TRDİZİN İndekslenen Yayınlar

Permanent URI for this collection

Browse

Recent Submissions

Now showing 1 - 20 of 2766
  • TRDizinMetadata only
    Üniversite Öğrencilerinin Yöre Mutfağını Tanıma Düzeylerinin Belirlenmesi: Kastamonu Çorbaları Üzerine Bir Araştırma
    (2024) Sevim, B.; Çalışkan, S.; Eren, A.
    Bu çalışma Kastamonu yöresel çorbalarını konu edinmektedir. Bu bağlamda Kastamonu Üniversitesi’nde öğrenim görmek amacıyla il dışından gelen üniversite öğrencilerinin Kastamonu’ya ait yöresel çorbaları tanıma durumlarının tespit edilmesi amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda oluşturulan anket formu aracılığıyla 378 katılımcıdan veriler elde edilmiştir. Elde edilen veriler SPSS 22 programı aracılığıyla analiz edilerek yöresel çorbaların katılımcıların demografik özelliklerine göre bilinirlik düzeyleri ortaya konmaya çalışılmıştır. Sonuç olarak iki tanesi coğrafi işaretli toplam yedi çorbanın ele alındığı bu çalışmada coğrafi işaretli çorbaların diğer çorbalara göre bilinirlik düzeylerinin düşük olduğu, öğrencilerin öğrenim gördükleri fakültenin çorbanın bilinirliklerinde anlamlı bir fark oluşturduğu ve yaş tarhana çorbasının Kastamonu yöresel çorbaları arasında en bilinir çorba olduğu sonuçlarına ulaşılmıştır. Çalışma sonuçlarına göre yöresel özellikleri belirgin ve özellikle coğrafi işaret alarak yöre ile özdeşleşmiş olan çorbaların bilinirlik düzeyinin artması için yemek menülerine dâhil edilmesine yönelik öneriler sunulmuştur.
  • TRDizinMetadata only
    ÖĞRETMENLERİN FEN EĞİTİMİNDE YAPAY ZEKÂ, TRANSHÜMANİZM VE YARATICILIK UYGULAMALARINI KULLANMALARININ GÜÇLÜ VE ZAYIF YÖNLERİ
    (2024) Yılmaz, A.
    Yapay zekâ ve yaratıcılık uygulamaları, fen eğitiminde giderek artan bir öneme sahiptir. Bu çalışma, fen eğitiminde yapay zekâ ve yaratıcılık uygulamalarının güçlü ve zayıf yönlerini alan yazın temelinde incelemeyi amaçlamaktadır. Bu inceleme, öğretmenlerin bu teknolojileri nasıl kullanabileceklerini anlamalarına ve fen eğitimindeki etkilerini değerlendirmelerine yardımcı olmayı hedeflemektedir. Yapay zekâ tabanlı ve transhümanizm temelli uygulamalar öğrencilerin bireysel öğrenme gereksinimlerini tanıyabilir ve öğrenme materyallerini kişiselleştirebilir, böylece öğrencilerin öğrenme deneyimlerini artırabilir. Aynı zamanda yapay zekâ, öğrenci performansını izlemek ve analiz etmek için büyük miktarda veriyi hızlı bir şekilde işleyebilir. Bu da öğrencilere daha hızlı ve daha nitelikli geri bildirim sağlayarak öğrenme sürecini iyileştirebilir. Simülasyonlar, görselleştirmeler ve yaratıcılık uygulamaları, fen konularını daha etkili bir şekilde anlamak için interaktif şekilde kullanılabilir. Bu durum, soyut kavramları somutlaştırarak öğrencilerin fen kavramlarını daha iyi anlamasına yardımcı olabilir. Olumlu yönleri saymakla bitmeyecek olan bu uygulamalar aynı zamanda teknoloji bağımlılığı gibi olumsuz durumların oluşmasına da neden olmaktadır. Fen eğitiminde yapay zekâ ve yaratıcılık uygulamalarının aşırı kullanımı, öğrencilerin teknolojiye bağımlılığını artırabilir ve geleneksel öğrenme yöntemlerini göz ardı etmelerine neden olabilir. Teknolojik altyapıdaki sorunlar, yapay zekâ ve yaratıcılık uygulamalarının etkin kullanımını engelleyebilir ve öğretim sürecinde kesintilere yol açabilir. Öğretmenlerin bu teknolojileri etkili bir şekilde kullanabilmeleri için gerekli eğitim ve destek sağlanmadığı takdirde, uygulamaların potansiyelinden tam olarak yararlanmak mümkün olmayacaktır. Fen eğitiminde yapay zekâ ve yaratıcılık uygulamalarının güçlü ve zayıf yönleri dikkate alındığında, bu teknolojilerin fen öğretiminde potansiyel faydaları olduğu kadar, dikkat edilmesi gereken bazı risklerin de bulunduğu görülmektedir. Öğretmenlerin, bu teknolojileri bilinçli bir şekilde kullanmaları ve öğrencilerin ihtiyaçlarını karşılamak için dengeli bir yaklaşım benimsemeleri önemlidir.
