Research Project: Kastamonu İli Rüzgâr Enerjisi Yatırım Potansiyelinin İncelenmesi
Program
KU Authors
KU-Authors
Co-Authors
Authors
Advisor
Date
Language
Type
Journal Title
Journal ISSN
Volume Title
Abstract
Dünyadaki pek çok değişimin temel etmenlerinden biri olan enerji, üretim, güvenlik, sağlık, turizm, eğitim, gibi
ekonomik ve sosyal yaşamı ilgilendiren her sektörde temel girdi haline gelmiştir. Özellikle 20’inci yüzyılın başlarından
itibaren enerji ve enerji kaynakları ile ilgili konular hemen hemen bütün ülkelerin odak noktası haline gelmiş, gelişmişlik
düzeylerini belirleyici bir noktaya gelmiştir. Bu bağlamda günümüzde enerji kaynakları, kalkınmak isteyen devletlerin
göz ardı edemeyeceği bir öneme sahiptir.
Enerji kaynakları temel sınıflandırmalarından biri de yenilenebilir ve yenilebilir olmayan kaynaklar şeklindedir.
Fosil enerji kaynaklarının başında gelen petrol, doğal gaz ve kömür yenilenmesi mümkün olmayan kaynaklar sınıfında
yer almaktadır. Dünyadaki sanayileşme hareketlerinin başlamasıyla özellikle fosil yakıtlara olan talep artmıştır.
Günümüzde dahi ülkelerin kullandığı enerji kaynakları içerisinde fosil yakıtların yüksek bir orana sahip olduğu
görülmektedir. Dolayısıyla önümüzdeki dönemlerde rezervlerinin tükenme riskinin yanı sıra, sera gazı salınımı ve çevre
kirliliği gibi etkileriyle fosil yakıtların kullanımı küresel boyutta ciddi tehditler oluşturmaktadır.
Fosil yakıtların kullanımından kaynaklanan çevre kirliliği, küresel ısınma, kaynakların tükenmesi ve benzeri
meseleler neticesinde meydana gelebilecek olumsuz senaryoların gerçekleşme risklerinin artması üzerine özellikle
yirminci yüzyılda sürdürülebilir kalkınma ve benzeri fikir akımları oluşmuş, uluslararası mecrada düzenlenen konferans
ve zirveler gerçekleştirilmiştir. Söz konusu gelişmeler neticesinde hükümetler, bağımsız kuruluşlar ve kamuoyu gibi
farklı gruplar özellikle enerji arz güvenliği ve sürdürülebilir kalkınma hususlarındaki kritik önemden dolayı yenilenebilir
enerji kaynaklarına yönelimin gerekliliğine ikna olmuş, bahsi geçen grupların kuvvetli etkisiyle yenilenebilir
kaynaklardan enerji elde etme yöntemlerine ciddi yönelim başlamıştır. Bu bağlamda güneş, rüzgâr, akarsu, dalga gibi
gezegenin kendi normal döngüsünde var olan, enerji üretimi için kullanıldığında kayda değer bir kayıp oluşturmayan,
diğer bir ifade ile yenilenebilir olan söz konusu kaynakların enerji üretiminde kullanım oranının özellikle 2000’li yıllardan
itibaren ciddi şekilde arttığı görülmüştür.
Uluslararası sözleşmelerle desteklenen söz konusu küresel trend içerisinde gelişmekte olan ülkeler
kategorisinde yer alan Türkiye’nin, çevre, ekonomi ve toplum üzerinde ciddi tehdit oluşturan fosil kaynak kullanımına
yüksek bir oranda bağımlı bir enerji arzının olduğu görülmektedir. Bahsi geçen enerji arzına yönelik ağır ithalat
bağımlılığının olması ise cari denge üzerinde önemli derecede yük oluşturmakta, Türkiye’nin enerji arz güvenliği tehdit
etmektedir. Öte yandan Türkiye, gerekli adımları atması durumunda net enerji ithalatçısı konumundan, net enerji
ihracatçısı konumuna geçebilme fırsatı olan bir ülkedir. Bu adımların başında enerji arz güvenliği kapsamında
uygulanan temel stratejilerden biri olarak kaynak çeşitlendirmesine gidilmesi önem arz etmektedir. Kaynak
çeşitlendirmesinin önemli bir ayağı olan yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelik yatırımların artırılması ise, gerek
çevrenin korunması ve karbon salınımının azaltılması hususunda katkı sağlama, gerekse iç piyasanın enerji ihtiyacının
sürdürülebilir kaynaklar ile karşılanmasıyla enerjinin ülke ekonomisi üzerindeki baskısının azaltılması hususunda başta
gelen çözümler arasında yer almaktadır.
