Farklı arazi kullanım türleri ve ağaç yaşının bazı toprak özellikleri, karbon ve azot depolamasına etkileri
Files
Program
KU Authors
KU-Authors
Co-Authors
Authors
Advisor
Date
Language
Type
Journal Title
Journal ISSN
Volume Title
Abstract
Karbondioksit (CO2) en etkili sera gazıdır. Atmosferdeki yüksek CO2 miktarı, çoğunlukla
fosil yakıtların kullanılmasına (yaklaşık %80-85) ve ormanların tahrip edilmesine
bağlanmaktadır. Atmosferik karbonun yıllık olarak yaklaşık 2600 milyon ton arttığı tahmin
edilmektedir. Aynı zamanda, azot depolama da, fosil yakıtlarının tüketilmesi ve azotlu
gübrelerin üretilmesi ve kullanılması gibi insan faaliyetlerinin etkisiyle son 150 yıl içerisinde
10 kattan daha fazla artmıştır. Kullanılabilir azotun artışı, karasal ekosistemde C ve N
döngüsünü etkileyebilmektedir. Orman ağaçları, fotosentezle karbonu bağlayan ve fazla
karbonu ise biyokütlesinde depolayan CO2 yutağı olarak rol oynarlar. Ormanların uzun
dönemde net CO2 kaynağı/depolama dinamikleri, genellikle zamanla ağaçların büyümesine,
ölmesine ve çürümesine bağlı olarak değişiklik göstermektedir. Bununla beraber, orman
üzerindeki insan etkileri (örneğin; yönetim, arazi kullanım değişikliği) ormanların CO2
kaynağı/depolama dinamiklerini bazı faktörlerle (örneğin fosil yakıt salınımları ve
biyokütlenin hasadı/kullanımıyla) daha da fazla etkileyebilirler. Bu sebeplerden dolayı,
orman ekosistemlerinin, özellikle orman topraklarının karbon ve azot havuzlarının sera
gazlarının azaltılmasındaki rolleri ile orman topraklarının organik karbon ve toplam azot
depolama kapasiteleri üzerinde etkili faktörler konusunda daha fazla bilgi edinmeye
gereksinim bulunmaktadır.
Burada sunulan çalışmanın amacı, Kastamonu yöresinde doğal olarak yetişen Kazdağı
göknar (Abies nordmanniana subsp. equi-trojanı (Steven) Spach) ve sarıçam (Pinus
sylvestris L.) türlerinin toprak özellikleri, toprak organik karbon ve toplam azot miktarı ve
depolama kapasiteleri ile ölü örtü miktarı, kimyasal bileşimi ve ayrışma seyri üzerinde, ağaç
yaşı ve arazi kullanım türünün etkisini ortaya koymaktır. İnebolu ve Ilgaz olmak üzere iki
alanda çalışmalar yürütülmüştür. Aynı iklim koşulları altında, İnebolu çalışma alanında
yetişen 4 farklı yaşlarda göknar (38, 60, 90 ve 100 yaşlarında) ve 2 farklı yaşta sarıçam (18
ve 30 yaşlarında) meşcereleri ile tarım alanından toprak örneklemesi yapılmıştır. Ilgaz
çalışma alanında ise 6 farklı yaşta göknar (57, 66, 183, 250, 283 ve 306 yaşlarında) ile mera
alanından toprak örneklemesi yapılmıştır. Toprak örnekleri, toprak silindirleri kullanılarak 5
farklı derinlik kademesinden (0-5 cm, 5-10 cm, 10-15 cm, 15-20 cm ve 20-30 cm) alınmış ve
daha sonra da bu örneklerin toprak pH, tekstür, toprak besin elementleri, hacim ağırlığı,
organik C ve N miktarları ile toprak organik karbon (TOK) ve toplam azot (TA) depolama
kapasiteleri belirlenmiştir. Bu çalışmalara ek olarak, İnebolu çalışma alanına ibre ayrışma
deneyi arazide kurularak, farklı yaşlardaki göknar ve sarıçam ibrelerinin ayrışma süreçleri
izlenmiştir. İbre ayrışma keseleri kullanılarak gerçekleştirilen ibre ayrışma deneyinde, farklı
yaşlardaki göknar ibreleri (38, 60, 90 ve 100 yaşlarında) ve sarıçam ibreleri (18 ve 30
yaşlarında) toplanmış, ibre ayrışma keselerine konulmuş, daha sonra toplandıkları alana
tekrar ayrışma keseleri içinde yerleştirmiş ve her altı ayda bir örnekleme yapılarak, 2 yıl
boyunca takip edilmiştir.