  • TRDizinMetadata only
    Cytotoxicity Analysis of the Effects of Heterobasidion Annosum Mycelia and Cisplatin on Colon Adenocarcinoma (CACO-2) Cell Line
    (2024) Sevim, Ç.; Ünal, S.; Bakır, T.K.; Karadeniz, M.; Taghizadeh, A.
    Colorectal cancer ranks as the third most prevalent form of cancer and stands as the second leading cause of mortality. Both environmental and genetic risk factors contribute to its manifestation. Presently, 5-fluoruracil/leucovorin (5-FU/LV) remains the recommended course for adjuvant therapy in addressing this condition. Conversely, mushrooms, celebrated for their biologically active constituents, including valuable enzymes, have emerged as a captivating subject in diverse medical disciplines, particularly within the realm of cancer therapy, due to their promising therapeutic properties. This specific investigation aimed to conduct in vitro cytotoxic experiments using extracts obtained from Heterobasidion annosum micelles cultivated in a liquid malt extract medium. The pulverized extracts were dissolved in Dulbecco's Modified Eagle Medium (DMEM) at varied concentrations ranging from 25ng/mL to 200ng/mL and subsequently administered to colon adenocarcinoma (Caco-2) cells. The cytotoxic effects of both the fungus and cisplatin, a well-known anticarcinogenic agent, were examined at intervals of 24, 48, and 72 hours. The findings indicated a significant inhibition of cancer cell development within this timeframe. Moreover, a noteworthy discovery emerged, revealing that cisplatin, known for its efficacy in various cancer studies, substantially diminished the viability of cancer cells after 72 hours in comparison to the control group.
  • TRDizinMetadata only
    Determinants of the Usage of ChatGPT in the Tourism and Hospitality Industry: A Model Proposal from the Technology Acceptance Perspective
    (2024) Sökmen, A.; Arıcı, H.E.; Çalışkan, G.
    ChatGPT is a generative artificial intelligence technology. It is a technology that is becoming more widely used. This research aimed to identify the determinants of the usage of ChatGPT in the tourism and hospitality industry. For this purpose, a systematic literature review was conducted, and six determinants of ChatGPT usage were identified. These are experience quality, satisfaction, interaction, ethics, reliability, and design features. These determined variables affect the behavioral intention regarding the usage of ChatGPT. Within the scope of the findings, a model for using ChatGPT is proposed from the perspective of the Technology Acceptance Model. Determinants of the use of ChatGPT in the tourism and hospitality industry have been identified. Relevant articles were subjected to thematic analysis and themes were determined. These; quality of experience, satisfaction, interaction, ethics, reliability and design features. In this research, determinants regarding the use of ChatGPT in the tourism and accommodation sector were identified and recommendations were made.
  • TRDizinMetadata only
    17. Yüzyıl İstanbul Mutfağına 1640 Tarihli Narh Defterinden Bir Bakış (A Look at the 17th Century Istanbul Cuisine from the Narh Book Dated 1640)
    (2024) Yeşil, S.Ç.; Yıldız, S.
    17. yüzyıl İstanbul mutfağında kullanılan gıdaların tespit edilmesi amacıyla hazırlanan bu çalışmada, 1640 tarihli narh defteri dokuman incelemesinden yararlanılarak analiz edilmiştir. 1983 yılında Mübahat S. Kütükoğlu tarafından “Osmanlılarda Narh Müessesesi ve 1640 Tarihli Narh Defteri” başlığıyla günümüze gelmiş olan bu eser betimsel analizden yararlanılarak çözümlenmiştir. Eserin 247 sayfalık metin bölümünün tamamı tercüme edilerek gıda ile ilgili olan “Es’âr-ı Me’kûlât, Es’âr-ı Attârân, Es’âr-ı Eşribe ve Me’âcin” bölümleri sınıflandırmaya tabii tutulmuştur. Sonuç olarak narh defterinde toplam 275 gıdanın olduğu tespit edilmiş ve bu gıdalar 13 sınıfta toplanmıştır. İlerleyen çalışmalar için; Osmanlı Devleti’nde özellikle eksik olarak ifade edilen yüzyıl mutfaklarının araştırılması, arşiv tabanlı çalışmaların yapılması, ürün odaklı incelemelerde bulunulması, yabancı seyahatnamelerin irdelenmesi ve narh defterlerinin sentezinin yapılması önerilmektedir.
  • TRDizinMetadata only
    In vitro Evaluation of the Effects of Inula viscosa’s Different Extracts on Wound Healing and Oxidative Stress in Mouse L929 Fibroblast Cell Line
    (2024) Harmankaya, A.; Çınar, İ.; Yayla, M.; Harmankaya, S.; Beytur, M.; Öziç, C.
