Okutman Mustafa Öztürk AKCAOĞLU,Okutman Muhammed Hayati TABANKARATEKİN, Kadir2024-01-282024-01-28https://hdl.handle.net/20.500.12597/18410Küreselleşmeyle birlikte ulus devletin sınırları ekonomik, sosyal, kültürel anlamlarda zorlanmaya başlamıştır. Zamansal ve mekânsal daralmanın yaşandığı bu dönemde göçlerle birlikte devletler homojenliklerini yitirmeye başlamışlardır. Bu noktada küresel düşünme yetisi artan bireyler eğitimlerini kendi ülkelerinin dışında alma konusunda daha istekli olmuşlar, aynı şekilde devletler de uluslararası anlaşmalar ile bu döneme ayak uydurarak özellikle eğitim konusunda yapısal kolaylıklar getirmişlerdir. Örneğin Erasmus programı yurt dışı eğitim konusunda en çok bilinen yükseköğrenim programlarından biri haline gelmiştir. 1987 yılından bu yana Avrupa Birliği üyesi veya aday ülkeler arası öğrenci değişimi bu program dâhilinde gerçekleştirilmektedir. Bunun yanında, nüfusu yaşlanan Avrupa kıtasındaki ülkeler, yurt dışından gelen öğrencileri hedeflemeye başlamışlardır. Dahası 2. Dünya Savaşı sonrası sömürge ülkelerin bağımsızlıklarını kazanmaları bu ülkelerden dillerini bildikleri Avrupa ülkelerine göçü başlatmıştır. Bütün bunların sonucunda sınıflar birden çok kültürden gelen öğrencilerden oluşmaya başlamış ve çok kültürlü bir eğitim ortamı ortaya çıkmıştır. Avrupa Birliği başlı başına serbest dolaşım ve ticaret ilkelerini benimseyerek çok kültürlü bir ulus üstü yapı konumundadır. Avrupa vatandaşlarının Avrupa içinde eğitim alma olanağı Avrupa vatandaşı olmayanlara göre çok daha fazladır. Nitekim eğitim başlı başına Avrupalı üst kimliğin oluşmasında kullanılan araçlardan biri olagelmiştir. Erasmus programı bu durumun somutlaşmış halidir. Avusturya OECD 2014 istatistiklerine göre yükseköğrenimde uluslararası öğrencilerin eğitim aldıkları ülkelerdeki toplam üniversite öğrencileri içindeki pay dikkate alındığında en çok yabancı öğrenciye sahip 4 Avrupa ülkesinden biridir. Erasmus açısından da örneğin Viyana Üniversitesi en çok öğrenci kabul eden 13. üniversitedir. Macaristan’da 2004’ten beri AB’ye üye olmasıyla birlikte öğrenci değişim ve yurt dışından öğrenci çekmede gelişmeye başlamıştır. Macaristan’dan 2 üniversite örneğin Erasmus programı kapsamında en çok öğrenci kabul eden ilk 100 üniversite arasındadır. .Aynı şekilde Orta Avrupa’daki merkezi konumları, devlet üniversitelerinin Avrupa vatandaşlarına parasız ve Avrupa dışı vatandaşlara ise kendi ülkelerindeki özel üniversitelere oranla çok daha uygun olması ve İngiltere gibi ülkelere göre vize almanın nispeten kolay olması Avusturya ve Macaristan’ı tercih edilen ülkeler haline getirmektedir. Bu özellikler, istatistikler ve AB’ye üye oldukları zaman aralığı göz önüne alındığında Avusturya çok kültürlülüğü benimsemiş, Macaristan benimseme aşamasındaki ülkelerden denilebilir. Türkiye ise eğitim alanındaki küreselleşmeye Avrupa ülkeleriyle kıyaslandığında geç katılmış denilebilir. Türkiye’nin ülke olarak örneğin Erasmus programına katılması ise 2004 yılında olmuştur. Uluslararası öğrenci kabulü açısından düşünüldüğünde ise toplam üniversite öğrenci sayılarına oranla büyük şehirlerdeki köklü üniversiteler dışında istenilen seviyeye henüz ulaşamamıştır. 2006 yılından sonra kurulan üniversiteler arasında olan Kastamonu Üniversitesi ise bu alanda diğerlerinden daha hızlı davranmış ve 2016 yılında 1036 öğrenciye ulaşmıştır. Öte yandan, çok kültürlü eğitim ortamının oluşması için zamana ihtiyaç olduğu gözden kaçırılmamalıdır. Bir başka deyişle, Türkiye’deki 2006 yılından sonra kurulan üniversiteler çok kültürlülük tecrübesini henüz içselleştirebilecek noktaya gelmemişlerdir. Küreselleşmenin ortaya çıkardığı imkânlardan biri olarak görülen yurt dışı eğitim olanağıyla Avusturya ve Macaristan üniversiteleri çok kültürlü bir ortam sunabilirken Türkiye’deki üniversitelerin geneli için aynı şeyi söylemek mümkün değildir. Bu noktada öncelikle Avusturya ve Macaristan’da öğrenim gören öğrencilerin ve Türkiye’de öğrenim gören öğrencilerin çok kültürlülük algıları araştırılmaya değer görülmektedir. Çünkü yurt dışı eğitim imkânı küreselleşmenin önemli boyutlarından biri olarak değerlendirilmektedir. Bu noktada Türk, Avusturyalı ve Macaristanlı öğrencilerle birlikle çok kültürlülük konusunda yapılacak bir araştırma hem çok kültürlü ortamda alınan/alınmayan eğitimin çok kültürlülük algısı üzerindeki etkisini ortaya koyabilme hem de Türkiye’nin çok kültürlü eğitim alanında yapabileceklerine katkı vermek adına öngörüler sağlayacaktırÜniversite Gençliğinin Çokkültürlülüğe Yönelik Tutumları: Karşılaştırmalı Bir Çalışma (Avusturya-Macaristan-Türkiye Örneği)