Sonuçlar, toprak özelliklerinin, besin elementlerinin, TOK ve TA içeriğinin ve başlangıçtaki
ölü örtü miktarının ve biyokimyasal bileşiminin, ağaç yaşı, arazi kullanım durumu ile toprak
derinlik kademeleri arasında değiştiğini göstermiştir. Ağaç yaşı ile TOK ve TA depolama
kapasiteleri ve ölü örtü ayrışma hızında önemli farklılıklar belirlenmiştir. İnebolu çalışma
alanı topraklarında 0-30 cm derinlik göz önüne alındığında, 30 yaşındaki sarıçam
ağaçlarında karbon depolanması en düşük belirlenirken (86,60 t C ha-1
), bunu sırasıyla tarım
alanı (93,70 t C ha-1
), 90 yaşındaki göknar ağacı (94,10 t C ha-1
), 18 yaşındaki sarıçam ağacı
(115,0 t C ha-1
), 60 yaşındaki göknar ağacı (120,0 t C ha-1
), 38 yaşındaki göknar ağacı
(146,10 t C ha-1
) ve 100 yaşındaki göknar ağacı (160,4 t C ha-1
) takip etmiştir. Toplam azot
depolama kapasitesi en yüksek 100 yaşındaki göknar ile 18 yaşındaki sarıçam ağaçlarında
bulunurken (8,97 t N ha-1
ve 7,86 t N ha-1
), en düşük 30 yaşındaki sarıçam ve 60 yaşlarındaki
göknar ağaçlarında (5,74 t N ha-1
ve 7,04 t N ha-1
) belirlenmiştir. Ilgaz çalışma alanında ise;
66 yaşındaki göknar ağaçlarında en düşük karbon depolamasına (96,46 t C ha-1
) sahip
olurken, bunu sırasıyla mera (113,70 t C ha-1
), 183 yaşındaki (145,30 t C ha-1
) 250 yaşındaki
(145,40 t C ha-1
), 283 yaşındaki (146,30 t C ha-1
), 306 yaşındaki (160,50 t C ha-1
) ve 57
yaşındaki (166,70 t C ha-1
) göknar ağaçları izlemiştir. Toplam azot depolama kapasitesi ise
en yüksek mera topraklarında ve 283 yaşındaki göknar ağaçlarında bulunurken (9,50 t N ha-1
ve 9,07 t N ha-1
), en düşük 66 ve 250 yaşlarındaki göknar ağaçlarda (6,04 t N ha-1
ve 7,29 t N
ha-1
) belirlenmiştir.
İbre ayrışma deneyi sonuçları incelendiğinde, 60 yaşındaki göknar ibrelerinin kütle kaybı en
yüksek belirlenirken (%80,2), bunu sırasıyla 100 yaşındaki (%75,8), 90 yaşındaki (%69,4)
ve 38 yaşındaki göknar ibreleri (%67,7) takip etmiştir. 18 yaşıdaki sarıçam ibrelerinin
ayrışması, 30 yaşındaki sarıçam ibresine nazaran daha hızlı gerçekleşmiştir (%76,7). Farklı
yaşlardaki ağaç ibreleri arasındaki ayrışma farklılıkları ile ibrelerin başlangıçta içerdiği C
miktarları arasında önemli bir ilişki olduğu tespit edilmiştir (6. ay sonunda r2
=0.723, 12. ay
sonunda r
2
=0.514, 18. ay sonunda r
2
=0.946 ve 24. ay sonunda r
2
=0,895).
Sonuç olarak, ağaç yaşının ve arazi kullanım değişikliğinin toprak özelliklerini, toprak
organik karbon ve toplam azot miktarı ile depolama kapasitelerini, ölü örtü miktarını,
kalitesini ve ibre ayrışma dinamiklerini önemli derecede etkileyebileceği bu çalışma ile
ortaya konulmuştur. Bu nedenle gelecekteki çalışmalarda ağaç yaşı ile arazi kullanım
değişikliklerine bağlı farklılıklar göz önünde tutulmalıdır. Bununla birlikte nihai sonuca
ulaşmak için farklı ağaç türlerini kullanarak daha ayrıntılı çalışmalara ihtiyaç bulunmaktadır.
Description
Source:
Publisher:
Kastamonu Üniversitesi