    This study evaluated the effects of extracts prepared using two different methods (decoction extraction and soxhlet ethyl acetate/hexane extraction) from Inula viscosa on H2O2-induced oxidative stress and wound healing model in mouse L929 fibroblast cells. The cytotoxic effect started to disappear statistically (p<0.05) at concentrations of Soxhlet ethyl acetate/hexane extracts (SoxEHE) in and below 0.1 mg/ mL, while the same effect was observed at concentrations of decoction extracts (DE) in and below 0.2 mg/mL. Therefore, 0.2 and 0.02 mg/ mL concentrations of DE, and 0.1 and 0.01 mg/mL concentrations of SoxEHEs were used. While cell migration was positively affected in all research concentrations, statistically significant results (p<0.05) were obtained from 0.2 mg/mL of DE and 0.1 mg/mL of SoxEHE extracts. Malondialdehyde (MDA) levels were found to be statistically (p <0.05) decreased, but COL1A1 levels were higher in cell lines treated with oxidative stress + extract than in the cell line treated only with H2O2, and reduced glutathione (GSH) levels were higher in cell lines only treated only with extract than in oxidative stress-induced cell lines. Consequently, it has been observed that the extracts have positive effects on migration and oxidative stress. T herefore, I. viscosa may serve as a new therapeutic agent for wound healing.
  • TRDizinMetadata only
    NİZAMÜLMÜLK’ÜN İKTİSADİ GÖRÜŞLERİNİN KAPİTALİZM VE SOSYALİZM İLE KARŞILAŞTIRILMASI
    (2024) Dilek, S.; Fidan, M.
    Nizamülmülk, Selçuklu Devleti devrinde 29 yıl vezirlik yapmış ve Devletin hem idarî hem iktisadî yapısına önemli katkılar sağlamıştır. Nizamülmülk’ün siyasetname isimli eseri aslında Melikşah’a devlet idaresinin nasıl yapılması gerektiğini anlattığı yani siyaset bilimi ile alakalı bir eserdir, ancak içerisinde iktisadî meseleler de yer almaktadır. Batılı kaynaklar iktisat biliminin Adam Smith’in “Ulusların Zenginliği” isimli eseriyle başladığını iddia etseler de doğuda İbni Haldun, İbni Teymiyye, İmam Gazali gibi çok sayıda bilim adamının Adam Smith’in sahip olduğu görüşleri çok daha önceleri ileri sürdüğü görülmektedir. Literatürde Doğulu bilim adamlarının iktisadî görüşleri yeterince yer almamaktadır. Selçuklu Devletinin devlet yönetiminde önemli söz sahibi olmasına ve kendisinden sonra gelen Selçuklu ve Osmanlı Devlet yöneticilerini etkilemesine rağmen Nizamülmülk’ün iktisadî görüşleri kendinden önceki Türk-İslam düşünür ve bilim adamalarında olduğu gibi literatürde yeterince tartışılmamıştır. Bu çalışmanın amacı Nizamülmülk’ün iktisadî görüşlerinin Kapitalizm, Sosyalizm ve İslam ekonomisi ile karşılaştırılarak tartışılmasıdır. Bunu yaparken Nizamülmülk’ün Siyasetname eseri ve literatürde ilgili eserlerin taraması yapılmıştır. Sonuç olarak Nizamülmülk’ün iktisadî görüşlerinin İbni Haldun gibi Müslüman bilim adamlarının iktisadî görüşlerine, İslam ekonomik görüşüne benzerliklerinin çok olduğu görülmüştür. Nizamülmülk’ün iktisadî görüşleri Kapitalizm ve Sosyalizmden farklılaşmaktadır, ancak Kapitalizm ile benzer bazı noktalar içerdiği görülmüştür.
  • TRDizinMetadata only
    II. MEŞRUTİYET DÖNEMİ OSMANLI DERGİLERİNDE AFRİKA ALGISI
    (2024) Yılmaz, M.
