçlı orman yangınlarının hukuki niteliğini belirlemek için bu faaliyetlerin yürürlükteki mevzuat hükümlerine uygunluğunun saptanmasıdır. Sonuçlar: Yürürlükteki mevzuat hükümleri göz önünde bulundurulduğunda, orman idaresinin ormanlık alanlarda bilimsel amaçlarla olsa dahi ormanı yakmaya izin vermeye yetkisi olmadığı, ayrıca bu yönde idareye işlem yapmaya izin veren herhangi bir yasal düzenleme olmadığı görülmektedir. Böyle bir işleme izin verilmesi durumunda, izin veren kamu görevlisine hukuki ve cezai yükümlülükler doğabilecektir. Araştırma vurguları: Bilimsel amaçlarla orman yangını gerçekleştirilmesine izin veren idare ve idarenin ajanı hakkında, hukuki ve cezai sorumluluk doğmaması için hukuki boşlukların doldurulmasına yönelik düzenlemeler yapılmalıdır. Ayrıca yapılacak bu yasal düzenlemeyle izin verme yetkisi, sadece tek bir kişiye değil bir komisyona verilmelidirTRDizin Küre Dağları Milli Parkı Su Kaynaklarının Rekreasyonel lı Kullanımı(2016-03-01) Nur BELKAYALISu, şüphesiz tüm canlı varlıkların yaşamlarını sürdürebilmeleri için temel bir ihtiyaçtır. Çağlar boyunca suyun fonksiyonel kullanımı yaşama mekanlarının biçimlendirilmesini yönlendirmiş, çevre tasarımını da önemli ölçüde etkilemiştir. Suyun çeşitli amaçlarla kullanımının yanı sıra ferahlatıcı klimatik özelliklerinin bulunması, her canlıya uygun yaşama ortamı yaratması ve görsel estetik özelliklere sahip olması peyzajda vazgeçilmez bir unsur haline gelmesini sağlamıştır. Rekreasyonel faaliyetlerinin sayısındaki çokluğa karşın, günümüzde insanlar çoğunlukla suya dayalı rekreasyon faaliyetlerinden hoşlanmaktadır. Suya dayalı rekreasyon gereksinmesinin gittikçe artmakta olduğu da kuşkusuzdur. Rekreasyonel alanda su, hem karasal hem de suya ve kıyıya dayalı aktiviteler için önemli bir öğedir. Örneğin, akarsu, göl, gölet ve baraj kıyıları; yürüme, bisiklet, su sporları, piknik vb. aktiviteler için rekreatif yaşamın vazgeçilmez unsurlarıdır. Küre Dağları Milli Parkı mutlak koruma zonu ve tampon zonu yer altı ve yer üstü su kaynakları bakımından zengin bir alandır. Alanda bulunan kanyonlar, şelaleler, düdenler ve akarsu kaynakları alanın rekreasyon amacıyla kullanım potansiyelini arttırmakta ve milli parktaki bu eşsiz doğal kaynaklar diğer alanlara göre farklılık yaratmaktadır. Bu çalışma kapsamında Küre Dağları Milli Parkı'ndaki su kaynaklarının rekreasyon amaçlı kullanım potansiyeli uygunluk değerlendirmesi ile belirlenmeye çalışılmış, bu bağlamda milli park arazi kabiliyet sınıfları, bakı, bitki örtüsü, eğim, mevcut alan kullanımı, rekreasyonel altyapı, su varlığı, topografik yapı ve yola yakınlık faktörlerine göre değerlendirilerek uygunluk haritası oluşturulmuştur. Rekreasyon için uygun olan alanlarda ise yapılabilecek aktif ve pasif rekreasyon aktivitelerine ilişkin öneriler geliştirilmiştir.TRDizin Okul öncesi eğitim kurumlarinda doğa dostu ve çocuk katilimi temelli dış mekan tasarim yaklaşimlari: Bir proje önerisi(2010-01-01) Fürüzan ASLAN; Nur BELKAYALI; İlkden TALAYOkul öncesi dönem, çocuklarının kişiliklerinin şekillendiği önemli bir dönemdir. Öğrenme süreçlerinde dış mekânın eğitim ortamı olarak kullanılması, çocukların fiziksel, sosyal, duygusal ve bilişsel gelişimlerini destekleyici önemli bir araçtır. Bu alanlar çocuk gelişimini destekleyecek şekilde disiplinler arası bir çalışmayla, çocukların, velilerin, okul yönetiminin beklentileri de göz önünde bulundurularak şekillendirilmelidir. Çocuk katılımı bu sürecin önemli bir boyutudur. Kendi haklarını savunabilen, başkalarının hakkına saygı duyan, işbirliği yapabilme bilinci gelişmiş, paylaşımcı, kendi yeteneklerinin farkında olan, kendini özgürce ifade edebilen birer bireyler yetiştirmek için çocukların aktif katılımı önemlidir. Bu teknik not kapsamında, doğa dostu ve çocuk katılım temelli bir anlayışla geliştirilen ve okul öncesi eğitimde kalitenin arttırılmasına yönelik öneri projeye ilişkin değerlendirme, görüş ve bilginin konuyla ilgili uzmanlarla paylaşımını hedeflenmektedir.TRDizin Physical and social barriers for disabled urban park users: case study from Kastamonu, Turkey(2019-01-01) Nur BELKAYALI; Yavuz GÜLOĞLUMore than a billion people in the world suffer from some kind of disability, which can affect quality of life.Some people experience physical or social disadvantages depending on the nature of their disabilities. Thesocial disadvantages stem from civic policies that do not take into consideration the needs of disabled people,standards that are not fulfilled and