TRDizin: HALK BİLİMİ KAYNAKLARINA GÖRE ANLATILAR ÇERÇEVESİNDE KIRGIZ VE OĞUZLAR ARASINDAKİ TARİHÎ ETNİK İLİŞKİLER*
Program
KU Authors
KU-Authors
Co-Authors
Authors
Advisor
Date
Language
Type
Journal Title
Journal ISSN
Volume Title
Abstract
Kırgız ve Oğuz (Türkmen) etnik, kültürel ilişkilerinin erken ortaçağlarda başladığı tarihte belli-dir. Oğuzların bir bölüğünün VII.-X. yüzyılda günümüz Kırgızistan sınırları içinde kalan topraklarda yaşadıkları da biliniyor. Efsanelere göre, Oğuz Han’ın karargâhı Isık-Köl’de bulunmaktadır. Kaşgarlı Mahmud, XI. yüzyılda Kırgızlar ve Oğuzların saf Türkçe konuştuklarını ifade etmiştir. Ortaçağlardaki etnik ilişkileri ile ilgili bilgileri (Örneğin: Kırgız-Türkmen) boy adlandırmalarından, damgalarından tespit edebiliriz. Kırgız-Türkmen boy isimlerinde, 250 adet ortaklık tespit edilmiştir. Mesela Kırgızla-rın İçkilikler (Bulgaçılar) adıyla bilinen boy birliği içinde Göklen, Tekren, Teke, Bayat, Ersarı v.b. gibi alt boy grupları bulunmaktadır. Söz konusu Kırgız boylarının Oğuzlarla ortaçağdan itibaren yakın ilişki içinde oldukları görülmektedir. Aynı zamanda boy damgaları da etnik ilişkilerin derinliğini gös-termektedir. X-XI. yüzyıllarda batıya doğru göç ederek Selçuklu Devleti’ni kuran Oğuz-Türkmenler ile ilgili bilgileri şecerelerden, destanlardan ve ayrıca Manas Destanı’ndan görebiliriz. Kırgız araştırmacı-larından bazılarının fikirlerine göre, Manas Destanı’ndaki bazı olaylar Kırgızların batısında yaşayan Oğuz boylarının arasında cereyan etmiştir. Aynı zamanda Manas Destanı’ndaki Manas Baatır’ın büyük babalarının Oğuz (Uğuz), öz babasının da Cakıp olduğu belirtilmiştir (Manasçı Sayakbay Karalaev’ın varyantı). Bunun dışında Kırgız şecerelerinde Kırgızların Uğuz Kağan’dan (Oğuz Han) türedikleri, ba-zılarında ise onun Türk-Ata olduğu ileri sürülür. Bu bilgiler tesadüfen ortaya çıkmamıştır. Toplumsal hafızada, erken çağlardaki tarihî olaylar, insanlar ve şecere bilgileri muhafaza edilmiştir. XVI. yüzyıl-da kaleme alınan, Hive Hanı Ebulgazi Bahadır Han’ın “Şecere-i Türk” adlı çalışmasında da Kırgızla-rın Oğuz Kağan’dan türediği ile ilgili bilgiler vardır. Damgalar, etnik tarihî, etnik kültürü araştırma konusunda yazma eserler, yer-su, boy, uruğ ve halk adları, folklor bilgileri kadar önemli kaynaklardan biridir. Kaya, taş yüzeylerinde, mezarlarda v.s. bunun gibi eski abidelerde mevcut damgaların etnik tarih araştırmalarındaki önemi büyüktür. Yazma eserleri olmayan halklar, etnik grupların menşei, etnik durumu, yayıldıkları alanlar gibi etnik bilgilerin netleştirilmesinde damgaların büyük katkı sağ-ladığı biliniyor. Damgalar konargöçer veya yarı göçebe boyların yayıldıkları alanları, göç yollarının ana hatlarını, onların etnik ve kültürel ilişkilerini ortaya çıkarılmasında yardımcı kaynak görevi üst-leniyorlar. Damga işaretleri ve onların etnik ve kültürel tarihi üzerinde yapılan çalışmaların, Kırgız etnogenezi araştırmalarında (tarih, etnografi, türkoloji) etkili bir kaynak olarak kullanılması henüz yeni sayılabilecek bir durumdur. Kırgızların ortaya çıkışı, yayıldıkları alanların belirlenmesi açısından Kırgız boylarının eskiden kullandıkları damgalarının ortaya çıkışının, yayıldığı alanların, kökenleri-nin, etnogenetik ve etnokültürel yapısının akraba halklar ile olan benzerliklerinin belirlenmesinde çok önemli bir kaynaktır. Kabileler, boylar, uruğlar, aileler ve özel kimselerin kullandığı damgalara, Kırgız ve diğer Türk-Moğol halkların dillerinde “damga”, ‘möör’ deniliyor. Eski kırgızlar ve diğer Türk boyları tarafından kullanılan bu tabir, Rus, Moğol, Fin-Ogur vd. halklara da “damga” şeklinde yayılmıştır. Damgalar, etnik tarihi, etnik kültürü araştırma konusunda yazma eserler, yer-su, boy, uruğ ve halk adları, folklor bilgileri kadar önemli kaynaklardan biridir. Kaya, taş yüzeylerinde, mezarlarda vs. bu-nun gibi eski abidelerde mevcut damgaların etnik tarih araştırmalarındaki önemi büyüktür.
Description
Source:
Publisher:
Keywords:
Keywords
Citation
Karatayev, O., Janibekova, K. (2018). HALK BİLİMİ KAYNAKLARINA GÖRE ANLATILAR ÇERÇEVESİNDE KIRGIZ VE OĞUZLAR ARASINDAKİ TARİHÎ ETNİK İLİŞKİLER*. Milli Folklor Dergisi, 15(119), 17-30