    Osmanlı Devleti 400 yıla yakın süre boyunca Afrika kıtasında bulunmuştur. Sınırlarını Akdeniz’in güney kıyılarına uzatan ve oradan Afrika içlerine kadar etkisini hissettiren Osmanlı bu coğrafyanın büyük oranda Müslüman olması sebebiyle önemli bir zorlukla karşılaşmamıştır. Afrikalılar da halifelik makamının temsilcisi Osmanlı padişahlarına saygı duymuşlardır. Ancak Batı Avrupa’da başlayan coğrafi keşiflerle daha önce bilinmeyen Afrika coğrafyası Batılılar tarafından tanınmıştır. Batı Avrupa’nın emperyalizme varacak ekonomik faaliyetleri kapsamında Afrika kıtası sömürülecek insan ve yeraltı zenginliği kaynağını teşkil etmiştir. Batı’nın emperyal yükselişi Afrika kıtasının sömürülmesiyle paralel şekilde ilerlemiştir. Afrika’da emperyal devletlere karşı koyacak güç ise Osmanlı’ydı. Dolayısıyla bu devletler Afrika’yı ele geçirmek için Osmanlı’yla mücadele etmiştir. 1911’e gelindiğinde Osmanlı’nın Afrika’daki son toprağı Trablusgarp da İtalya’nın saldırına uğramış ve Osmanlı Afrika’dan geri çekilmek zorunda kalmıştır. Böyle bir süreçte Osmanlı’da yayımlanan dergiler Afrika’daki gelişmelere dikkat çekmiştir. Devam etmekte olan Trablusgarp Savaşı’nda halkın motivasyonunu yükseltmek için İslami motifler olabildiğince kullanılmıştır. Emperyalist Batılı devletlerin kıta üzerindeki siyasi, ekonomik ve dinî amaçlarına vurgu yapılarak emperyalizme nasıl karşı koyulabileceği üzerinde durulmuştur. Osmanlı ve genel olarak İslam dünyası hakkında özeleştiri gerektiren konular da dile getirilmiştir. Bu çalışma 1908-1914 yılları arasında Osmanlı’nın Afrika’ya yönelik ilgisini dönemin dergileri üzerinden incelemektedir.
  • TRDizinMetadata only
    Sosyal Bilgiler Dersinde Politik Konuların Öğretimi: Öğretmen Görüşleri
    (2024) Yavaş, M.; Karadağ, Y.; Kaymakcı, S.
    Politika insanı doğrudan ilgilendiren ve toplumsal yaşama yön veren bir alandır. Fakat Türkiye’de temel eğitim ve ortaöğretimde bireylere doğrudan temel politik bilgi ve kavramları öğretmeyi amaç edinen bir ders bulunmamaktadır. Bununla beraber politikaya ilişkin konular çeşitli dersler aracılığıyla verilmektedir. Sosyal bilgiler de politik konuların ağırlıklı olarak yer aldığı ve öğrencilere temel politik bilgi ve kavramların aktif bir biçimde öğretildiği derslerden biridir. Dolayısıyla sosyal bilgiler derslerinde politik konuların öğretimine yönelik araştırmaların yürütülmesi önem arz etmektedir. Araştırmada sosyal bilgiler derslerinde politik konuların öğretimine yönelik öğretmenlerin görüşlerini incelenmek amaçlanmıştır. Temel nitel araştırma deseninin işe koşulduğu bu araştırmada, veriler yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılarak 10 sosyal bilgiler öğretmeninden elde edilmiştir. Verilerin analizinde ise tümevarımsal tematik analiz yöntemi kullanılmıştır. Araştırma sonucunda sosyal bilgiler dersi ile politik konular arasında konu içeriği, öğretim programı, disiplinler arası yapı ve toplumsal konuları merkeze alma açısından ilişki olduğu tespit edilmiştir. Sosyal bilgiler dersinde politik konuların öğretiminin, öğrencilerin politik konularla ilgili ailelerinden veya sosyal çevrelerinden edindikleri yanlış bilgilerin veya olumsuz algının düzeltilmesi adına önemli olduğu tespit edilmiştir. Bununla birlikte öğrencilerin politik konularla ilgili doğru bilgi ve kaynaklara ulaşması ve toplumsal yaşama hazırlık sağlaması gibi nedenlerde de politik konuların öğretiminin gerekli olduğu bulunmuştur. Öte yandan sosyal bilgiler öğretmenlerinin çoğunluğunun derslerinde politik konulara nadiren yer verdiği tespit edilmiştir. Bu durumun sebeplerinin ise öğretmenlerin politik konulara yer vermede çekince yaşamaları, haftalık sosyal bilgiler ders saatinin yeterli olmaması, öğretim programında ve ders kitaplarında politik konuların yeterince yer almamasıdır. Ayrıca araştırma sonucunda politik konuların öğretimi için çoğunlukla 5 ve 7. sınıf düzeyinin uygun görüldüğü ve politik konuların öğretiminde uygun yöntem-tekniklerin, somut kaynakların, objektif davranmanın ve kavram öğretiminin önemli olduğunu bulunmuştur. Araştırma sonuçlarından yola çıkarak politik konuların öğretimi için sosyal bilgiler öğretmen eğitimlerinin gerçekleştirilmesi, sosyal bilgiler dersinde politik konuların öğretimini derinleştirmek adına öğretim programı ve ders kitaplarında politik konulara ağırlık verilmesi ve sosyal bilgiler öğretmenlerinin politik konuların öğretiminde çekince yaşadıkları durumların ortadan kaldırılması veya en aza indirgenmesi için yetkili kurumlarca çalışmaların yürütülmesi önerilebilir.
  • TRDizinMetadata only
    Experimental investigation and optimization of the effect garnet vibratory tumbling as a post-process on the surface quality of 3D printed PLA parts
    (2024) Kartal, F.; Kaptan, A.
