Research Project: Angus Irkı Boğalarda Kemik Mineralizasyon Miktarlarının Belirlenmesi
Program
KU Authors
KU-Authors
Co-Authors
Authors
Advisor
Date
Language
Type
Journal Title
Journal ISSN
Volume Title
Abstract
Vücutta yer alan ve hayati derecede önemli yapıların korunması, vücut postürünün desteklenmesi ve vücutta şekillenen
metabolik faaliyetlerin sağlanmasında görev alan çeşitli mineral maddeler için depolama faaliyeti gösteren kemikler iskelet
sisteminin birincil unsurlarıdır.Vücutta yer alan kemikler şekillerine göre kısa kemikler, uzun kemikler, yassı kemikler ve
düzensiz kemikler olmak üzere dört başlık altında sınıflandırılmaktadır. Kısa kemiklerin enleri boylarına oranla
uzun şekillenir. Uzun kemiklerin embriyolojik dönemden itibaren gelişimleri farklı merkezlerden olmaktadır. Fötal hayatta
primer olarak şekillenen kemik dokusu daha sonra çeşitli mineral maddelerin kemik dokusu içerisine çökmesi sonucu
sekoner kemik dokusuna dönüşür ve asıl kemik dokusunun şekillenmesini sağlar. Kemikleşme endokondral ve
intramembranöz kemikleşme olarak iki farklı tipte şekillenir. Endokondral kemikleşmede fötal hayatta önce kıkırdak doku
gelişir ve bu kıkırdak doku yerini pubertasa kadar devam eden bir süreç boyunca osteoblastik ve osteoklastik aktivitelerin
sonucunda kemik dokuya bırakır. İntramembranöz kemikleşmede ise fötal hayatta mezenkimal hücreler bağ dokudan
direkt olarak kemik dokuya dönüşmektedirler. İskeletin bir parçası olan uzun kemikler endokondral kemikleşme
sürecinden geçer. Bu süreç zarfında özellikle osteoklastik aktivite sonucu kemiğin besleyici damarlarının geçmesi için
foramen nutricium’ların oluşması ve kemiğe nüfus etmesi kemiğin gelişiminde önemlidir. Ayrıca bu süreç zarfında
hormonal faktörler, genetik faktörler, lokal olarak üretilmiş sinyal faktörleri de rol oynar. Uzun kemikler endokondral
kemikleşme sürecinde epiphysis, metaphysis ve diaphysis olmak üzere üç farklı bölümde gelişir. Bu gelişim evrelerindeki
farklı kemik mineralizasyonları çeşitli klinik durumların açığa çıkmasında büyük rol oynar. Uzun kemiklerde şekillenen
deformasyonlar çıplak gözle görülür bir şekilde kendini belli edebileceği gibi, çeşitli klinik muayeneler sonucunda ortaya
çıkan veya gizli seyreden rahatsızlıklar da olabilir. Yapılan literatür taramasında kemiklerin farklı bölgelerinden alınan
dokularda mineral madde kompozisyonuna ait herhangi bir literatüre rastlanmazken kırıkların şekillendiği
kemiklerdenfemur ve humerus gibi uzun kemikler çalışmanın materyali olarak belirlenmiştir. Ön ekstremitede ve arka
ekstremitede yük dağılımları farklıdır. Ayrıca humerus kırıklarının görülme sıklığı, femur kemiğine oranla daha fazladır.
Mineral madde yükleri kemiklerde kırılganlığı etkileyen unsurlardandır. Bu sebeple bu çalışmada uzun kemiklerden olan
humerus ve femur kemiklerinin farklı bölgelerinden alınan kemik dokularının mineral madde kompozisyonunun
belirlenmesi, gelişimsel olarak farklı şekillenen bu bölgelerin ortalama değerinin belirlenmesinde etkili olacaktır. Son
yıllarda kullanımı giderek yaygınlaşan Taramalı elektron mikroskobu (SEM) ile kemik dokusu 3 boyutlu olarak
incelenecektir. SEM ile kemiğin substantia spongiosa, substantia compacta gibi bölgeleri, lamellar yapılar, bantsal yapılar
gibi unsurları 3 boyutlu olarak ayrıntılı incelenecektir. Kemik mineralizasyonunun ortalama değerlerinin belirlenmesi kırık
sağaltımında cerrahi yaklaşım modelinin belirlenmesinde, tedavi yönteminin belirlenmesinde, besin/yem takviyelerinin
kullanımı konularında etkili olacaktır. Ayrıca mezbahalarda kemik unu olmak üzere değerlendirilen kemiklerin mineral
madde yüklerinin belirlenmesi ileride kemik unu endüstrisinde farklı yaklaşımların oluşmasına katkı sağlayabilecektir.
Çalışma sonunda elde edilen veriler değerlendirilerek gerek ulusal gerekse uluslararası literatüre katkı sağlayacaktır.