people’s prejudices. In this study, barriers that disabled people experiencein physical and social environments are examined in terms of open areas and greenspaces. To thisend, popular parks in Kastamonu from Turkey were chosen as the study area. In the scope of the study, aquestionnaire was given to 124 disabled persons and the relatives of disabled persons and 382 individualswho currently do not have any disabilities. Multivariate linear regression was used in order to evaluate thequestionnaire data. The study results indicate that disabled individuals encounter physical and social barriers,and they also confirm that non-disabled people often complain about the same problems as disabled peoplewith regard to the management and running of public parks. Moreover, the study reveals that the actions ofpublic law corporations toward disabled people are not sufficient and public information and awareness-raisingactivities also fall short.Publication Tarihi Alanların Ses Karakterinin Belirlenmesi: İsmailbey Külliyesi, Kastamonu(2022-03-01) Nur BELKAYALITarihi alanları koruma çalışmalarında çoğunlukla mekânın fiziksel özelliklerine ilişkin tespitler yapılmakta, alan karakterini tanımlayan önemli unsurlardan birisi olan duyusal özellikler göz ardı edilmektedir. Bu noktada ortaya çıkan eksikliğin altını çizmek ve tarihi alanların ses özelliğine dikkat çekmek amacıyla bu çalışma ortaya konulmuştur. Hem tarihi alanın karakterini tanımlamak hem de bu karaktere uygun mekânın düzenlenmesine ve dolayısıyla da mekân kullanımına uygun bir ses ortamının oluşturulmasına dikkat çekmek amacıyla Kastamonu kenti için önemli tarihi mekânlardan birisi olan İsmailbey Külliyesi çalışma alanı olarak seçilmiştir. Çalışmada mekânın ses özelliklerinin tespiti için yaz ve kış mevsimlerinde, sabah öğle ve akşam saatlerinde belirlenen rotada yürüyüşler yapılmıştır. Yürüyüşler ile çalışma alanındaki ses düzeyleri tespit edilerek ses haritaları oluşturulmuş, ayrıca ses tipleri belirlenmiştir. Çalışma alanının geçmişteki kullanım şekli ile bugünkü kullanımının kısmen aynı olduğu, buna bağlı olarak da ses tiplerinin zaman içerisinde değişime uğramadığı, kullanım yoğunluğuna bağlı olarak ses düzeyinde değişimler olduğu tespit edilmiştir. Alanda süreklilik gösteren ön plan sesleri insan ve kuş sesi, arka plan sesi taşıt sesi, alana özgü sembol sesler ise dua (ezan) ve su sesidir. Sonuç olarak; alanın geçmişinde yer alan kullanım tipinin devamlılığının ses kaynaklarının devamlılığını sağladığı, kullanım yoğunluklarındaki artışın ve mekân çevresindeki kullanımlardan kaynaklı arka plan seslerinin ses düzeyini etkilediği, bu sebeple de mekânı karakterize eden ses özelliklerinin perdelendiği tespit edilmiştir.TRDizin Tarihi Alanların Ses Karakterinin Belirlenmesi: İsmailbey Külliyesi, Kastamonu(2022-03-01) Nur BELKAYALITarihi alanları koruma çalışmalarında çoğunlukla mekânın fiziksel özelliklerine ilişkin tespitler yapılmakta, alan karakterini tanımlayan önemli unsurlardan birisi olan duyusal özellikler göz ardı edilmektedir. Bu noktada ortaya çıkan eksikliğin altını çizmek ve tarihi alanların ses özelliğine dikkat çekmek amacıyla bu çalışma ortaya konulmuştur. Hem tarihi alanın karakterini tanımlamak hem de bu karaktere uygun mekânın düzenlenmesine ve dolayısıyla da mekân kullanımına uygun bir ses ortamının oluşturulmasına dikkat çekmek amacıyla Kastamonu kenti için önemli tarihi mekânlardan birisi olan İsmailbey Külliyesi çalışma alanı olarak seçilmiştir. Çalışmada mekânın ses özelliklerinin tespiti için yaz ve kış mevsimlerinde, sabah öğle ve akşam saatlerinde belirlenen rotada yürüyüşler yapılmıştır. Yürüyüşler ile çalışma alanındaki ses düzeyleri tespit edilerek ses haritaları oluşturulmuş, ayrıca ses tipleri belirlenmiştir. Çalışma alanının geçmişteki kullanım şekli ile bugünkü kullanımının kısmen aynı olduğu, buna bağlı olarak da ses tiplerinin zaman içerisinde değişime uğramadığı, kullanım yoğunluğuna bağlı olarak ses düzeyinde değişimler olduğu tespit edilmiştir. Alanda süreklilik gösteren ön plan sesleri insan ve kuş sesi, arka plan sesi taşıt sesi, alana özgü sembol sesler ise dua (ezan) ve su sesidir. Sonuç olarak; alanın geçmişinde yer alan kullanım tipinin devamlılığının ses kaynaklarının devamlılığını sağladığı, kullanım yoğunluklarındaki artışın ve mekân çevresindeki kullanımlardan kaynaklı arka plan seslerinin ses düzeyini etkilediği, bu sebeple de mekânı karakterize eden ses özelliklerinin perdelendiği tespit edilmiştir.