    The method known as additive manufacturing causes high surface roughness between layers depending on the technique used at the end of the product development process. This can be an important problem in three-dimensional (3D) manufacturing depending on the usage area. To solve this problem, this experimental study investigated the effect of vibratory rolling (VT) on surface roughness in 3D printed Polylactic Acid (PLA) parts using garnet abrasive particles. Optimization with the best parameters was also performed and the results were analyzed. The surface roughness (Ra) values were measured at different vibration durations for each mesh size. The study involved subjecting the printed parts to vibratory tumbling using garnet abrasive particles of various mesh sizes (80, 90, 100, 120, 150, 180, and 220 mesh). Surface roughness measurements were taken at different vibration durations (2, 4, 6, 8, 10, and 12 hours) for each mesh size. A surface roughness measuring device was used to obtain the roughness values. The findings reveal that vibratory tumbling with garnet abrasive particles effectively reduces surface roughness in 3D printed parts. As the vibration duration increased, smoother surfaces were achieved. The surface roughness of the printed samples was reduced by 60% on average by using the optimum values after post-process.
  • TRDizinMetadata only
    Effect of Filling Ratio-Pattern Parameters on Mechanical Properties of PLA Filaments Used in 3D Printing
    (2024) KArtal, F.; Kaptan, A.
    This research primarily focuses on the mechanical properties of specimens produced using Polylactic Acid (PLA) through the Fused Deposition Modeling (FDM) technique, a method of 3D printing. Within the scope of this study, specimens were fabricated using various fill percentages and different infill patterns. The simultaneous effect of variable parameters on mechanical properties is a challenging task, and it is aimed to rank the importance of the parameters, model the process, and finally validate the models using tensile and bending experiments. The results show that samples with a Concentric pattern and 95% fill rate exhibited the highest tensile strength with an average of 48.67 MPa. In contrast, the Triangle pattern with 20% infill ratio showed the lowest tensile strength with an average of 14.15 MPa. When evaluating flexural strength values, the Concentric design with a 95% fill ratio stood out once again, recording an average peak value of 79.94 MPa. Meanwhile, the Honeycomb pattern at 20% infill ratio exhibited the lowest strength value measured with an average of 23.3 MPa. Scanning Electron Microscope images taken according to infill rates confirm each other with the voids formed and mechanical performance outputs. These findings underscore that the mechanical attributes of PLA specimens produced using 3D printing technology can significantly vary based on the chosen fill rate and pattern.
  • TRDizinMetadata only
    Hastanede Yatan Yaşlı ve Kronik Hastalığı Olan Bireylerin Anksiyete ve Baş Etme Düzeyleri ile Etkileyen Değişkenlerin İncelenmesi
    (2024) Kaçan, H.; Değer, V.B.
    Amaç: Bu araştırma hastanede yatan kronik hastalığı olan yaşlı hastaların anksiyete ve baş etme düzeylerinin belirlenmesi ve etkileyen değişkenlerin incelenmesi amacıyla yapılmıştır. Yöntemler: Çalışma tanımlayıcı ve ilişki arayıcı bir çalışma olarak planlanmıştır. Araştırmanın evrenini 01.04.2022-01.07.2023 tarihleri arasında hastaneye yatan 65 yaş kronik hastalığı olan 1426 hasta, örneklemini ise 310 hasta oluşturmuştur. Veriler, üç bölümden oluşan (yaşlı bireyleri tanımlayıcı form, Beck Anksiyete Ölçeği ve Stresle Başa Çıkma Tutumları Ölçeği) bir veri formu aracılığıyla toplanmıştır. Verilerin analizinde ortalama, sayı, yüzde, pearson korelasyon ve regresyon analizi (stepwise) kullanılmıştır. Sonuçlar: Yaşlı hastaların yaş ortalaması 70,83 ±5,66 olarak, hastalığı nedeni ile hastaneye yıllık yatış sayısı ortalaması 2,05±1,11 olarak saptanmıştır. Yaşlıların “anksiyete” puan ortalaması 23,53±9,85 olarak saptandı. Sıklıkla ilk üç sırada kullanılan başa çıkma tutumları dini başa çıkma (31,38±1,92), madde kullanımı (11,96±2,83), soruna odaklanma ve duyguları açığa vurma (10,32±2,29) olarak saptamıştır. Anksiyete düzeyini yaşın ileri olması arttırmakta (ß=0,229), sağlığı iyi olarak değerlendirme azaltmakta (ß=-0,338), hastalığı için hafif kaygı yaşadığını ifade etme azaltmakta (ß=-0,248)’ dır. Kronik hastalık sayısının fazla olması ise anksiyete düzeyini arttıran (ß=0,110) ve belirleyen değişkenler olarak saptanmıştır. Tartışma: Hastanede yatan kronik hastalığı olan yaşlıların kaygılı oldukları ve yaşanan kaygı ile etkili baş etmede yeterli olmadıklarını söyleyebiliriz. Yaşın ileri olması ve kronik hastalık sayısının fazla olması anksiyeteyi arttıran değişkenlerdir. Yaşlılar için özel olarak hizmet alabilecekleri geriatrik ruh sağlığı tedavi merkezleri, ruh sağlığını koruyucu ve özellikle depresyon ve kaygı bozukluğu gibi ruhsal hastalıkları önleyici özel hizmet birimlerinin (psikiyatri hekimi, hemşire, sosyal hizmet uzmanı ve psikoloğun da dahil olduğu) oluşturulması önerilmektedir.