Yenilenebilir enerji kaynakları arasında yerini alan rüzgâr enerjisi, gerek yatırım geri dönüş oranı, gerekse yeni
ve temiz teknolojisi ile sürdürülebilir enerji arzı sağlaması açılarından cazip fırsatlar sunmaktadır. Esasında Güneş’ten
gelen enerjinin havayı ısıtması, böylelikle değişik bölgelerde farklı hava basıncı oluşması sonucu ortaya çıkan rüzgâr
enerjisi, bu bağlamda güneş enerjisinin bir formu olarak sayılabilmektedir. Tarih boyunca çeşitli amaçlar doğrultusunda
kullanılmış olan rüzgâr, günümüzde de başta enerji üretimi olmak üzere pek çok amaca hizmet etmektedir. Rüzgâr
vasıtasıyla dönen türbinlerden mekanik hareket enerjisi elde etme mantığı üzerine kurulu olan, çevre dostu
mekanizmasıyla enerji üretimi alanında önemli miktarda olgunluğa ulaşan rüzgâr türbinleri, AB’de yer alan gelişmiş
ülkeler ve ABD başta olmak üzere pek çok ülkede yaygınlaşarak dünyanın en hızlı büyüyen enerji dönüştürme sektörü
haline gelmiştir. Bu bağlamda Türkiye için de önemli bir alternatif olan rüzgâr enerjisinin fizibilitesinin yapılması, özellikle
doğru yatırımların yapılması ile ülke ekonomisinin desteklenmesi açısından önem arz etmektedir.
Rüzgâr enerji santrallerinin fizibilitesi ile ilgili gerek ulusal gerekse uluslararası çeşitli çalışmalar mevcuttur.
Kastamonu ilinde yürütülmek istenilen araştırma konusuyla ilgili doğrudan (rüzgâr enerjisi potansiyelinin YSA ile tahmin
edilmesine ilişkin bir çalışma mevcut) yapılan bir çalışma olmadığından, söz konusu bölgede gerçekleştirilmesi
muhtemel karlı yatırım fırsatlarının değerlendirilmesinde bir engel teşkil etmektedir. Bunun yanı sıra Türkiye’yi
ilgilendiren ülkemizde ve dünya ekonomisinde karşılaşılan, 2016 yılından itibaren hızla artan döviz kurları, 2019 yılında
gerçekleşen Covid-19 salgını, tüm kalemlerdeki maliyet ve gelirlerdeki artış gibi çeşitli faktörler yeni çalışmaların
yapılmasını gerekli kılmıştır. Dolayısıyla gerek Kastamonu ilinin kalkınması, gerekse Türkiye ekonomisine enerji
ithalatının azalması ve karbon salınımının azaltılması yaşanabilir bir dünya için önem arz etmektedir. Bu hususlardan
hareketle “Kastamonu İli Rüzgâr Enerjisi Yatırım Potansiyelinin İncelenmesi” adlı proje ile Kastamonu il ve ilçelerinde
rüzgâr enerjisinin potansiyeli incelenerek Rüzgâr Enerji Santrali yatırımının yapılıp yapılmayacağı değerlendirilmek
amacıyla hazırlanmıştır. Çalışmada Kastamonu ili ve ilçelerinde meteorolojinin ölçümleri esas alınarak son beş yıllık
saatlik ortalama rüzgâr hızı verisi kullanılarak rüzgâr enerjisi potansiyelinin değerlendirilmesi amaçlanmaktadır. Rüzgâr
enerjisinin elektrik üretimi için yeterli olduğu bulgusunu ulaşılırsa yatırım için gerekli sermaye bütçelemesi yapılması
amaçlanmaktadır. Literatürde benzer çalışmalardan faydalanarak yatırım için gerekli maliyet kalemleri belirlenerek,
güncel mevzuattan yararlanılarak Rüzgâr Enerjisi Santralı için yatırım maliyeti hesaplanması planlanmaktadır. Böylece
maliyet, risk, yatırımın geri ödeme süresi, paranın zaman değeri dikkate alınarak yatırım kararının verilmesi için gerekli
fizibilite raporunun oluşturulması hedeflenmektedir.
Araştırma sonucunda elde edilen çıktılar ile Ulusal/Uluslararası düzeyde dergi ve konferanslarda bilimsel yayın
yapılması amaçlanmaktadır. Projenin 12 ay içerisinde tamamlanması planlanmaktadır.