  • TRDizinMetadata only
    The relationship between social phobia and cognitive impairment in idiopathic generalized epilepsy patients: a cross-sectional study
    (2024-03-04) İdris KOCATÜRK; Ali İNALTEKİN
    Objectives: Epilepsy, a neurological disorder affecting approximately 65 million people worldwide, frequently presents with various comorbidities, including cognitive impairment. The factors contributing to cognitive impairment are complex and multifaceted. This study aimed to investigate the influence of social phobia on cognitive function in patients with idiopathic generalized tonic-clonic epilepsy. Methods: This prospective study recruited 87 adult idiopathic generalized tonic-clonic epilepsy patients diagnosed according to the International League Against Epilepsy 2017 classification. Differential diagnosis involved electroencephalography, magnetic resonance imaging, and neurological examinations. All participants were assessed for cognitive impairment, social phobia, depression, and anxiety using the Montreal Cognitive Assessment, Liebowitz Social Anxiety Scale, Beck Depression Inventory, and Beck Anxiety Inventory, respectively. Results: A significant majority (73.6%) of participants reported social phobia. Compared to those without social phobia, the Montreal Cognitive Assessment total score was significantly lower in the social phobia group (P=0.002). Additionally, epilepsy duration was significantly longer in the social phobia group (P=0.03). Montreal Cognitive Assessment scores showed a negative correlation with Liebowitz Social Anxiety Scale-avoidance, Liebowitz Social Anxiety Scale-total, and age (P=0.003, P=0.005, and P<0.001, respectively). Conclusions: This study suggests that individuals with idiopathic generalized tonic-clonic epilepsy experiencing social phobia may exhibit lower cognitive function compared to those without. This indicates that comorbid social phobia might negatively impact cognitive abilities in idiopathic generalized tonic-clonic epilepsy patients.
  • TRDizinMetadata only
    Oyunlaştırma: Ödev-dışı Bir Teşvik
    (2023-12-30) Yasin Gurur Sev; Çiğdem Özkan Sev
    “Sıkıcı kabul edilen ciddi iş yahut etkinliklere eğlenceli addedilen ciddiyetsiz oyun öğeleri bulaştırarak, söz konusu iş yahut etkinliklere yönelik şevki artırmaya, onlardan daha fazla verim almaya çalışmanın genel adı” olarak tarif edilebilecek olan oyunlaştırma, dâhilî oyunlaştırma, haricî oyunlaştırma, davranış değişikliği yaratmayı hedefleyen oyunlaştırma olmak üzere üçe ayırılabilir. Bunların arasında dâhilî oyunlaştırma, oyunlaştırılmış iş yerlerinde çalışanların çalışma şevk ve iş tatminini, dolayısıyla verimliliği artırmakla; haricî oyunlaştırma şirket veya kurumlar için hedef kitlenin müşteri memnuniyetini ve/veya marka sadakatini artırmakla; davranış değişikliği yaratmayı hedefleyen oyunlaştırma ise özellikle eğitim ve sağlıkta kullanıcı katılımını, dolayısıyla başarıyı artırmakla övülür. Ne ki, oyunlaştırma, oyun fikriyle uyuşmadığı yahut onu tahrip ettiği; kapitalizmin beraberinde getirdiği sömürüyü artırıp yabancılaşmayı derinleştirirken sömürünün veya yabancılaşmanın bilincine varılmasını engellediği, bu bakımdan ideolojik bir aygıt olduğu; bedenin bir algoritmaya taşınmasına ve gözetime aracılık ederek kontrolü kolaylaştırdığı, kısaca biyopolitik bir araç olduğu gerekçeleriyle eleştirilir. Oyunlaştırmaya Kant etiği açısından bakmak da dikkate değer sonuçlar ortaya koyabilir. Nitekim Kant için bir eylemi ahlâkî yahut iyi yapan, ilgili davranışın olumlu sonuçlarından ziyade, iyi niyettir ve iyi niyet de yalnızca ödeve uygun olmakla kalmayan, aynı zamanda ödevden dolayı yapılanda bulunur. Oyunlaştırma ise, her ne kadar kişileri ödeve uygun eylemeye yaklaştırsa da ödev dışı bir teşvik mekanizması olarak, onları ödevden dolayı eylemekten, yani ahlâki olandan, basitçe iyiden uzaklaştırır.
  • TRDizinMetadata only
    “Canlılık Fizikseldir” Demekle “Biyoloji Fiziğe İndirgenebilir” Demek Arasında Ne Fark Vardır?
    (2023-12-30) Çağlar KARACA
    Bu makalede, biyoloji felsefesinde son derece tartışmalı bir konu olan indirgemecilik problemi ele alınmaktadır. Canlılığın fizikalist bir çerçevede değerlendirilmesinin, biyolojinin fiziğe indirgenebileceği anlamına gelmediği savunulmakta ve bu bağlamda fizikalizm ile fiziğe indirgeme arasında ne tür farklılıklar olduğu ortaya konmaktadır. İndirgemeciliğin metodolojik, epistemolojik ve ontolojik boyutları ayrı ayrı değerlendirilmekte ve öncelikle bütünü parçalarına indirgeyen metodolojik yaklaşımın eleştirisine odaklanılmaktadır. Ardından indirgemeciliğin epistemolojik boyutu incelenmektedir. Teori indirgemesi düşüncesinin temelinde, evrimsel ve tarihsel süreçlerde hiçbir mantıksal ilke bulunmadığı ve bu nedenle doğaya ilişkin nihai açıklamaları sunan disiplinin, doğa yasalarını merkeze alan fiziğin olduğu varsayımı yatmaktadır. Bu düşünceye karşı bir alternatif olarak, bilimsel açıklamaların çoğulculuğu ile indirgemeci olmayan tarzda bütünleşmesinin bir arada var olabileceği ileri sürülmektedir.
  • TRDizinMetadata only
    Growth, Blood Parameters, Immune Response and Antioxidant Enzyme Activities in Rainbow Trout (Oncorhynchus mykiss Walbaum, 1792) Fed Diets Supplemented with Fumitory (Fumaria officinalis)
    (2023-01-18) Abdelsalam FILOGH; Soner BİLEN; Adem Yavuz SÖNMEZ; Mahmut ELP
    In a feeding experiment for 75 days, the effects of fumitory (Fumaria officinalis) extract on growth, haematology, immune response and antioxidant enzyme activities in rainbow trout (Oncorhynchus mykiss) were evaluated. The aqueous methanolic extract of the plant was mixed with feeds at three different levels, 0.1% (FO1), 0.2% (FO2) and 0.3% (FO3), and feed with no plant extract donated as the control. All four groups (mean initial weight: 13.02 ± 0.02 g) were fed with the prepared diets twice daily ad libitum in a triplicate experiment. Blood and liver samples were taken from the fish on 15, 30, 45, 60 and 75 days. Also, overall growth parameters were determined based on body weight data recorded from all fish before and at the end of feeding trial. Results indicated that there were variations in nonspecific immune parameters (lysozyme, myeloperoxidase and oxidative radical production), but supplementation of the plant extract did not affect the immune response of the fish significantly. On the other hand, there was a general increase in the antioxidant enzyme activities (superoxide dismutase, catalase, glutathione peroxidase, and glucose-6-phosphate dehydrogenase) evaluated in this study. Furthermore, possibly the most remarkable finding of the study is that the growth performance in the FO3 group was roughly 30% higher than that of the control group. Considering all findings in the present study, we conclude that 0.3% supplementation of fumitory extract would be beneficial for rainbow trout farming with respect to elevated growth and antioxidant status.
  • TRDizinMetadata only
    Yapay Zeka’nın Yasası Olabilir mi? Varsa İnsanlığı Kurtarabilir mi?
    (2024) Tekin, Ö.F.
    Günümüzde insanların konfor alanını arttırmaya çalışması başta dijitalleşmeye ve doğal olarak “akıllı varlık” olan insanlığın tüm yapıp ettiklerini yapay zekaya devretmeye neden olmaktadır. Tarih boyunca insanlık doğada diğer canlılar karşısında önce hayatta kalmaya ardından da hayatta kalma ile ilgili bir tehlikesi kalmadığı anda da doğaya hükmetmeye çalışmıştır. Endüstri 1.0’dan başlayıp endüstri 5.0’a geldiğimiz dijitalleşme çağında insan yapay zekalar yaratmış ve konforunu tarihsel gelişimi içinde belki de ilk defa bu seviyelere çıkartmıştır. İnsan artık son derece konfor içinde yaşayan, kendisinden başka hiçbir şeyi düşünmeyen, bu bencilliği ile konforunu daha da arttıran bir canlı formatına dönüşmüştür. Son kertede, aklını kullanmayı bırakan insan yapay zekalara kendini teslim etmiştir. Bu makalede bu durumun insanlık açısından önemi tartışılacaktır.
  • TRDizinMetadata only
    Ortaokul Öğrencilerinin Zekâ Hakkındaki Örtük İnançlarının Portresi: Nitel Bir Bakış
    (2024) Güngör, İ.C.
    Bu araştırma, zekâ gibi kişisel niteliklerin doğasına atfedilen örtük anlamlarla ilgilidir. Bu anlam sistemleri, 5 öğrenciden oluşan bir çalışma grubu üzerinde gözlem, görüşme ve akademik günlük verilerinden yararlanılarak 15 hafta boyunca titizlikle incelenmiş ve indirgemeci bir yaklaşımla ortaokul 6. sınıf öğrencilerinin zekâya ilişkin örtük inançlarının bir portresi ortaya koyulmaya çalışılmıştır. Nitel durum çalışması olarak yürütülen bu süreçte, bütüncül tek durum deseni kullanılmıştır. Araştırma verileri, MAXQDA Analytics Pro 2024 paket programında içerik analizi yaklaşımı ile analiz edilmiştir. Bulgular, öğrencilerin zekâyı oldukça sınırlı bir kavram olarak kabul ettiklerini ve bu anlayışın zekâya ilişkin örtük inançlarla ilişkili olduğunu göstermiştir. Sabit zihniyet odaklı olmanın zekânın doğal bir yetenek olduğu inancına bağlı olmadığı ancak örtük teorinin öngördüğü gibi zihniyetlerin, öğrencilerin öğrenme yaşamlarının (motivasyonel yönelimler, sebat davranışı vb.) verimliliğinde rol oynadığı sonucuna ulaşılmıştır. Sonuçlar, bu düşünce tarzlarının yapısal özellikleri ve öğrenme üzerindeki aracı rolü bağlamında tartışılmıştır. Zekâya ilişkin örtük inançların hangi yaşlarda oluştuğu, kökenleri, nasıl geliştikleri ve kişilik özellikleriyle ilişkilerinin anlaşılması için araştırma kapsamının genişletilmesine yönelik önerilerde bulunulmuştur.
  • TRDizinMetadata only
    Alternatif Bir Yaşam Tarzı Olarak Gönüllü Sadelik
    (2023) Akgül, Ş.; Aksoy, A.
    Tüketim olgusu, temel ihtiyaçların karşılanmasına yönelik bir araç olmaktan çıkmış, bir amaç ve yaşam sebebi olmuştur. Sosyal statü ve kimlik oluşturma, sosyal, kültürel ve psikolojik tatmin sağlama tüketimin temel ilkeleri haline gelmiştir. İçinde yaşanılan tüketim toplumunda, tüm bireyler aşırı tüketme baskısı altındadır ve bunun sonucunda maddi değerlerle birlikte manevi değerler de tüketilmektedir. Yirmi birinci yüzyıl insanı tüketim toplumuna, maddiyatçı yaşam tarzına alternatif olacak yeni yaşam biçimleri aramaya başlamış “sadeliği” içinde barındıran “basit, yaratıcı ve fonksiyonel” yaşama doğru yönelmiştir. Tüketimlerini azaltan küresel tüketiciler ekolojik ayak izlerini azaltmakta ve gelecek nesillere daha fazla kaynak bırakma olasılığını artırmaktadır. Bu çalışma, günümüzde alternatif bir yaşam tarzı olarak karşımıza çıkan gönüllü sadelik yaşam tarzı, politika yapıcılar ile karar alıcıların ve tüketicilerin gündemine taşıyarak farkındalık yaratması düşüncesiyle gerçekleştirilmiştir. Çalışmanın ilk bölümünde gönüllü sadelik yaşam tarzı kavramı tarihsel gelişimi ile tanıtılmış; ikinci bölümde gönüllü sadelik yaşam tarzı boyutları ve temel değerleri ile açıklanmıştır. Son bölümde ise gönüllü sadelik yaşam tarzını benimseyen gönüllü sadelerin özellikleri ile gönüllü sadelerin Türkiye’deki bazı uygulamalarına değinilmiştir.
  • TRDizinMetadata only
    Comparison of Child Sexual Abuse Knowledge and Attitude Levels of Parents of Special Needs Children with Normally Developing Children
    (2024) Kaçan, H.; Gümüş, F.; Yıldız, E.
    This study aimed to compare parents' knowledge and attitudes of children with special needs and normally developing children about child sexual abuse. The study was cross-sectional, descriptive, and correlational design, and the sample consisted of 228 parents, including 153 parents of normal children and 75 parents of children with special needs. Personal Information Form and Child Abuse Knowledge/Attitude Scale for Parents were used to collect the data. The only independent variable with explanatory power on the level of Child Abuse Knowledge and Attitude was found to be educational status. In the model created with this variable, educational status explained 2.9% of the variation on the total score of the Child Abuse Knowledge and Attitude Scale. Ninety-four point eight percent of the parents had no previous education about sexual abuse against children but were informed about it. Parents' knowledge and attitudes towards sexual abuse were significantly affected by the educational status of the parents. In this context, awareness should be increased through school-based programs organized by mental health professionals.